The Others Caddelerde işsizler ordusu

Caddelerde işsizler ordusu

02.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Caddelerde işsizler ordusu

Caddelerde işsizler ordusu

       "HAYDİ Güneydoğu'ya" kampanyamız sürüyor. Bu hafta Evliyalar Diyarı olarak anılan Siirt'teyiz. Haziran ayının ilk günlerinde, buradan Güneydoğu'nun nabzını tutuyoruz.
       Milliyet'in haber toplantısını yaptığımız yerin ayrı bir önemi var. Türkiye Cumhuriyeti'nin 55. Hükümet'i de, 16 Eylül 1997'de aynı yerde, Siirt Öğretmenevi'nde toplanmış. Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve tam tekmil kabine üyelerinin hazır bulunduğu toplantıda, bölge için "Cennet Paketi" açılmış.
       İşte bugün (dün) Milliyet Yayın Koordinatörü Hikmet Bila'nın başkanlığında, yazı işleri müdürlerimiz, yazarlarımızla o salondayız. Ve de gündemimiz çıkmaz sokağı andıran Siirt...
       Ama önce, dilerseniz İstanbul'a dönelim.
       Güneydoğu maratonumuzun bu haftaki hedefleri Siirt ve Batman. Ekibimizi Siirt'e ulaştıracak uçağın Atatürk Havalimanı'ndan kalkış saati 06.30.
       Ankara bağlantısıyla, tam saatinde Siirt Havaalanı'na iniyoruz.
       Siirt'e çok geldim. Kenti tanıyorum. Ama havadan ilk gelişim. Vali Osman Acar ve kentin ileri gelenleri bizi havaalanında karşılıyor. Ekibimize ilgi büyük. Siirtliler başlattığımız kampanyaya büyük destek veriyor.
       Askeri kontrol noktalarını geçerek şehir merkezine doğru ilerliyoruz. Sağlı, sollu yarım kalmış tesisler dikkatimizi çekiyor. Bir dönem alınan teşviklerle yapılan dört duvar fabrikalar, harabe halinde.
       Kısa sürede caddeleri işsizler orduları tarafından işgal edilmiş kent merkezine ulaşıyoruz.
       İlk durak, Siirt Öğretmen Evi.
       Her hafta olduğu gibi, öncelikle İstanbul'la bağlantı kuruluyor. Konferans sistemimizde, bu kez Ankara da hattın diğer ucunda.
       Yayın Koordinatörümüz Hikmet Bila'nın açılış konuşmasıyla toplantı başlıyor. Ardından Güneydoğu Temsilcimiz Ertuğrul Pirinççioğlu, önce bölgenin özelliklerini anlatıyor, sonra da muhabir arkadaşlarımızın hazırladığı haberleri sunuyor.
       Gündem oldukça yüklü. Siirt'in sorunları ağır, bu haberlerin içeriğinden daha iyi anlaşılıyor.
       Belli ki, Siirt oldukça ihmal edilmiş.
       Yazı işleri müdürlerimiz, yazarlarımız birer birer görüşlerini aktarıyor. Yapılması gerekenleri tartışıyor. Hattın diğer ucundaki İstanbul ve Ankara da tartışmaya katılıyor.
       Toplantı ardından yazarlarımız, her zaman olduğu gibi şehir merkezine dağılıyor. Tabi ki amaç, sokaktaki Siirtli'nin düşünceleri, beklentileri.
       Yazarlarımıza fotoğraf editörümüz Yalçın Çınar, Diyarbakır büromuzdan Şeyhmus Çakan ve Siirt muhabirimiz Ali Bilgili de eşlik ediyor.
       Yazı işleri kadromuz ise elinizdeki gazetenizi hazırlamak amacıyla dışa kapanıyor.
       Aynı anda Siirt'te çekilen fotoğraflar, en son teknolojiyle anında İstanbul'a ulaşıyor.
       Siirt'in sorunları ağır. Ama yılmak yok.
       Bugün de Batman'dayız.

