The Others Bu gece trafikte intihar etmeyin

Bu gece trafikte intihar etmeyin

31.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu gece trafikte intihar etmeyin

Bu gece trafikte intihar etmeyin

       YENİ yıla nerede ve kiminle gireceğinizi, bu geceyi nasıl geçireceğinizi keyfiniz bilir. Ama geceyi bir lokanta ya da eğlence yerinde geçirecekseniz, büyük olasılıkla içki içeceksiniz ve sonra da her zamanki alışkanlıkla direksiyonun başına geçeceksiniz demektir!
       İşte buna itirazımız var.
       Sizin de olmalı.
       Eşiniz, çocuklarınız, sevgiliniz, en yakın arkadaşınız, hatta patronunuz olabilir, farketmez. Bu geceyi birlikte geçireceğiniz kişinin içkili araba kullanmasına izin vermeyin.
       Eğer hep birlikte ölçüyü kaçıracağınızı düşünüyorsanız, arabayı evin kapısının önünde bırakıp gideceğiniz yere baştan taksiyle gidin. Eğer yanınızdaki kişi içkili olduğu halde araba kullanmakta ısrar ediyorsa protesto edin. En azından siz bir taksi çevirin ve onu da ikna etmeye çalışın.
       Gerçi Ramazan, yılbaşını içkili geçirenlerin sayısını epey azaltacak gibi görünüyor. Zira oruç tutanların çoğu, Ramazan boyunca içki de içmiyor. Ama orucunu bozduktan sonra içkisini içen de yok değil. Ayrıca Ramazan boyunca hiç oruç tutmayıp, içkisini düzenli içen de var. Zaten bizim naçizane uyarımız da onlara!
       Biliyorsunuz Batı ülkelerinde yılbaşları, bizden çok daha çoşkulu kutlanıyor. Nüfusun hatırı sayılır bir kesimi, her yılbaşında kelimenin tam anlamıyla dağıtıyor. Acaba onlar bu sorunu nasıl çözmuş? Oralarda neden alkollü araç kullanarak trafikte intihar edenlerin sayısı yok denecek kadar az?
       Örneğin geçen hafta boyunca İngiliz gazetelerinde yılbaşı gecesi içkili otomobil kullananları ihbar edenlere 500 sterlin armağan vaadedildiğine ilişkin haberler gözüme çarptı. Elbette ödülü verecek olanlar resmi makamlar.
       Ben ihbarı ya da ödülü savunuyor değilim. Ancak orada bile hala özel günlerde bu türden önlemlerin alındığını vurgulamak istiyorum.
       Düzenli trafiğe örnek gösterilen ülkelerin başında gelen Avustralya'da ise otellerin barlarının kapılarında pipetler varmış. İçkiyi fazla kaçıran, bu pipetlere nefesini üfleyip, alkol düzeyini ölçebilme olanağına sahipmiş. Ve eğer araba kullanamayacak kadar içkil çıkarsa, otel yönetimi onu evine kadar taksiyle göndermeyi taahhüt ediyormuş.
       Bana sorarsanız otel yönetimi açısından çok zekice bir yaklaşım. Müşteri psikolojisi olarak baktığınızda iç içebildiğin kadar! Nasıl olsa arabanı otelin park yerinde bırakabilir ve evine bedava ve emin ellerde gönderilirsin. Muhtemelen bu rahatlık içinde 3 kadeh daha fazla içmiş ve ödeyeceğin fatura da epey kabarmış olabilir. Eh, otel yönetimi de müşterisinin hayatını güvenceye alırken, kendi bindiği dalı kesecek değil ya!
       Milliyet Tüketici Köşesi olarak Trafik Kampanyası'nı sürdürdüğümüz 10 ay boyunca gördüm ki, trafik kuralı çiğnemek bizim ülkemizde ayıp değil. Sürücü olarak çoğumuz sıklıkla trafikte kural çiğniyoruz. Dolayısıyla da trafikte meydana gelen ölümler kaza değil. Ya intihar, ya cinayet!
       Trafik kuralı çiğnemeyi toplumsal ayıp haline getirmedikçe ve kazaları trafik canavarına yüklemek yerine, sivil toplum olarak suçlunun, sorumlunun bizzat kendimiz olduğumuzu kabul etmediğimiz sürece bu kazaların! sonu gelmez. Sevgili Yazı İşleri Müdürümüz Eren Güvener'in oğlu Onur gibi daha nice gencecik fidanlar, kural çiğneyen trafik canileri tarafından öldürülür.
       Yeni bir yıl, her zaman yeni bir başlangıç olabilir.
       1999'a trafikte kural çiğneyenleri hoşgörmeme yılı olarak başlamak dileğiyle...