The Others BUGÜNLERDE İSTİKLAL CADDESİ'NDE ONUN SESİ ÇINLIYOR

BUGÜNLERDE İSTİKLAL CADDESİ'NDE ONUN SESİ ÇINLIYOR

11.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Derviş Cem şimdi geçti buradan

BUGÜNLERDE İSTİKLAL CADDESİNDE ONUN SESİ ÇINLIYOR




Melda Davran
BUGÜNLERDE İSTİKLAL CADDESİNDE ONUN SESİ ÇINLIYOR
Cem Karaca "Bindik Bir Alamete" adlı yeni kasetini 40 yıllık sanat hayatının en verimli ürünü olarak nitelendiriyor. "Annemin Ermeni, babamın Azeri olmasından kaynaklanan muhteşem bir cümbüş var," diyen sanatçı bir noktanın altını çiziyor: "Kimsin nesin derseniz, Türküm, Müslümanım, Türkiyeliyim."

Bir zamanlar Karaca Yalısı olan, Bakırköy'deki Karaca apartmanında o ve gençlik aşkı, ikinci kez evlendiği eşi Semra Hanım'la birlikte yeni kasetini dinliyoruz: "Bindik Bir Alamete". Kaset Uğur Dikmen ve oğlu Emrah'la ortak çalışmalarının ürünü; prodüksiyon ve bazı vokaller ise dostu Selda Bağcan'a ait.
Cem Karaca, 'Moğol' Cahit Berkay, 'Moğol' Engin Yörükoğlu ve kuşağının son dinozorlarından dediği Ahmet Güvenç'e "Buyrun bakalım babalar," demiş ve stüdyoya girmişler.
"Cahit, Uğur ve ben yedi yıl evvel bir albüm yapmıştık," diye anlatıyor Karaca. "Hani şu 'Nerede Kalmıştık' var ya, işte o. Sonra durduk çünkü bir rivayete göre pop patlaması yaşanıyordu. Ayrıca bana ne poptan! 6 aylık bir çalışmanın sonucunda çıktı kaset, gerisi var tabii. Sultan Selim'den, Pir Sultan Abdal'dan sözler var. Yeni Bosna Cemevi Türkü Dostları Korosu da bize çok yardımcı oldu."
Eski ve yeni eşi Semra Karaca, "Artık sesin oturdu Cem, daha bir derinden, daha yürekten geliyor," diyor. Cem Karaca sessiz başını sallıyor, tıpkı bir derviş gibi. Zaten şarkısında da "Biz dervişanız dervişan," diyor.
Tiyatrocu Mehmet Karaca ile İrma Felekyan'ın yani Toto Karaca'nın oğlu Cem Karaca anlatıyor: "Annemin yedi sülalesi sanatçı. Annemin teyzesi Rosa Felekyan, Şehir Tiyatroları'nın ilk açılışında Muhsin Ertuğrul'un partneri. Robert Kolej'deyken kız arkadaşlarıma söylediğim rock şarkıları dinleyen annem, beni desteklemeye karar veriyor. Aynı şey babam için geçerli değil, o hep karşıydı.
Bakırköy'deki bir kulüpte Elvis Presley şarkıları falan söylerdim. Adam tutup beni yuhalattı. Bir gün sahnede süper konsantre rock'n roll söylüyorum. Adamın biri geldi, bıçkın bıçkın 50 lira çıkardı ki o zamanın dehşetli parası. 'Bırak yavrum bu işleri, bir Adanalı söyle de oynayalım,' dedi. Tabii ben rock'n roll'un o korkunç erdemine kaptırmış biri olarak Adanalıyı söyleyecek pozisyonda değilim. Çok ağır bir hakaretti. Parayı reddedip şarkıma devam ettim. Yani babam ne yaptıysa engelleyemedi."
Askerdeyken yerelliği farketmiş Karaca. Zaten babası Müslüman mahallesinde salyangoz satmanın alemi yok sözünü tekrarlar dururmuş. "65'te askere gittiğimde," diyor, "3 günlük evliydim, yani yaman özlüyordum İstanbul'u, hanımı. Bir baktım karşıdan saz sesi geliyor, içimdeki özleme adeta sesleniyor. O an beynimde 2000 volt gücünde bir ampul yandı. Ne Sinatra, ne Elvis şarkısı o andaki hissiyatımı bir saz kadar anlatabilir. Türk halkı ve Türk müziğiyle işte orada tanıştım." Kendisiyle aynı yola baş koyan Apaşlar grubuyla buluşması Cem Karaca'ya Altın Mikrofon yarışmasında ödül getirmiş, Emrah'ın "Yok yok"uyla. "Ağır Roman" filminde, '90'ların gençlerine gözyaşı döktüren "Resimdeki Gözyaşları" da işte bu grubu '70'lerde şöhrete ulaştıran ilk çalışmalardan.
Karaca'nın giderek politik bir misyona soyunması, grubun ağır toplarından Mehmet Soyarslan'ın karşı çıkmalarıyla, Apaşlar tüm gözalıcı kıyafetlerini bir kenara koyup dağılmış.
Karaca, sonraları yeni grubu Kardaşlar'la Anadolu rock ve pop müziğini buluşturarak 'Anadolu Pop' akımının öncülerinden olmuş. Dervişan ise Karaca'nın adını Ses ve Hey dergilerinin liste başlarına taşıyan ve pek çok ödül kazanan bir başka grubu.
12 Eylül'den birkaç ay önce "Ben bu yolda yokum," diyerek Almanya'ya yerleşen, orada 1 Mayıs mitingindeki fotoğrafları generallerin gözüne batan Karaca kendisine yapılan "yurda dön" çağrılarını reddetmiş ve vatandaşlıktan çıkarılmış.
O günleri bakın nasıl anlatıyor: "Zorlu yıllardı, sürgündüm. 1985'te dönünce pek çok söylenti çıktı, yok Başbakan Özal'ın elini öpmüşüm, dönekmişim, şuymuşum buymuşum. Sonra şöyle cevap verdim: Ben döneksem döndüm diye memleketime, döndüm baba işte oh be."
Cem Karaca o gürül gürül sesi ve kadim dostu Uğur Dikmen'le birlikte, öyküsünü '90'lara kadar getirmiş. "Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar", "Yiyin Efendiler" ve "Nerede Kalmıştık" bu öykünün ana temaları.
Şimdi "40 yıllık sanatımın en verimli ürünü" dediği albümünün kapağında "2000'lerde buluşmak üzere" diyor. Değişmez saçları, şapkası ve gözlüğüyle "Yorgunum Kaptan" diyen Cem Karaca yorgunluğunu sesine hiç mi hiç yansıtmıyor...