The Others Aksoy silahı elde

Aksoy silahı elde

18.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aksoy silahı elde

Aksoy silahı elde


Sincan’da operasyon. Silah bulundu katil de aranıyor. Üçok suikastı da önemli ölçüde çözüldü


       Prof. Dr. Muammer Aksoy suikastında kullanılan silah, yaklaşık 10,5 yıl sonra, Cumhuriyet Gazetesi yazarları Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin de aydınlatıldığı Umut operasyonuyla Sincan’da ele geçirildi. Aksoy’dan dokuz ay sonra öldürülen Doç. Dr. Bahriye Üçok suikastının da önemli ölçüde çözüldüğü soruşturma çerçevesinde dört kişi daha gözaltına alındı.
       Başta Selam Gazetesi eski sahibi avukat Hasan Kılıç olmak üzere, Mumcu suikastı zanlılarının ifadeleriyle çözülmeye başlayan faili meçhul cinayetler zincirinde son halka 1990 yılında dokuz ay arayla öldürülen Aksoy ve Üçok oldu. Ankara polisi, önceki gece yaptığı operasyonla, biri şehir dışında olmak üzere Mehmet Gürova, Bilal Yurt, Celal Ayturhan adlı kişileri gözaltına aldı. Musa Koca adlı zanlı da, dün öğlen saatlerinde yakalandı.

Yalnız İran değil

       Üst düzey bir yetkili, “Üçok olayı da tamamlandı diyebiliriz. Ancak bu olayda ele geçmeyen iltisaklar (bağlantılar) var" dedi. Ancak Aksoy cinayeti ile ilgili failin henüz yakalanmadığı bildirildi.
       Yetkililer, “sadece İran değil, İran’ı yöndendiren diğer yabancı ülkeler gizli servislerinin de olaylara karışmış olabilecekleri ihtimali üzerinde durulduğunu" söylediler. Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender, “Daha aydınlatılacak çok faili meçhul cinayetler var" diye konuştu. Dört kişinin daha gözaltına alındığını doğrulayan İskender, “Operasyonlarımız sürüyor. Kimsenin tahammülü kalmadı. İsabetli kararlar vermeliyiz. Onun için biraz daha sabredin" dedi.
       Soruşturma makamları, pazar günü tutuklanan Mumcu cinayeti sanıklarının, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde de polisteki ifadelerini kabul ederek, suikasttaki rollerini itiraf ettiklerini söylediler.

Savcıları: Basından izliyoruz!

       Üçok ve Aksoy soruşturmalarının çözümüne ilişkin önemli açıklamalar yapan polisin, bu bilgileri, uzun süredir bu faili meçhul soruşturmalarını yürüten savcılara bildirmedikleri öğrenildi. Üçok soruşturmasını yürüten DGM Savcısı Zafer Yavuz, dün öğle saatlerinde, “Bize bir şey intikal etmedi" dedi. Aksoy soruşturmasını yürüten DGM Savcısı Dilaver Kahveci de, “Basından takip etmekle yetiniyoruz. Kimse bize bir açıklama yapmadı" diye konuştu. Son operasyonlara ilişkin soruşturmaları yürüten DGM Savcısı Hamza Keleş ise, gözaltındaki zanlıların sorgularına zaman zaman girmeye devam ediyor. Keleş, dün de, sabah saatlerinde Ankara Emniyeti’ne gitti.
       Soruşturma makamları; Mumcu, Kışlalı, Üçok ve Aksoy soruşturmalarının tek bir dosyada yürütülebileceğini söylediler.

