Populer Bilim Küresel değil, insan eliyle kuraklık!

Küresel değil, insan eliyle kuraklık!

01.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Doç. Dr. Yaşar Küresel ısınma konusunda bilim dışı açıklamalar yapıldığını öne sürdü

Küresel değil, insan eliyle kuraklık
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Doğan Yaşar, “Dünyada insan kaynaklı bir küresel ısınma yok, ama Türkiye'de insan kaynaklı bir kuraklık var. Küresel ısınma küresel yağış demektir, ama biz kuraklık çekiyorsak bunun suçu iklimler değildir, suyu kullanmasını bilmememizdir” dedi.

Doç. Dr. Doğan Yaşar, küresel ısınma ve kuraklık konusunda bilim dışı açıklamalar yapıldığını, insanların yanlış yönlendirildiğini öne sürdü. Küresel ısınmanın ve kuraklığın tüm dünyada yaşandığını, ancak bir tek Türkiye'nin kuraklıktan şikayet ettiğini belirten Doç. Dr. Yaşar, iklimleri suçlamaktan vazgeçmemiz gerektiğini dile getirdi. İklimlerin iki şekilde hareket ettiğini, sabitlik olmadığını belirten Doç. Dr. Yaşar, şunları söyledi:

“Yani ya ısınmada olacağız ya soğumada. Şu anda biz doğal olarak küresel ısınmadayız. Küresel ısınmada sıcaklık artar, bununla beraber yağışlar da artar. Küresel ısınma demek küresel yağışın artışı demektir. Çok buharlaşma çok yağış. Her bir derecelik sıcaklık artışında küresel yağışta yüzde 2'lik artış olur. Bugün de öyledir. Kuzey yarım kürenin kuzey tarafları daha çok yağış alıyor. Bizim bu taraflarda çok fazla değişen bir şey yok. Öyle 'yüzde 20 azaldı’ falan gibi bir şeyler duyuyoruz. Ama yağışlar çok düzenlidir. 1960'lı yıllar yağışlıdır, 1970'li yıllar kuraktır, 1980'li yıllar yağışlıdır, 1990'lı yıllar kurak, 2000'li yıllar yağışlı, 2010'lu yıllar kurak geçmesi gerekir. Kurak geçiyor. Çok da beklemediğimiz bir şey değil. İklimle uğraşan herkesin rahatlıkla söyleyebileceği bir tahmindir bu. 2004'te kurak dönemlere giriyoruz, korkacak bir şey yok, doğal bir süreç olacaktır, 2007- 2008'de doyurucu yağışın beklenmemesini 2020'li yıllara giderken yine yağışların artacağını zaten söyledik.”
Doç. Dr. Yaşar, “Kurak gidiyoruz, ama yalnış bilinen bir şey var. Sıcaklıkların hep arttığı söyleniyor, arttığı falan yok, bu kuraklığın nedeni zaten sıcaklığın düşmesi. İstanbul'a, İzmir'e, Denizli ya da Aydın'ın ortalamalarına bakın. Sıcaklık ve yağış grafikleri, her yerde, yıllar bazında bazı küçük değişikliklere karşın hep aynı salınımı verirler. Küresel olarak sıcaklık arttıkça dünyanın aldığı yağış ve tarımsal üretim de artar. Bu illerimizin sıcaklık ortalamalarında, 2000'li yıllardan sonra ciddi bir düşüş görülüyor. Sıcaklık düşüşü ile birlikte, yağışta ve üretimde de ciddi düşüşler gözlenmesi son derece normal doğa olaylarıdır. Bunun aksi olamaz. Ve şu anda bizim yaşadığımız kuraklık ve üretim düşüklüğü de sıcaklık düşüşleri nedeniyledir. Yani sıcaktan çatlayıp patladığımız yok, tam tersi sıcaklık düşüşü nedeniyle kurak dönem yaşıyoruz” diye konuştu.

'İlim tercümeyle yapılmaz tekkikle yapılır’

Doç. Dr. Doğan Yaşar, Atatürk'ün 1932'de söylediği “İlim tercümeyle yapılmaz tetkikle yapılır” sözünü hatırlattı, “Ama malesef bizde ilim hala tercümeyle yapılıyor. Şu an Türkiye'de yaşadığımız 'insan     kaynaklı küresel ısınma' kaosu da 'tercüme' biliminin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu iddialar, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) olarak bilinen bir komisyonun ticaretlerini geliştirmek için ortaya attığı bir iddiadır. Ve bazı akademisyenler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, tercüme bilimi yaparak ülke geleceğini, farkında olmadan tehlikeye atıyorlar” dedi.

'Maksatları çevre teknolojisi satmak’

Basında sürekli olarak Hükümetlerarası İklim Komisyonu'nun hileli grafikleri ile hileli yorumlarının yer aldığını öne süren Doç. Dr. Yaşar, bu konudaki iddialarını söyle sıraladı:

“Bu konularda eğitim almayan ve çalışma yapmayan bir takım sivil toplum örgütleri ve kişiler de söz konusu bu grafiklere ve yorumlara dayanarak insanlarımızı yanlış yönlendirilmektedir. Bu komisyonun ana hedefi gelişmekte olan ülkelere 'çevre teknolojisi' satmak ve bu nedenle bir an önce KYOTO'ya imza attırmaktır. Kış sıcaklıklarının artması, El Nino'ların olma sıklıklarının ve büyüklüklerinin artması, güneş patlamalarında olan azalmalar, hepsi küresel soğumanın ön habercisidir. Özetle, şu an yaşadığımız olaylar, gerçekte 'soğuma döneminin' ön habercileridir. Ancak bu konuda eğitim almayan ve bu konuları basit bir atmosfer olayı olarak ele alan bazı kişiler, dünyadaki yaşamın yakın bir gelecekte sıcaklıktan dolayı sona ereceğini iddia ediyorlar.”

Su çok önemli

Doç. Dr. Yaşar, bugün dünyada kuraklıktan şikayetçi tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. İnsan eliyle bir kuraklık yaşadığımızı, bunun nedeninin suyumuzu akıllı kullanmamak olduğunu kaydeden Doç. Dr. Yaşar, “İzmir'de kişi başına günde 100 litre su verilir, ama bunun yarısı kayıptır. Bu değer Türkiye'nin de ortalaması olarak da kabul edilebilir. Yani siz eğer suyun yarısını kötü şebeke sistemlerinden dolayı kaybediyorsanız, bunda iklimlerin suçu ne? Özetle, tarımda, hedef ve vizyonunuz yoksa, suyu kullanmasını da bilmiyorsanız ve yüzde 70'den fazlasını boşa akıtıyorsanız, inşaat sektörünü kontrol altına alamıyorsanız, bunda iklimin ya da doğanın suçu nedir? Suyla, kuyularla ilgili yasalar çıkmalı, suyun doğru kullanımı sağlanmalı” dedi.