The Others Acılı olaylarda duyarlılık şart

Acılı olaylarda duyarlılık şart

01.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Acılı olaylarda duyarlılık şart

Acılı olaylarda duyarlılık şart



Bir kişiyi, aileyi veya topluluğu ilgilendiren sarsıcı durumlar, habercilikte özel bir duyarlılık gerektiriyor.
Okur bu duyarlılığı göremezse, tepkisi gecikmiyor.
25 Aralık tarihli Milliyet'te 5. sayfada yer alan İzmir mahreçli bir haberde, dehşet verici bir gelişme anlatılmaktaydı. Ekonomik bunalıma giren bir sigorta temsilcisi, cinnet geçirerek önce 42 yaşındaki eşiyle 11 yaşındaki oğlunu boğazlarını keserek öldürkmüş, ardından 8. kattaki dairenin balkonundan atlayarak intihar etmişti.
Başlık, Sigortası Attı Ailesini Kesti idi.
8 okur sert biçimde tepki gösterdi.
Necdet Duyar'ın telefon mesajı:
"Böyle bir başlığı ancak ucuz bulvar gazeteleri verir, size yakışmaz."
Sami Şekercioğlu'nun e - mail notu:
"İzmirli bir iş adamının girdiği bunalım sonucunda, çocuğunu ve eşini öldürdükten sonra intihar etmesini, adamın işine dayandırarak çok 'yaratıcı' bir şekilde 'sigortası attı' diye vermek ne meslek sorumluluğuna, ne de insan vicdanına sığıyor bence. Basında çalışan biri olarak bu tür hataların ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ama bence, bir gazetenin kimliğini belirleyen reklamlar değil, çalışanlarına verdiği sorumluluk bilincidir. Ve ancak bu bilinç sayesinde bu hataların önüne geçilebilir."
Gülgün Koşal'ın tepkisi:
"Ailenin geri kalan fertlerine büyük saygısızlık."
Diğer okurlar tepkilerini daha sert bir üslupla dile getirmişler.
Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y Yılmaz’ın yanıtı:
"Evet, son derece yanlış bir başlıktı. Hatalıydı. Olayın kurbanlarından birinin sigortacı olması dolayısıyla ortaya çıkan lüzumsuz bir espri arayışı yol açtı buna. Biz kendi aramızda da bunu konuştuk ve doğru olmadığının hepimiz farkındayız. Okurlarımızdan özür diliyoruz."

21 Aralık tarihli Milliyet'te Arabacıya Tek Kurşun başlıklı haberde, Konya'da yolu dört soyguncu tarafından kesilen bir at arabası sürücüsünün, üzerinde para olmadığı için topuğundan vurulduğu bildirilmekteydi.
Haberin üst başlığı Parası Çıkışmadı, Topuktan Eleştirildi olmuştu. Haberin arabaşlığı Asabiyet Yaptılar idi.
Murat Günel'in bu ifadelere canı sıkılmış. "Nedir bunlar?" diye soruyor. "Milliyet gibi bir gazetenin böyle kabadayı, daha doğrusu mafya ağzıyla haber vermesini inanın ki anlayamıyorum. Toplumu tehdit eden krimineller bir adamcağızı vuruyor, siz de bunu bitirim ağzıyla veriyorsunuz. Biraz vicdanlı olun!"
"Bu bir espri" diye yanıtlıyor Mehmet Y Yılmaz. Son dönemdeki mafyalaşmanın ortaya çıkardığı durumu eleştiren bir hiciv. Bu lafları hepimiz sağda solda çok duyuyoruz. Espriden öte birşey değil. Mafya ağzıyla konuşmak değil, o ağza yönelik bir hiciv. En etkili eleştiri yöntemlerinden biri, bizim toplumda, hicivdir. Ben bunu bir hiciv olarak görüyorum."