       Ali SİRMEN / SİİRT

       ÖYLECE bakışıyoruz karşılıklı, Şehmuz ile, ne kaç çocuğu olduğunu sorabiliyorum, ne de başka bir şey. Yalnızca hükümetin onları burada oturttuğunu söylemesini dinliyorum.
       Botan ormanının kıyısında, boşaltılmış Billoris köyünün birkaç kilometre ötesinde, Siirt'in 20 km. dışındayız.
       Çadırlarda yaşayan göçerlerin halleri feci. Her taraf çocuk dolu, sefaletin boyutu anlatılır gibi değil. Onları görünce utanıyor, hiçbir şey soramıyorum. Beride bir çocuk başı cılk yara, basmışlar tentürdiyotu, saçlarının rengi bile açılmış. Yalçın Çınar bir şey soracak oluyor, çadırlardaki tek erkek olan ve bizimle konuşan Şehmuz:
       - O diyor delidir.
       Bu adını bile soramadığım küçük "deli", Pervari ilçesinin Dolusalkım köyünde yaşayan, kendisinden beş yaş büyük Hamit Adıgüzel'e oranla daha şanslı. Çünkü Hamit zincire vurulup ahıra kapatılıyor. Yalnız yemek için çıkarıldığında görüyor gün yüzünü.
       Sanmayın ki, ana gaddarlığından yapıyor. Ana da çaresiz yalvarıyor, "Berna Yılmaz elimizden tutsun, çocuğum tedavi görsün" diye.
       Güneydoğu'nun her yerinde olduğu gibi, Siirt'te de akraba evlilikleri fazla olduğundan zihinsel özürlü çocuklar da bolca çıkıyor.
       Laf, Dolusalkım'dan açılmışken, söyleyelim: Dertli olan yalnız Hamit Adıgüzel'in annesi ve kendisi değil, tüm köy dertli; 6 kilometrelik yolları yapılsa, dünya ile bağlantıları kurulacak. Geçen yıl 18 çocuk, hastaneye yetiştirilmeye çalışılırken, yolda can vermiş.
       Yetkililer oraya yol yapılamayacağını, onların göçmesi gerektiğini söylüyorlar.
       Dolusalkımlılar, bol sebze veren baba yadigarı topraklarını bırakmak istemiyorlar...
       Boşaltılan köylerinden kopanlar; terörden, baskıdan kaçanlar; mezradan gelenler, dolmurmuşlar Siirt'i; sokaklarda insanlar ile hayvanlar iç içe. Ana caddenin kaldırımlarında, gündeliği 500 bin liraya çalışmak için bekleyenler...
       Siirt'in candamarı hayvancılık ölüyor. 1 milyon küçük baş hayvan 200'e kadar düşmüş. Terör ekonomiyi kilitlemiş. Kentin dışında, 200 milyar olmadığı için bitirilmemiş ahırlar, açıkta sıcaktan telef olacak, mezraya çıkarılmasına, devlet yasağı dolayısıyla olanak bulunmayan hayvanlar.
       Siirt'te dert çok, ama ödenek yok. 200 milyar bile bulamıyor devlet.

       Siirt Belediyesi gırtlağına kadar borca batmış. Borç trilyona yükselmiş, 6 aydır işçisine maaş veremez olmuş. Siirt'in Refahlı olarak seçilen, şimdi bağımsız olan Belediye Başkanı M. Fahri Çeliker feryat ediyor. Belediye'nin borcunu hangi parti ödemeye razı olursa oraya geçeceğini söylüyor.
       Ama devlette para yok, ödenek yok.
       Vali Osman Acar, 13 bin kız ve kadın öğrenciyi kapsayan, TOKAP (Toplumsal Kalkınma Projesi) için bile yeterli ödeneği bulamıyor. Bağışlarla açığı kapatıyor.
       TOKAP ilginç bir proje, okula gidemeyen 14 - 49 yaş arasında okul görmemiş kadınları kapsıyor. Onlara okuma ve Türkçe öğretiliyor, öğrenip yetişenler meslek kurslarına gidiyor. Sonra konfeksiyon ve kilim tezgahlarında çalışarak üretici olup, para kazanma olanakları da var.
       Okuma yazma kursları, her semtte kiralanan ev odalarında yapılıyor.
       Avniye Onur projenin kapsamı dışında ama, başvurunca, yaşı geçmiş diye, geri çevirmemişler. Avniye Onur torunlarıyla birlikte okuma yazma öğreniyor.
       Bir başkasının bulunduğu sınıfta da, dersi kızı veriyor. Kız öğretmen olmuş, anne öğrenci.
       12 bin kişiye ulaşmışlar, terörün karanlığını eğitimin ışığı ile delmeye çalışıyorlar.
       Siirt'te dert çok, istek çok, devlette iyiniyet, politikacıda vaat gani de, para ve ödenek yok.


