The Others 'Avrupa, Apo'ya kapalı'

'Avrupa, Apo'ya kapalı'

17.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Avrupa, Apo'ya kapalı'

Avrupa, Apoya kapalı

       Roma'da büyükelçi olarak bir "talihsizlik rekoru" kırdı İnal Batu. İtalyan başkentinde tamı tamına toplam dokuzbuçuk ay kalan Batu'nun talihsizlikleri, Frisullo krizi nedeniyle Türk televizyonuna verdiği bir demeçle başladı.
       Daha güven mektubunu sunmadan Türk basınında Roma'yı eleştiren Batu, Prodi hükümetini Frisullo yandaşlığı ve komünist sempatizanlığı ile suçlayan bu eleştirileri yüzünden İtalyan basınında alışılagelmedik oklara hedef oldu.
       Roma'ya henüz "merhaba" derken, ortaya çıkan bu "rahatsızlığın" ardından birbiri ardına patlak veren SKP ve Apo krizleri; Türk - İtalyan ilişkilerini tarihin en düşük noktasına indirdiği gibi büyükelçiye de hayatı kolaylaştırmadı.
       Kültürel konuların yanı sıra futbola olan "tutkulu" merakıyla tanınan Batu gibi bir büyükelçi için, bir yıl öncesine dek ilişkilerin "fevkalade" olduğu bir ülkede böylesine büyük bir fırtınaya tutulmak, hiç hesapta olmayan olağanüstü bir talihsizlik şüphesiz.
       37 yıllık diplomasi kariyerinden sonra, "CHP'den adaylığını koyarak" siyasette yepyeni bir başlangıca imza atmaya hazırlanıyor şimdi Batu. "Dışişleri başta olmak üzere, Spor, Çevre ve Kültür" bakanlıklarının özel ilgi alanına girdiği anlaşılıyor. Siyasetteki geleceğinin daha talihli olmasını dileriz.

       - Roma ile SKP (Sürgündeki Kürt Parlamentosu) ile başlayan, Apo ile devam eden; tarihi bir kriz yaşandı. Krizden nasıl çıkılacak?
       - Frisullo'yu unuttunuz! Geldiğim gün 1 Nisan, kapıda nümayişler vardı...
       - Şaka gibi...
       - Sol partiler, sol kuruluş ve bazı gazetelerden bombardımana tutuldum. ERNK, bir Türk TV'sine söylediğim lafları çarpıtarak burada beni İtalyan kamuoyuna jurnalledi. Oradan aleyhime bazı sesler yükseldi. 15 Mayıs'ta güven mektubumu sundum. 15 Mayıs - 1 Ağustos benim için burada bir balayı dönemidir.
       - Ne gibi?
       - İki emelim vardı. 1: Parlamentoda çok parçalı ve Türkiye aleyhine bazı cereyanları gördüğüm için iki ülkenin parlamentoları arasında örgütlenmiş, müesseseleşmiş yakın ilişkiler kurmak. 2: Kültür. Bunları düşünürken, Temmuz'da Ermeni tasarısı; Eylül'de sözde SKP olayı patladı. İtalyan parlamentosu çatısında Türkiye'yi parçalamak ve husumet yeminleri yapıldı. Ekim'de de, senatörler gene birtakım teröristlerle toplanarak Apo'yu davet ettiler. İlişkilere son darbe, Apo'nun Roma'ya gelmesiyle vuruldu. Bu adamlar ilişkilere zarar verecek, sizi de müşkül durumda bırakacak emrivakilerle karşılaştıracaklar diye... Violante'ye, Prodi'ye, Dini'ye gereken tüm uyarıları yaptık.
       - Krizden nasıl çıkılacak?
       - Türk - İtalyan ilişkilerindeki Apo gölgesinin kalkması lazım. Mesafe alınmıştır. İlk günlerde en üst düzey İtalyan politikacıları "siyasi iltica" dedi. "Apo terörden vazgeçiyor. Bu Kürt sorununu çözmek için fırsat. Roma'da Kürt konferansı toplayalım, sorunu Apo'nun katılımıyla çözelim..." dediler. Acı günler yaşadık. İtalya bize karşı ortak AB cephesi kurmak istedi. Olmadı. Uluslararası mahkeme fikri tutmadı. Bugünlere geldik. Şimdi İtalya'da yargılanmadan bahsediliyor ama bunun istenmediği kanısındayım. Kala kala ortada Apo'yu üçüncü ülkeye göndermek kalıyor.