27 Aralık tarihli Milliyet'in manşeti, bir "adalet cinayeti"ni gündeme taşıyordu. Mısır Çarşısı'ndaki patlama nedeniyle sanık olarak gözaltına alınan Pınar Selek, iki buçuk yıllık tutukluluk ardından, olaya bomba değil gaz tüpü patlamasının neden olduğunun anlaşılması üzerine serbest bırakılmıştı.
Vicdanın Sızladı Mı Hasan Bey? başlığı, 7 kişinin ölümüne yol açan olayın failleri arasında Selek'i gösteren Istanbul eski Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'e yönelikti.
Metin Kazancı, manşetin gösterdiği adresi doğru, ama eksik buluyor:
"Selek'in tutukluluk kararını polis vermedi. İddianameyi hazırlayan savcı ve hakimler verdiler. Bu yüzden Türkiye'deki adli sistemi açıkça eleştirmek gerekir. Bu yanlış birçok yerde tekrarlanabiliyor. Yapılan yanlışları sonra devlet tazmin ediyor. Polisin hazırladığı dosya önemli değil. Asıl olan tutukluluk kararı. Bu ne kadar büyük bir yanlaştır! Sizden bu iddianameyi hazırlayan savcılar ve tutukluluk kararını veren hakimlerin adlarını açıklamanızı bekliyorum. Adaleti düzeltmenin yolu basından geçiyor çünkü."

Cezaevi operasyonları haberleriyle ilgili okur eleştirileri sürüyor. 23 Aralık tarihle Milliyet (ve birçok başka gazetede) yer alan "ele geçen silahlar" fotoğrafı üzerine Yaşar Gören şu yorumu yapmış:
" Bulunduğu iddia edilen kalaşnikof, gazetelere yansıyan resimlere göre ateş etmesi mümkün görünmeyen zavallı bir silah. Namlusu, şarjörleri, kabzası, mekanizması o kadar paslı ki, yıllardır el sürülmediği belli oluyor. Kazara yere düşse dağılır gider. Nerede bulunduğu da belli değil. Lağımdan mı çıkarılmış, mafyanın zulasından mı düşmüş bilinmiyor."
"Gelelim tabancalara. Biri, bir Uzi. Bu çok özel bir silah. İsrail tarafından özel şartlarla satılıyor. İsrail silahın balistiğini yapıyor ve sattığı kişiye öyle veriyor. Her Uzi yurtdışında bile izleniyor. Bu Uzi, araştırılırsa sahibini hemen ele verir. Geriye kalan tabancaları 20 cezaevine bölünce cezaevi başına 0.4 tabanca düşüyor. Hani mahkumlar tepeden tırnağa silahlıydı? Sedat Peker'in adamlarıyla Çakıcı'nın adamları arasında cereyan eden 8 ölümlü tek çatışmada bile 10 tabanca kullanıldığını göz önünde bulundurursanız, demek istediğim anlaşılır."
"Kartondan kalaeşnikoflar, öksürük şurubundan bombalar, çıtalardan tatar yayları, örgü şişlerinden oklar, 3 - 5 mutfak tüpü, kör mutfak bıçakları. İşte örgütün cephaneliği: Tek kelimeyle zavallılık. Ama gazetelere bakarsak hiç öyle değil. Sanki çok güçlü bir örgüt var ve devlet bu tehlikeyi savuşturmuş. Bu ülkenin yalan dolana değil, gerçek habere ihtiyacı var. Bu dezenformasyon ne zaman ortadan kalkacak?"

Acılı olaylarda duyarlılık şart
Sizden gelen tepkilerin yıllık bilançosu 20 bine yakın. Noktalayıp uğurladığımız 2000 yılı boyunca öfkenin de ötesine geçenlerin yanında, kesin ve net hatalara işaret edenler de oldu, tartışma açanlar da, soru soranlar da. Kimileriniz cesaretlendirici sözlerle geldi, kimileri kuşkularını paylaştı.
Binlerce okur mesajının içinden süzülüp ortaya çıkan ortak mesajda bir de özlemler, beklentiler, dilekler var tabii. Yeni yılda, haberle yorumu birbirinden ayıran; haber konusu insanlara adil davranan; olayları anlatırken dengeyi gözeten; her gelişmeye bağımsız bakan; yaşayan dili özenle kullanan; bulmaca, briç ve satranca önem veren; sporda her tür fanatizmi reddeden; kendini önyargılardan arıtan; dış dünyaya bizi yakınlaştıran; yakın çevremizi titizlikle izleyen; yeni, yaratıcı ve genç olana özgürce açılan; düşüncede engin bir yelpazeye yayılan ve maddi hatalarını tümüyle yok eden bir Milliyet bekliyoruz.
Bütün okurlarımızın yeni yılı kutlu olsun.