The Others Bayram Şekerimhadi bize gidelim

Bayram Şekerimhadi bize gidelim

17.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bayram Şekerimhadi bize gidelim

Bayram Şekerimhadi bize gidelim
17 Ocak 1999
ÇİNTAY

Bayram Şekerimhadi bize gidelim
"Üç ayların sultanı Ramazan da ramazanlıktan çıktı. Sessiz gelip patırtısız gidiyor! Zaten böyle olacaktı, geç oldu ama güç olmadı. Ne hilali görüp pabuçlar koltukta, yeri yurdu kalmayan İstanbul Kadılığına seyirten, ne 'Yevm - i şek' niyetine meyhane meyhane gezen kaldı!... Artık ne oruç bozma korkusu, ne iftira istek ve çağırı kaygısı var!... 'Allahın her günü birdir' diyen diyene! Mahyalar yerinde, minareler ışık dolu, sinemalar, barlar açık, saz ve oyun var, iftarda, sahurda top... Sonu yine bayram, yine bayram!"
Saptama bana değil, Ahmet Rasim'e ait. Hem de taa 1927 yılından, "Uğursuz Bir Ramazan" adlı yazısından... Bundan elli küsur sene önce durumdan şikayetçi olan yazara karşılık, bizim bugün kalkıp "o eski bayramlar" geyiği yapmamız gayet manasız. Babaannem "hiçbir şeyde eskinin tadının kalmadığını" söyleye söyleye gitti. Ona göre eski ekmekler daha çıtır, eski paralar daha bereketli, eski kadınlar daha işveli, eski adamlar daha cesurdu. Eski ramazanlarla eski bayramlar ise, ahh, anlat anlat bitmezdi.
Sevgilim bostandan toplanmış tombul domatesler ve çocukluğunun Çamlıca gazozu nostaljisini yapıyor. Bense, şemsiye ve lira çikolataları hep sevgiyle yadederim. (Baylan'da paralar, bazı kuruyemişçilerde ise şemsiyeler hala bulunsa da o eski tadı yok!) Fakat ikimizde de içimizi sızlatan eski bayramlar durumu görünmüyor.
Benim otuz, sevgilimin de üç beş yaş(!) büyük olduğunu varsayarsak, bizim bayramlarda nostaljiden çok retro var. Çünkü öyle müthiş ve unutulmaz bayramlar yaşamışlıklar yok. Bizim kuşağın ve altının bildiği cebine üç beş kuruş sıkıştırılma, birkaç aile büyüğüne götürülme ve okuldan kurtulma hali işte... Kalanı hep kulaktan dolma... Belki bazılarımızda bir "yapmacık nostalji"...
Halbuki bayramları "Vükeladan paşaların, hatırlı vezirlerin, mabeyn erkanından göz bebeklerin aileleri, yani anaları, kızkardeşleri, karıları, kızları, gelinleri hatta torunları da mensup oldukları kişi gibi. Bayram alaylarına gider, sonra Dolmabahçe sarayında muayedeye, Türkçesi bayramlaşmaya iştirak ederlerdi," diye anlatanlar ve yaşayanlar var. (Sermet Muhtar Alus, İstanbul Yazıları)
Belli ki bayramlar bazı durumlarda nostalji, bazısında retro...
Nostaljiyi geçmişe özlem, retroyu ise geçmişi gözlem şeklinde kuşa çevirip özetlersek, kısaca şöyle bir bayram retrosu yapabiliriz:
* Osmanlı'nın ve babaannemin dini bayramları var... Lokumlu, kahveli, baklavalı, börekli, el öpmeli...
* Cumhuriyet'in "dini" özelliğini bir nevi bir yana bırakıp "tören" vasfını koruyan kutlama bayramları var... Madlen çikolatalı, nane likörlü, rugan pabuçlu, sosyalleşmeli...
* Bir de özellikle seksenlerle birlikte önünün arkasının bağlanmasıyla oluşturulan tatil bayramları var. Gofretli, Toblerone'lu, sıcak şaraplı, dağlı, kayaklı, kaçamaklı, TV'li, uykulu...
Günümüzde durumun azıcık değiştiğini, birinci ve ikinci grubun birleşip son grubun tatilciler ve uykucular şeklinde ikiye bölündüğünü söyleyebiliriz. İşte milenyuma bir kala bayram tiplerine mini kılavuz:

* İYİ BAYRAMLAR
Eskisi gibi günler öncesinden hazırlanılmasa da, bayram ziyaretine öyle sıradan bir kılıkla gitmek olmaz tabii. Biliyorsunuz bu kış, "deliye her gün bayram" dedirten taşlı, pullu, payetli, kürklü, tüylü kıyafetler çok revaçta. Bir de bunları tamamlayan bol incik, boncuk, aksesuvar... Ucuzluğu değerlendirip bunlardan bir miktar edinebilirsiniz. Çok gezecekseniz, görkemli, belki kürklü bir palto yakışır size, bir de süslü püslü küçük saplı çanta... Evde misafir kabul edecek olanlara ise üstü işlemeli yumurta topuklu terliklerden önerebilirim, bu sezon akıl ermez derecede moda oldular. Ne yenilecek, içilecek? Klasiklerden Bebek Badem Ezmecisi, Hacıbekir, Cemilzade var. Sonra Divan'ın her tür çikolatası ama öncelikle çikolata kaplı kayısılarıyla ince uzun portakal kabukları. Pelit'in çikolata kaplı kestane püresi ile krokanları olağanüstü lezzette.

