The Others Bir doğum günü...

Bir doğum günü...

13.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir doğum günü...

Bir doğum günü...

Bir doğum günü...

Ben doğduğumda babam haber peşinde koşuyormuş. Yanan odunların önünde, ellerini oğuşturan resmi o an çekilmiş. Pazartesi akşamı loş ışığın altında evde bunu düşündüm. Doğum günü kutlamaları artık internette oluyor. Şeytan resmi olan bir kartpostal yollanmış elektronik adresime. Şeytan dürtmüş anne ve babamı, ben doğmuşum. Güldüm. Evet içimde de bir şeytanlık hep oldu. Sonra benim liseden devre arkadaşlarımdan mesajlar vardı. Bizim bir internet adresimiz var. Salonu bütün kış kalorifer yanmadığı için kapalı evimiz geldi aklıma. Yılların yükünü omuzlayan doğum günlerim içinde hatırladığım, Umur (Umur Talu), Ateş, Belkıs ve Fulya ile birlikte kutladığımız olanıydı. Şimdi sanal olduk. Duygularımız, hayallerimiz sanal. Ölüm oruçlarında yitmek üzere olan canlar var. Taranmış polis otobüsünün içinden kameranın dolaştığı kanlı koltuklar bir de... Biliyor musunuz, hepsi soba dumanı kokan mahallelerin çocukları. Onları ölüme götürenlerin gülüşmelerinde bir doğum günü...

Yarışıyoruz... Çılgınca yarışıyoruz. Bir gecede tam üç yarışma. Sorular, sorular... Bilgiyi "bir gün işe yarar" onursuzluğunda yaşamanın zavallılığını hissediyorum. Bazen ben de cevaplandırıyorum. Ve cevaplandırırken KDV'li faturaların rezilliğinde çırpınan milyonlarca evdeki sözü tekrarlıyorum; "1 milyara geldim işte"... Beyaz soruyor; "(Güneşimden Kaç) şarkısını aşağıdakilerden hangi grup seslendirmiştir?" Yarışmacı şansını bizim grupta denedi ve kazandı. Dedim ya, bir gün işe yaramak... "Sözlerimi Geri Alamam"...

"Dünyanın en yakışıklı erkeği. Her nesil ona aşıktı. Bir küçük kız alıp götürdü"... Ayten Gökçer, Cüneyt Gökçer için söyledi "Yasemin'in Penceresi"nde. Küçük kız şimdi de güzel. "Yılan Hikayesi"nde "ben varım" dediğini biliyoruz. Küçük erkek çocukları ve de küçük kız çocuklarıydık. Şimdi kaç durakta durduğumuzun, çıktığımız nice yolculukların bizi nereye götürdüğünün hesaplarını yapıyoruz...