The Others Bir kanlı baskıncının itirafları

Bir kanlı baskıncının itirafları

15.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir kanlı baskıncının itirafları

Bir kanlı baskıncının itirafları


1981'de Paris Büyükelçiliği'ni basarak koruma görevlisini öldüren Asala militanı Kevork Güzelyan: Bir gün Celal'in mezarında dua etmek isterim!


       Erivan'ın en büyük bulvarı Machtods'un kaldırımına yayılmış kafede Halepli, Beyrutlu, Şamlı Ermenilerle sohbet ediyoruz. Komşu masaya, Birinci Dünya Savaşı filmlerinden düşmüş gibi duran biri oturuyor. Herkes onu saygıyla selamlıyor. Soru dolu bakışlarımız hedefine varıyor, yanımızdakiler kimliğini açıklıyorlar:
       "Kevork Güzelyan, eski ASALA militanı..."
       Yüzüne aşina değiliz, ama isim "çok tanıdık" geliyor. ASALA'nın Türkiye dış temsilciliklerine karşı düzenlediği saldırılar ve katlettiği diplomatların acıları yüreklerde hala tazeliğini koruduğundan olsa gerek, buradaki Ermeniler "çekingen" bir ifadeyle soruyorlar:
       "Görüşmek ister misin?"
       "Biz gazeteciyiz, katille de konuşuruz kurbanla da..."
       Kevork Güzelyan, masasından kalkıp yanımıza geliyor. Güzelyan, uçlarından yukarı doğru kıvrılmış bıyıklarıyla, tarih kitaplarında gördüğümüz "Ermeni fedai" tipinin günümüze uzanmış örneği...

       1981 Paris baskını
       Kevork Güzelyan'la birlikte 19 yıl geriye gidiyoruz. 24 Eylül 1981 Perşembe saat: 11.15... Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği'ne ağır silahlar, bombalar ve tabancalarla giren Ermeni terör örgütü ASALA'nın dört kişilik timi içerde bulunan 57 kişiyi rehin alıyor. Büyükelçilik personeli direnç gösterince silahlar konuşuyor. Teröristlerden ikisi yaralanıyor. Büyükelçilik koruma görevlisi Celal Özen başından vurularak öldürülüyor. Konsolos Kaya İnal ağır yaralanıyor. ASALA'nın kanlı saldırılarının ilk halkalarından biridir bu baskın.
       Paris baskınını düzenleyen ASALA timinin lideri olan Kevork Güzelyan, şimdi karşımızda oturuyor.

       Celal yiğit insandı
       Kevork Güzelyan, bu baskın sonrasında 7 yıl Fransa'da 1 yıl da Beyrut'ta hapis yattı. O zaman ki gazete haberlerine göre Büyükelçilik koruma memuru Celal Özen, başından tek kurşunla vurularak öldürülmüştü.
       Güzelyan, baskını anlatırken kendisinin vurduğu Celal Özen'den sürekli olarak "Çok yiğit bir insandı... Boylu postluydu... Gözüpek biriydi" gibi övgü cümleleri kullanıyordu.
       Peki o zaman neden korumasız biçimdeyken başından tek kurşunla vurmuştu?
       Güzelyan, baskını Celal Özen ayrıntısında tekrar anlatıyor:
       "Biz içeri girince, ışıkları söndürdüler. O sırada Celal'i gördüm. Koridordan koşarak, arkamıza geçmek istiyordu. Ben de daire şeklindeki koridorun terk tarafından koşmaya başladım. Celal'in yanında bir de Fahri Çallı vardı. Dar koridorda göğüs göğüse geldik. Bir dakika karşılıklı tetiğe bastık. İkimizin de silahı ateş almadı. Çünkü tabancalarımız birbirimize dayanmıştı, namlu kapalıyken ateş edemezsin. Bir ara ben elimi geri çekebildim ve tetiğe bastım. İşte Celal o zaman vuruldu. Fahri Çallı'nın yüzü gözü de kan içinde kalmıştı. Celal öldü. Fahri ise duvara yaslandı ve kayarak çöktü."