Ecevit: İran kanıtı var

       ANKARA Milliyet
       Başbakan Bülent Ecevit, ilişkilerin gözden geçirilebileceğini açıkladığı İran’ın Türkiye’deki terörü desteklediği yolunda “kesin kanıtlar" olduğunu söyledi.
       Ecevit, düzenlediği basın toplantısında, hükümetin emniyete verdiği desteğin hukuktan sapmaksızın kullanıldığını vurguladı. Ecevit, “Artık emniyet örgütlerimize geçmişte zaman zaman olduğu gibi baskılar işlemiyor. İltimasa, partizanlığa, klikleşmeye kesinlikle geçit verilmiyor. Devletimiz böylece faili bilinmeyen cinayetlerin gölgesinden arınmıştır. Çetelere, mafyalara karanlık parasal ilişkilere artık göz açtırılmıyor" dedi.
       “Mumcu ve Kışlalı suikastlarının aydınlatıldığını, bazı düğümlerin de kısa zamanda çözüleceğini" açıklayan Ecevit, “bir komşu yakınlığı göstermeyen İran’ın, yıllardan beri topraklarında teröristleri barındırdığını" anlattı. Başbakan; “Türkiye’nin İran’ın devrim ihracı politikasından rahatsız olduğunu" belirtirken “Somut kanıtlar ortaya çıktıkça İran’la ilişkilerimizi ona göre değerlendireceğiz" dedi.
       Geçmişte neden gerekenin yapılmadığı sorusu üzerine, “Geçmişin hesabını veremem. Ama bugünün hesabını alnımız ak olarak veririz" diyen Ecevit, şöyle devam etti:
       “İran’da özellikle gençler ve kadınlardaki değişim isteği Cumhurbaşkanı Hatemi’nin durumunu kuvvetlendirmesinde önemli etken olmuştur. Ancak, Hatemi’nin ülke yönetiminde ne kadar etkili olduğu herkesin zihnindeki gibi, benim de zihnimde bazı kuşkular uyandırdı. Hatemi’nin çağdaş bir devlet adamı olduğu belli. Fakat İran’daki iç dengeler veya dengesizliklere Sayın Hatemi ne kadar egemen durumdadır, zaman içinde göreceğiz."

Ev sahipliği yapıyor

       İran Dışişleri Bakanı’nın, ülkesinin içişlerine karışıldığı açıklamalarının anımsatılınca da Ecevit, şöyle dedi:
       “İçişlerine asıl karışma, Türkiye’de bölücü teröre katkıda bulunanlara kucak açma veya devrim ihracına hedef olarak Türkiye’yi almaktır. Biz hiçbir şekilde içişlerine karışmadık. Ama maalesef Türkiye’deki bazı bölücü terör örgütleri, bölücü - din sömürücüsü örgütler, öyle anlaşılıyor ki İran’ın ev sahipliğinden, devrim ihracından yararlanmış. Gerçi İran büyük ölçüde bunu reddediyor. Ama bizde kesin kanıtları var."
       Mehmet Ağar’ın Güldal Mumcu’ya “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır" sözleri anımsatılarak “Siz tuğlayı çekip duvarı yıktınız mı?" soru üzerine Ecevit, “Duvarın hepsi yıkılırsa hepsi aydınlığa kavuşur" dedi.

Tahran, Demirel’in temilcisini reddetti

       BARÇIN YİNANÇ Ankara
       Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu ve Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı başta olmak üzere Türkiye’de bir çok aydının öldürülmesinde parmağı olduğuna ilişkin ciddi kuşkular bulunan Tahran’ın, Ankara’nın iletmek istediği Tahran - Hizbullah bağlantısına işaret eden dosyayı görmek bile istemediği ortaya çıktı.
       9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bir süre önce Hizbullah dosyasını iletmek üzere üst düzey bir temsilci göndermek istediği, bu talebin iletildiği Tahran yönetiminin ise temsilciye randevu vermediği öğrenildi.
       Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Sermet Atacanlı dünkü basın toplantısında, Hizbullah dosyasının bakanlığa ulaştığını doğrularken, dosyanın diplomatik kanallarca Tahran’a iletileceğini söylemekle yetindi.
       Diplomatik kaynaklar, Demirel’in Türkiye’nin dosyayı üst düzey bir temsilciyle gönderme girişimini Tahran’ın geri çevirmesini büyük bir “ayıp" olarak değerlendirdi. Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in de kısa bir süre içinde İran’a iletilecek olan mektupta, İran - Hizbullah ve İran - PKK bağlantısına dikkat çekerek, İran’ın güvenlik sorunlarında yeterli işbirliğini göstermediğini vurguladığı öğrenildi.
       Cem, güvenlik sorunları devam ettiği sürece, iki ülke arasındaki ilişkilerin hiçbir zaman arzu edilen düzeye gelemeyeceği uyarısında bulundu.