The Others Aksoy tüm halk oyunlarının koreografiyle sunulmasından yana

Aksoy tüm halk oyunlarının koreografiyle sunulmasından yana

07.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aksoy tüm halk oyunlarının koreografiyle sunulmasından yana

Aksoy tüm halk oyunlarının koreografiyle sunulmasından yana

Sibel ARNA
Aksoy tüm halk oyunlarının koreografiyle sunulmasından yana
"Sobalarında kuru da meşe yanıyor efem" ya da "Çökertme'den çıktım da Halil'im" ya da "Eklemedir koca konak"... Bu türkülerin hepsi zeybek türküleri olarak bilinir. İçinde Ege'nin kanını barındırır. Sakindir, sıcaktır, başı dik ve mağrurdur. Ama yalnızca Ege'lilerin içini kıpırdatır, Ege'lileri ağlatır.
Ama artık durum değişti. Edirneliler de, Urfalılar da zeybeği sıkılmadan izliyorlar. Çünkü artık bu oyun belli bir koreografiyle izleyicilerin karşısına çıkıyor. Bu koreografiyi yaratan ise 1 Mart günü Tarabya Metin Oktay Tesisleri'nde halk eğitim merkezleri arasında yapılan yarışmada birinci olan Beşiktaş Halk Eğitim Merkezi zeybek hocası Dr. Alper Aksoy.

  • Zeybeğin tarihini biraz anlatır mısınız?
    Efe, zeybek ve kızan adındaki kurumsallaşmış yapı sanıldığı gibi Kurtuluş Savaşı yıllarından çok daha eskilere dayanıyor. Milattan önceki yıllara götürenler bile var. Bölgede çıkarılan birtakım tabletlerde şu an zeybek oyunlarında oynattığımız kostümlere çok benzeyen kostümlerin resimleri varmış. Geçimlerini denizcilikle sağlıyorlarmış. Öyle sanıldığı gibi savaşçı değillermiş. Silahlar, bıçaklar, efelenmeler de yokmuş. Benim düşünceme göre zeybeğin ırkı Türk değil. Kurtuluş Savaşı sırasında dağda oldukları için eylem yaptıkları söyleniyor. Yunanlı diyenler var. Hatta bazı araştırmalarda zeybek kelimesinin Yunanca "sağlam adam" anlamındaki "salpakikos"tan geldiği söyleniyor. Saypakikos olmuş, saypak olmuş, salpak olmuş, zeybek olmuş diye bir isim evriminden de söz ediliyor.

  • Zeybeğin gelişimi bu kadar eski, peki ya dansların gelişimi?
    Bu dansların gelişiminin efelerin tarihi kadar eski olduğunu sanmıyorum. O gün de belki dans vardı ama onlar daha değişikti. Bizim oynadıklarımız Türk dansları. Ama hala zeybekler sağlam adam kelimesine uygun olarak daslarında da mağrur, sağlam, keskin, başı dik ve alnı açık.

  • Sizin ekibinizin oynadığı danslar belirli bir koreografiyle izleyiciye veriliyor. Bunu biraz açıklar mısınız?
    Biz danslarımızı günün getirdiği imkanları kullanarak stilize ediyoruz. Örneğin eşkiyanın öyküsünü hepimizin yakından tanıdığı bir duyguya, aşka dönüştürebiliyoruz. Stilize etmeden oynadığımız oyunu başka yörenin insanlarına izletemiyorduk. Bizim yöremizin dansları başladığında birkaç dakika duruyor, sıkılıp çıkıyorlardı. Başka topraklarda doğan insanlara bunu nasıl sevdirebiliriz diye düşündüm. Bir anlatıma girmeyi tercih ettim. Bu anlatımda kullandığımız öğeler aşk, ayrılık, acı, üzüntü, hor görme, savaş, barış gibi temalar. Bu temalar hiçbir yöreye ait değil. İnsan için var. Sadece Türk insanı için de değil. Biz bu oyunu bu şekilde sergilediğimiz zaman dünya insanının da ilgisini çekiyor ve beğeniyle karşılanıyoruz.