       Celal'in mezarında
       Güzelyan ikinci güvenlik memuruna karşı farklı davranıyor:
       "Ona ateş etmedin mi?"
       "Etmedim.
       "Niye?"
       "Artık korumasızdı... Biz o baskında kimseyi öldürmek istemiyorduk. Sadece Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın basın toplantısında ASALA'dan söz etmesini istiyorduk."
       Kevork, yine Celal Özen'e dönüyor:
       "Celal'in üç gün önce çocuğu olmuştu. O gün silahını bırakmaya gelmiş. Yarım saat geç gelsek, o ölmeyecekti. Babayiğit biriydi, cengaverdi..."
       "Onu vurduğun için üzülüyor musun?"
       "Mahkemede de söyledim yiğit insandı. Celal kendi memleketini savunuyordu. Ben de kendi halkımı... Karşı karşı karşıya geldik. Birimiz ölecektik!"
       Kevork Güzelyan, Türkiye'de "idama mahkum olmuş" biri olduğunu hatırlatıp diyor ki:
       "Şimdi mümkün değil... Ama bir gün Türkiye'ye gitmem mümkün hale gelebilirse, Celal'in mezarını ziyaret etmek isterdim!"
       Bu duyguyu anlamak kolay değil... Önce öldür, sonra önünde saygıyla eğil...

       Guetamala, Filistin, Karadağ
       Kevork Güzelyan'la konuşurken masamızda Halepli, Beyrutlu Ermeniler de vardı. Zaman zaman söyleşi gevşiyor, Arjantin'e gidip orada tangolar ve aşklarla sarmaş dolaş yaşamlardan söz ediliyordu.
       Güzelyan'a "sen baskınlar, hapislerle ömür tüketirken bak milletin ne işler yapıyormuş?" diye onu kışkırtıyoruz. Kevork, onlardan aşağı kalmadığını anlatmak için diyor ki:
       "Ben de Latin Amerika'ya gittim!"
       "Nereye?"
       "Guetemala'da gerilalarla birlikte iki yıl savaştım!"
       "Başka nerede savaştın?"
       "Lübnan iç savaşında bir yıl Falanjistler (Sağcı Hıristiyanlar) safındaydım... Üç yıl da Filistinlilerin safında dövüştüm."
       "Niye taraf değiştirdin?"
       "Falanjistler adam değillerdi..."
       "Nasıl?"
       "Bir mahalle alınıyor değil mi?.. Falanjistler yaşlı, kadın, çocuk ayırmadan herkesi öldürüyorlar... Yapmayın, savaşın kuralı vardır dedim anlatamadım. Ben Hıristiyanım ama gerçek böyle..."
       "Filistinliler yapmıyorlar mıydı?"
       "Hayır, Müslümanlar kadın yaşlı ve çocuk öldürmezler!
       Kevork Güzelyan'ın hayatındaki savaş çizgisi Karabağ ile sürmüş. Ermeni Azeri savaşında dört yıl Binbaşı rütbesiyle savaşmış.
       İlk eşi Amerikalı olan Güzelyan, şimdi İrina isimli bir Rus kadınıyla evli... Fransa'da hapis yattığı yıllarda Sourbon Üniversitesi Tarih Bölümünü bitiriyor. Eğitimini yüksek lisansla tamamlıyor. Ermenice dışında Rusça, Fransızça, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Arapça ve Türkçe biliyor.
       Şimdi ne iş yaptığını sorduğumuzda, "artık savaşmıyorum" yanıtını verdi.

       ASALA bitmedi
       Kevork Güzelyan'a "kanlı yıllara" ASALA sorusunu soruyoruz:
       "ASALA eylemleri amacına ulaştı mı?"
       "Ulaştı, biz soykırımın tartışılmasını istiyorduk. O zamana kadar, akademik düzeyde tartışma vardı, ASALA'dan sonra politik gündeme oturdu."
       "Öldürülen insanların hakları için başka insanlar öldürmek doğru mu?"
       "Biz insanı değil, bir kurumu, devleti, üniformayı vuruyorduk."
       "Peki ASALA niye bitti?"
       "ASALA bitmedi... Amacına ulaştı, eylemleri kesti. Artık soykırım her platforda tartışılıyor. O zamanlar bir devletimiz de yoktu. Şimdi bağımsız Ermenistan var."

       15 tutuklu bırakıldı mı?
       ASALA teröristleri Paris baskınını bitirmek için öne sürdükleri şartı Güzelyan şöyle anlatıyor:
       "Bir sadece Ermeni halkı için değil bütün Türkiye halkları için eylem yaptık. Eylemi bitirmek için 5 Ermeni, 5 Kürt, 5 Türk devrimci tutukluyu serbest bıraktırdık."
       "Serbest bırakıldığını nereden biliyorsunuz?"
       "Fransız polisiyle sürekli telefon irtibatımız vardı. Bir de televizyonda gördük, havaalanına getirildiler. Ondan sonra eylemi bitirdik. Fakat Türkiye onları bırakmasaydı da ben eylemi bitirecektim."
       25 Eylül 1981 tarihli Milliyet'te Paris Büyükelçisi Adnan Bulak şöyle diyor:
       "Ermeni teröristlerin saçma sapan istekleri var. Ermenilerle pazarlık yapılamaz. Bu Türk Hükümeti'nin politikasıdır.