The Others Az buz değil

Az buz değil

13.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Az buz değil

Az buz değil


TRT’nin bana göre gerçekten başarılı magazin - sanat kuşağı "kültür.net.trt" bugün son bölümüyle karşınızda. Dile kolay tam 415 bölüm. Ve her bölümde ayrı bir sunucu. Bu ülkede her alanda "önemli" olan isimler. Son bölümün konuk sunucusu Çolpan İlhan. Programın en büyük özelliği küçük küçük ayrıntıları birbirinden kopmadan "hap" tabir edebileceğim bir formatta sunmasıydı. Bana göre televizyonların en başarılı "magazin - kültür" kuşağıydı. Yeni yayın döneminde TRT 2’de de kan değişimi var. Orhan Ertanhan gitti, yerine Cengiz Baysal geldi. Eğer geç kalınmadıysa yeni dönemde bu yapıma yeşil ışık yakılmalı. TRT 2’nin gerçekten en çok izlenen ve dikkate değer yapımıydı "kültür.net.trt"...

BİR gazeteci - Mine Kırıkkanat- çıktı ve üzerine toprak serpilen bir tarih sayfasını açtı. 11 Eylül, Şili’de askeri darbenin yıldönümüydü. İkiz Kulelere intihar uçuşu yapan uçaklarla aynı güne denk geliyordu. Yazılı ve görsel basın sadece Amerika’ya sabitlenmişti. Mine Kırıkkanat "Bugün başka önemli şeyler de olmuştu" diyordu. Amerika’nın hep söylenen "halklara yaptığı kötülükler" listesinin başında yer alan bu darbe ile Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırının yıldönümleri aynı güne denk gelmişti. Kader ya da tesadüf müydü? Bunu da Mine Kırıkkanat yakaladı. SkyTürk haber kanalı da kameralarını Kırıkkanat’a döndürdü. Zaten bir tek onlar döndüler...

KENAN Erçetingöz’de bizim dünyanın (yazılı basının) magazin dünyasına en büyük armağanı Can Tanrıyar vardı. Can özetle, "ben ağzımla kuş tutsam Petek Dinçöz yetenekli olmasaydı buralara gelemezdi" dedi. Şu an izlenme oranı en yüksek isimlerden biri olduğunun altını çizdi. Doğrudur, Can Tanrıyar olmasaydı Petek Dinçöz belki biraz daha uğraşmak zorunda kalacaktı.

YILMAZ Erdoğan "postmodern" bir kebapçı açtı. Davetiyesi geldi. Kebapçının adı "Yazı"... Bu isim daha çok Beyoğlu’nun ara sokaklarındaki mini minnacık hem bar, hem kültür ve sanat evi (bu da ayrı bir garipliktir!) olan mekanları çağrıştırıyor. İsminden başlayan bu farklılık resimden gördüğüm kadarı ile masasından sandalyesine ve kebap sunumuna kadar kendini gösteriyor. Hayırlı olsun. Bu arada "Bir Demet Tiyatro" ne zaman başlayacak?