  • Bu anlamda faydalanabileceğiniz okullar ya da kaynaklar var mı?
    Hayır, yok. Halk oyunlarıyla ilgili bazı okullar var ama bu okullar benim bahsettiğim konuyla ilgili değil. Ben 10 yıl önce hazırladığım bir ekibi kısa süre izletirken şimdi dakikalarca ilgiyle, tüyleri diken diken olarak izliyorlar. Bazen gözleri doluyor, bazen de tebessüm ediyorlar. Seyircinin bu beğenisi doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Çünkü yavaş yavaş başka arkadaşlar da bu tip çalışmalar yapmaya başladı.

  • Koreografiyi nasıl kurguluyorsunuz?
    Çalışma önce evde başlıyor. Dansçılara yöre oyunları pratikte veriliyor ve temayı belirliyoruz. Anlatımı ve müziği tespit ettikten sonra sahne düzenlemesine başlıyorum. Evde piyonlarla, tavla pullarıyla çalışıyorum. Siyahlar erkek, beyazlar kız tabii ki. 16'şar tane. Sahnenin ebatlarına göre bir örtünün üzerine çizimim var. O piyonlar benim ellerimle giriyorlar, çıkıyorlar, dans ediyorlar. Şekillerin nasıl durduğuna bakıyoruz. Bunu bilgisayarla yapmayı denedik, olmadı. Çünkü tam da bu amaca yönelik programlar yok.

  • Şu anda gösterileriniz on dakikayla sınırlı. Süre uzatılıp örneğin AKM'de bale gibi sergilenemez mi? Böyle bir fikir size uzak geliyor mu?
    Uzak gelmediği gibi yıllardır düşündüğümüz ve beklediğimiz bu. Tek problemimiz sponsor. Yarışma bazında yapmak durumundayız. Çünkü yarışmayı devlet düzenliyor. Ama o zaman kuralları da yarışma kriterini de devlet kuruyor. Koyulan kurallara uygun şekilde prodüksiyona yönelmeliyiz.

  • Koreografinizi sınırlayan kurallar var mı?
    Var tabii. Örneğin en az 7 en çok 11 dakika olması. Benim gönlümden geçen belki iki perde halinde 40'ar dakikalık. Bu şekilde hazırladığımız üretimler de var. Bunları yurtdışında kullanıyoruz. Salon, seyirciyi salona çekmek, kostüm, orkestra gibi maddiyata bağlı imkansızlıklar söz konusu. Bu işin idealinin nasıl kurulacağı konusunda fikirlerimiz var. Devletin klasik halk dansları ekibi bile şu anda zor durumda. İleride belki özel bir firmanın sponsorluğunda bir Türk halk dansları kurumu da kurulabilir.

  • 3 Mart günü Milliyet gazetesinde Umur Talu'nun köşesinde bir annenin mektubu yayınlandı. Mektupta annenin 20 yaşındaki oğlunun Yargıtay'ın kararı bozmasına rağmen, DGM tarafından açılan yeni dava yüzünden içeride olduğu anlatılıyordu. Anne oğlunun tek suçunun okumak, düşünmek, türkü söylemek ve zeybek oynamak olduğunu söylüyor. Zeybeğin böyle bir siyasi boyutu var mı?
    Hayır yok. Halk oyunlarında birtakım yöreler siyasi boyuta çekilmek isteniyor. Ama zeybek için böyle bir durum yok. Alper Aksoy kimdir?
    Dr. Alper Aksoy doğduğu günden itibaren kendini halk oyunlarının içinde buldu. Babası Mukadder Aksoy da bilinen en iyi zeybek hocalarından. İlkokul, ortaokul ve lise döneminde sürekli dansetti. "Babam ve Abdürrahim Karademir sayesinde her şeyi öğrendim," diyen Alper Aksoy, liseyi bitirene kadar birçok birincilik aldı. 1990 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'ni kazanarak İstanbul'a geldi. Tıp okurken çeşitli gruplara ve derneklere halk oyunları hocalığı yapmaya devam etti. 40'a yakın kez Türkiye birincisi oldu ve her defasında ülkemizi yurtdışında başarıyla temsil etti.