       - Bu bir aydır konuşuluyor. Apo hala burada...
       - Ciddi tek seçenek bu. Diğer formül: İdam gerektirmeyen suçlardan iade gündeme gelebilir. Başsavcı bunu telaffuz etti. Artık Apo'nun bir sığıntı olduğu, arzu edilmeyen şahıs olduğu döneme girdik. En güvendiği politikacılar dahi gitmesini söylüyor. Şam'a gidip, onu buraya çağıranlar bile suskun. Uluslararası medyanın ilgisi de sıfıra iniyor.
       - Ülke bulunamazsa ne olacak?
       - Bulunacaktır. Bunun iki şartı var: 1. Burada VIP muamelesi görmemesi, 2. Pazarlık imkanının bu kadar geniş olmaması. Kendisine korkunç pazarlık gücü verildi. Bunlar elinden alınırsa, İtalya Apo'dan kurtulur. Elinde tabii bilmediğim, başka bazı kozlar yoksa...
       - Burada yargılanması olası değil mi?
       - 2000. yıl kutlamalarının yaşandığı sırada böyle bir duruşma, İtalyan halkının kabusu olur kanısındayım.

       - Somutlaşan bir gelişme var mı?
       - Somutlaşan gelişme şu: Tercih imkanları azalıyor. Avrupa gündemden düştü. Apo'nun niyeti buydu.
       - Apo'nun Roma'da olduğunu nasıl haber aldınız?
       - Almanya'dan aldık.
       - Olayın Almanya'dan açıklanmasını garip karşılamadınız mı?
       - Evet garipti bu, fakat bunda büyükelçi olarak temas ettiğim makamların kötü niyeti yoktu. Cumhurbaşkanı ve başbakan danışmanları, Dışişleri yüksek bürokratları gibi muhataplarım da bir şey bilmiyordu o sırada. Ajanstan öğrendiler. Yalnız çok üst düzey birkaç kişi biliyordu.
       - Yani gizli tutuldu gibi... Haber 14 saatlik farkla Almanya'dan verildi. 14 saatlik boşluk niye?
       - Birkaç saatlik bir süre var arada... Ama sanıyorum Bilican, Almanya'dan açıklama yapmasa da, haber bir - iki saat içinde buradan verilecekti.

