The Others Bombalar arasında 21 yıl

Bombalar arasında 21 yıl

06.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bombalar arasında 21 yıl

Bombalar arasında 21 yıl


Bombaların gölgesindeki Lübnan - İsrail sınırını her gün geçip geri dönen tek insan bir Türk diplomat: BM'nin Güney Lübnan'daki sözcüsü Timur Göksel


       Her sabah kahvaltısını ediyor. Karısı ve çocukları Zeynep ile Emir, onu kapıdan uğurluyor. İşe gitmek üzere otomobiline biniyor.
       Her şey, güne sıradan bir başlangıç gibi görünüyor.
       Ama olanlar hiç de sıradan değil.
       Timur Göksel, İsrail'in Hayfa kentindeki evinden çıkıp otomobiline biniyor. Lübnan sınırına doğru gidiyor, gidiyor... Sınırı geçip 22 yıldır İsrail işgali altında olan Güney Lübnan topraklarına giriyor.
       Her gün.
       Çünkü ofislerinden biri işgalden yeni kurtulan Güney Lübnan'daki Nakura'da.
       Diğer ofislerinden biri İsrail'de, üçüncüsü ise Lübnan'ın Sur kentinde.
       Timur Göksel 21 yıldır, Güney Lübnan'daki Birleşmiş Milletler'in sözcülüğünü yapıyor.

Sabah İsrail, öğlen Hizbullah'la

       Sürekli bu üç ofis arasında mekik dokuyor. Sınırın iki tarafı da işgal altındaki bölge de fokur fokur kaynıyor. O işten eve, evden işe giderken çok daha dikkatli olmak zorunda. İki tarafın insanları kanlı bıçaklı. Hooop o taraftan bu tarafa bir füze atılabiliyor. Bir gece ansızın Hizbullah, sınırın öteki tarafına ateş açabiliyor.
       Sürprizlere her an hazırlıklı olmak lazım.
       Taraflar birbirlerine diş biliyor. Ancak Göksel, iki tarafı da çok iyi tanıyor.
       Mesela onun için sıradan bir gün şöyle gelişebiliyor:
       Sabah 10.00'da İsrail Savunma Bakanlığı'nda bir toplantıya katılıyor. Toplantı biter bitmez otomobiline atlayıp sınırı geçiyor. 14.00'te bir toplantısı daha var. Ama bu kez Hizbullah'la.
       Barış güvercini, insan kılığına girmiş. Silahlardan çıkan kurşunları ıskalaya ıskalaya o taraftan bu tarafa dolaşıp duruyor. Sivil halkın o taraftan bu tarafa geçmesi uzaya gitmekten bile daha zorken.

O bunu her gün yapıyor

       Göksel, İsrail işgalinin bitmesinden memnun. 21 yıl sonra evini artık Beyrut'a taşımayı düşünüyor.
       "Türkiye'ye dönme, balık tutma zamanım daha gelmedi. Burada yapılacak çok iş var" diyor.
       İşgal altındayken Güney Lübnan'a yıllarca hiçbir yatırım yapılmamış. Buradaki dokuz köyün suyu hala İsrail'den geliyor. Göksel, bu köylere Lübnan'dan su gelmesi için para bulmaya çalışıyor. Lübnan halkının buraya gelip gitmesini, devletin yatırım yapması için çalışmalarını sürdürüyor.
       Günlük çalışmalarını bitirince otomobiline atlayıp elini kolunu sallaya sallaya Hayfa'daki evine dönüyor. Sınırı geçmek bu kadar zorken. İsrail ve Lübnan arasında telefon bağlantısı bile yokken.
       O, bunu hergün ama hergün yapıyor.

"Bu Hizbullah başka"

       Timur Göksel, İsrail'i tanıdığı kadar Hizbullah'ı da çok iyi tanıyor. Onların ruhunu biliyor:
       "Bizdeki Hizbullah'la buradakinin hiçbir alakası yok. Buradaki Hizbullah doktrinel bir parti. Çok güçlüler. Başta korkunç yasaklar getirdiler. İdeolojik olarak İran'a bağımlıydılar. Denize girmek, müzik dinlemek yasaktı. Hatta kahvede kağıt oynamayı bile yasakladılar. Ancak bu durum halkın hiç hoşuna gitmeyince değişmek zorunda kaldılar. İran'ı ve halkla uğraşmayı bırakınca önleri açıldı. Müslüman devlet kurma fikrinden çabucak vazgeçtiler. Eğitimli insanları kadrolarına aldılar. Sosyal hizmetler sağlamaya başladılar. Şehitlerin çocuklarını okuttular. Şehit ailelerine mahalleler yaptırdılar. Dış ülkelerde çalışan zengin insanlar bile Hizbullah'a para akıtmaya başladı. Mecliste hergün gündem oluşturdular. Şimdi bütün Lübnan'da büyük saygınlıkları var. Yanımda çalışan Amerika'da eğitim görmüş kızlar bile Hizbullah'a hayran."