* İYİ TATİLLER
Kriz sizi vurmadıysa, sezon itibariyle Uludağ, Kartalkaya, Palandöken ya da yurtdışındaki kayak merkezleri ilginizi çekebilir. Kar kıyafetleri klasiktir, modası geçmez. Ama bu yıl rengarenk sarıların kırmızıların yanında lameler ve doreler, parlak anorak ve kayak pantolonları göze çarpıyor. Anoraklarla kalın, diş diş dağ kazakları zaten çok moda. Bir de apreskiler... Kayağa gitmeseniz de olur, tüm bunları şehir içinde giymek de moda. Aynen Range Rover'la gece klübüne gitmek gibi! Kar tatili yerine daha mütevazı kır, orman, su kenarı kaçamaklarını yeğliyorsanız, jean'in her türü ama özellikle koyu lacivert ve açık mavi tonları yükselişte. Bir de kapüşonlu pofuduk eşofmanla lastik ayakkabı edinmekte fayda var. Sıcak şarap, sucuk, konyak ve yanına çikolata... Enerji kaybına karşılık bol bol Milka'nin beyazından ve üzümlüsünden, Lindt (özellikle Cresta), Toblerone, Nestle Crunch Snack, her markanın ballı bademli en yüksek kalorili çikolatalardan... Bir de Kafkas'ın kestane şekerlerinden...

* İYİ UYKULAR

Tüm Avrupa'ya yayılan çok ciddi bir geyşa modası var; kimonolar zıplamış. Yıllar önce Ahmet Altan'ın bir yazısında okuyup hemen hayata geçirdiğimiz tüylü, ponponlu terlikler çok moda. Öyle her yerde bulunmuyor; Marks & Spencer az sayıda getirmiş, hepsi tükenmiş. Ancak terlikçilere sipariş verebilirsiniz. Marks & Spencer'dan da terlik yerine içinden parça çikolata çıkan karamellerden alabilirsiniz. Nescafe'den bıktığınız günlerde hazelnut, colombia ya da vanilyalı, meyvalı değişik kahveler ilginizi çekebilir. Nişantaşı'ndaki John's Coffee World'a bir uğrayın. Yanında Ferrero Rocher'ler nefis gidiyor. Sofistike isim sizi yanıltmasın; bakkal ve kuruyemişçilerde satılıyor. Son söz: Yeniçeri Ocağı'nın şehir eşkıyası olduğu devirde, o zamanın her yanı ahşap İstanbul'unda haliyle sık sık yangın çıkarmış ve ateşi söndürmekle yükümlü olanlar da Yeniçerilermiş. Bunlar girdikleri evlerdeki pahada ağır, yükte hafif parçaları kaldırmayı adet edinmişler. Hatta bu amaçla bizzat kendileri itinayla yangın çıkarır, buna da "Kızıl Bayram" derlermiş. Bu kriz döneminde, her selam verdiğimiz parasızlıktan yakınırken, eski bayramlar niyetine aile büyüklerini ziyaret edip bir yandan yemekle tatlıyı bedavaya getirmek, öte taraftan da üç beş kuruş toparlamak faydalı olur mu bilmem... İyi bayramlar...


Yedim
* Her havada, her durumda bariz yanık ten... '99'da solaryumcular yaşadı.

* Yeni ünlüler: Roland Mouret ('50'lere takılan parizyen kutürcü). Robert Cary - Williams (Ordudan gelme İngiliz moda tasarımcısı)

* "Tanrı erkeği yarattı, sonra da sıkılmasından korktuğu için ona bir kadın verdi. Kısa bir süre sonra Tanrı pişman oldu ve kadının erkeğin canını sıkmasından korkup ona tütünü yolladı." Mark Twain

* Eller nihayet serbest. Bel, popo ve kollara bağlanan çantalar çok moda.

* Çilekleri benmari usulü erittiğiniz çikolataya batırıp soğutun. (Sapları koparmayın.)

* "Hasan Pulur'un yazdığına göre, dostu sahaf Alaeddin Eser, kendisine uygun bir hanımefendiden söz edildiğinde, çoşkuya kapılarak, 'Hanımefendi kaç kilo?' diye sormuştur." Hilmi Yavuz, Ah Kadınlar

* Yeni mutfaklar: Etiler'de Los Locos (Meksika), Ayaspaşa'da Tamada (Kafkas), Tarlabaşı'nda Ninja ve Udonya (Japon)

Yazarlar