       - "Reel politika" ve SKP krizini bilen Dışişleri Bakanı Dini, Apo krizinin neden D'Alema'ya anlatamadı?
       - Sözde SKP krizinin İtalya'da iyi algılandığını ve değerlendirildiğini sanmıyorum. Aymazlık içinde davranmış, önemini küçümsemişlerdir. İlk krizden ders alınsaydı, 2. kriz olmazdı. Türkiye Apo'nun buraya gelebileceği konusunda uyarıda da bulunmuştu. 16 Ekim tarihli notamız var. Ders alınsa Apo o gece gönderilirdi. Giriş kapıları uyarılır "sınır dışı edin" denirdi. Ama bazıları, Apo'nun gelmesini arzuluyordu o ayrı.
       - Halefinize, çözüme yaklaşan bir problem devrettiğinizi söyleyebilir misiniz?
       - Öyle bir tablo var. Ama Apo burada veya mesele hal yoluna girdi diye ayrılıyor değilim. Kararım bunlardan bağımsız. Yıllardır politikaya hevesliyim. Benim için son şans. Bu kararı krizin ilk günlerinde almam gerekseydi, vazgeçerdim. Şimdi iş tıkandı. Tek gündem maddeli soruna dönüştü: 3. ülkeyi bulmak. Ülke pazarlıklarında Türkiye zaten yok. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de ayrıca özel temsilciler aracılığıyla temas halinde.
       - Sizden önceki büyükelçiler Ünal Ünsal, Umut Arık da yaklaşık birer yıl kaldı. Siyasi dengeleri karmaşık, anlaşılması güç bir ülkede yılda bir elçi değiştirmek sakıncalı değil mi?
       - Evet sakıncalı. Sonuç Türk - İtalyan ilişkileri açısından talihsizlik. Ama bu, ne İtalya ile ilişkilerin küçüksenmesinden ileri geldi, ne de bu üç büyükelçinin durumları arasında bir benzerlik var. Tesadüf sadece.
       - Ama 4 aylık büyükelçiyken krize yakalanacağınıza, örneğin 2 - 3 yıldır burada olsanız ve parlamentolararası o kurumsal ilişkiyi kurmuş olsaydınız, sürprizler önlenirdi belki. Kamuoyunu etkileyecek başka araçlar olurdu elinizde...
       - Tayinim çıktığında ben seçimlerin 2000'de olacağı inancıyla, normal 3 yıllık dönemimi tamamlayacağım düşüncesiyle geldim İtalya'ya. Roma tayinini kesinlikle bazı şeylere basamak yapmayı düşünmüş değilim.
       - D'Alema'nın er geç başbakan olacağı belliydi. Hiçbir Türk diplomatı D'Alema ile ilişki kurmamış. Önceden temasa geçip sorunları anlatmak ve Türkiye'ye davet etmek gerekmez miydi? Diplomasi, kaleleri önceden kazanmak değil mi?
       - Benden önceki büyükelçileri eleştirmek aklımdan geçmez. Benim krizsiz dönemim 15 Mayıs - 1 Ağustos arası. İzinden döndükten sonra da Prodi hükümeti düştü. D'Alema'nın bir gün başbakan olacağını düşünerek temas kurmaya zaman olmadı...
       - Kısa dönemli bu değişim, ilişkilerin geliştirilmesini engelleyen bir sorun değil mi?
       - Sorun ama tesadüflerden kaynaklanıyor.
       - "Repubblica" Roma'ya gelir gelmez futbol meraklısı olarak takımınız Fenerbahçe için bir İtalyan teknik direktör aradığınızı yazdı. Doğru mu?
       - Doğru, Ancelotti ile ondan önce de Zaccheroni ile temaslarım oldu. Ancelotti'yi Türkiye'ye de gönderdik. Orada bir ön anlaşma da imzaladı: İtalya'ya dönünce vazgeçti. Şimdi Milan'a antrenör oluyor. Türkiye'de hocalık yapmaktansa, İtalya'nın bir dev kulübünde, kendi ülkesinde hocalık yapmayı tercih etti. Hadise bundan ibaret.
       - D'Alema'nın gördüğü tek Türk politikacı "Sosyalist Enternasyonal"de karşılaştığı Erdal İnönü. Kişisel temas çok önemli. Siyasette, Avrupalı siyasetçiyle yakın temas için çaba harcayacak mısınız?
       - İtiraf edeyim 37 yıl sonra dahi, parlamentolararası ilişkilerin bu kadar önemli olduğunu ben burada yeni öğrendim. Bu benim için unutulmaz bir ders. Dış ilişkilerde söz hakim olursa İtalya tipi ülkelerle, parlamentolararası kurumsallaşmış ilişkiler kurulmasına öncelik tanıyacağım ve bunun önemini herkese anlatacağım.
       - İtalyan basını burada sizi sağcı olarak tanıttı. Siz CHP'den adaylığınızı koyuyorsunuz. Siyasette projeniz ne?
       - Komünist parti gazeteleri, Manifesto ile Liberazione yaptı bunu. Bana karşı ulusal bir kampanya olmadı. 37 yıllık kariyerim, iki müsteşar yardımcılığım, üç büyükelçiliğim var; Kıbrıs, BM ve Roma. Meclis'e girersem, parlamentoda en deneyimli dış politika uzmanı olacağım. Spor, çevre ve kültürle de ilgiliyim. Dış politika başta, hangi konuda benden yararlanılmak istenirse, mahcubiyet ve tevazu içinde olmam. Her görevi kabul ederim.