The Others Bistan ya da yaşam

Bistan ya da yaşam

09.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bistan ya da yaşam

Bistan ya da yaşam


Yavrumu kaybettim. Kötü gün dostumu. Küçük kuzumu. Babamı kaybettikten üç ay sonra seni getirdi annem. Aylarca giremediğim odama seninle girdim ilk. O oda ki babamızın bize "Hoşçakalın" dediği oda. Ve o odada Bistan son nefesini verdi...

Bir "merhaba"ydı
Bir defa gördüm yıllarca önce. Hatırımda kalan tombul, yusyuvarlak bir kediydi. Mutlu bir ailenin, bütünleşmiş bir ailenin kırılan bir kanadına konmuştu. O kanadın koptuğu yıl doğmuştu. Hep uzaktan dinledim onu. Yaşamın uzun yolunda son zamanlarda çok kısa karşılaşmalarda, o kısa zaman dilimlerinde onun küçük hikâyelerini hep dinledim. Dinlerken aslında onun bu aile için nasıl bir değer olduğunu pek kavradığımı söyleyemem. Kedileri severim ama onlarla hiç konuşmadım, kedi olmaktan öte bir dost, hatta onun da ötesinde yaşamın bir parçası olarak hissedemedim. Bir hafta önce Toroslar’a gidecekti. Domatesler, otlar, çiçekler arasında çok sevdiği kelebekleri kovalayacaktı. Dedim ya kırılan bir kanadın, bir hoşçakalının ardından bir merhaba olarak dünyaya gelmişti...
İki ay önce rahatsızlanmıştı. Veterinerler vardır... Sosyete veterinerleri. Mama satar, ışıl ışıl tasmalar bir de. Aşıları yapar. O rahatsızlığında "bir şey yok" diyerek eve gönderilmişti. Sonra işin ciddi olduğu ortaya çıktı.

Çok geç kalındı
Geçtiğimiz hafta hastalık had safhaya çıktı. Bistan ıslak, bitkin, çaresizdir artık. Veteriner "İyileşecek ve siz ağladığınız günler için gelip af dileyeceksiniz" diye terslemekteydi. Hatta popülizmi daha ilerilere götürerek "insanların ağladığı bir ülkedeyiz" gibilerinden laflar da etmiştir. Adı gibi "Mert" adammış! Senin işin neydi? O paraları nereden kazanıyordun? Böyle fütursuz, böyle utanmaz nasıl olabiliyordun? Elin ayağına dolaşınca "ağlayan insanlardan bahsedebilecek" kadar küçülebiliyordun.
"Çok geç" demişlerdi. O bağırmalar arasında, veterinerin işin içinden çıkamadığı gerçeğini örtmenin hırçınlığında, Bistan komaya girmişti bile. Hastahaneye gittiğinde artık çok geçti. Bütün vücut iflas etmiş ve bu bir hafta boyunca yavaş yavaş olmuştu. Son nefesini o yatakta verdi. Bir kanadın kırıldığı yatakta. Bir acı, bir son bakıştı Bistan. Bir kedinin ötesinde çarpan bir kalbin, yemyeşil gözlerin pırıltısının gitmesiydi. Ve bugün Çankaya sırtlarında yatıyor. Bir arkadaşın, bir annenin ve bir kardeşin, çok değerli üç insanın yaşamlarında ikinci kez kopan kanatlarının acısını paylaşma adına yazdım. Bazen çok haksız, bazen çok vurdumduymaz olduğum yılların adına.