Caddelerde işsizler ordusu
Evliyalar kentine ulaşmadan her şey bitti!.. Siirtliye bir dokunduk, bin ah işittik
       Hikmet BİLA - SİİRT

       SİİRT, her şeyin bittiği yerde bir il. GAP Siirt'e ulaşmadan bitiyor. Demiryolu Siirt'e ulaşmadan bitiyor. Karayolu Siirt'i dağlardan aşıramıyor. Siirtliler "Bizim ilimiz kör nokta" diyor.
       Haklılar. Evliyalar diyarı, evliya gibi insanlar diyarı Siirt, dün Milliyet'e kucak açtı. "Haydi Güneydoğu'ya" kampanyamız çerçevesinde dünkü gündem toplantısını bu güzel kentimizde yaptık. Bir dokunduk, bin ah işittik. Güneydoğu'muzun kaderi olan işsizliğin boyutlarını burada çok daha çarpıcı bir şekilde gördük. Yarım kalan yatırımlarıyla, kırsal kesimlerden göçleriyle, eğitim, sağlık, kültür alanındaki geri kalmışlığıyla Siirt'in SOS verdiğini gözledik. Yöneticisi, sanayicisi, tüccarı, esnafı hep aynı sıkıntıları dile getirdiler.
       Milliyet'in kampanyasının bir amacı da şu: Hassas bölgemiz Güneydoğu'da el atılmamış, kalkındırılmamış yer kalmaması gerektiğini Türkiye'ye göstermek. "Siirt'te terör yok, o halde Siirt'le ilgilenmeye de gerek yok" anlayışı geçerli olamaz.
       Siirt Valisi Osman Acar, bu gerçeği çok güzel vurguladı:
       "Burada bir yangın vardı. Terör yangını. Söndürüldü. Ama yangını söndürmekle ormanı kurtarmış olmazsınız. Soğutma çalışmaları yapmanız gerekir. Yoksa, bir ters rüzgar küllenen ateşi yeniden alevlendirebilir."
       Vali Acar'ı, sadece Siirt'te değil, bütün bölgede sorunun özünü kavramış bir yönetici olarak kutlamak gerek. Vali, insanları kaynaştırmanın ve kalkındırmanın yolunun eğitimden geçtiğini biliyor. Bu hamlenin itici gücünün kadınlar olduğunu da biliyor. Bu nedenle, Toplumsal Kalkınma Projesi (TOKAP) adıyla başlattığı hamlede kadınlara öncelik vermiş. Kadınların ve çocukların eğitimini ön plana çıkarmış. Her alanda kalkınmayı amaçlayan TOKAP'ın başarıya ulaşması için özel ya da kamusal tüm kuruluşların destek vermesi gerekiyor.
       Ne yazık ki, Ankara'daki yöneticiler, TOKAP'ın farkında değil. Proje en büyük desteği yine askerlerden görüyor. Zaten ilk kutlayan da Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir olmuş. Sivil ilgisizliğin uzun sürmemesini diliyoruz.
       Siirt'ten RTÜK ve TRT'ye de bir mesajımız var. Siirtliler, Arap radyo ve televizyonlarını, hatta PKK'nın yayın organı MED TV'yi küçük çanak antenlerle rahatlıkla izleyebildikleri halde, TRT kanallarını izleyemiyorlar. Çünkü yansıtıcılar çalışmıyor. Bu durumun mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
       Siirt'teki toplantımızın ve gezimizin sonuçlarını yazarlarımızın izlenimlerini bugünkü sayfalarımızda okuyacaksınız. Ve eminiz, siz de bizim gibi düşünecek ve siz de ilgililere aynı mesajı ileteceksiniz. "Burda bir Siirt var uzakta, gelin görün."

       Ertuğrul PİRİNÇÇİOĞLU - SİİRT
       GÜNEYDOĞU'nun uç noktasındaki Siirt'te dağ gibi biriken problemlere çözüm aranıyor.
       Başbakan Mesut Yılmaz'ın 17 Eylül 1997'de Siirt'te Bakanlar Kurulu'nu toplayarak, bölgede kalkınma ve sanayileşmeye yönelik önemli konularda kararlar alınması kentte büyük umutlar yaratmıştı. Ancak geçen 8 ay içerisinde önemli sorunların çözümünde mesafe katedilmeyişi, halk ve iş dünyasında kaygı yaratıyor. Devletin şefkat ile birlikte yatırımcıya, üreticiye, göçere destek sunması bekleyişi sürüyor. Siirt'in Şirvan ilçesi yakınlarındaki Madenköy'deki bakır rezervlerinin işletmeye açılması ile bine yakın vatandaş istihdam edilebilecek ve bölge ekonomisine önemli katkılar sağlanacak. Yarım kalan tesislerin üretime kazandırılması için ivedi olarak teşviklerin sağlanması bekleniyor. Süt, yem fabrikaları, hazır giyim ve tekstil ürünleri, fıstık işleme tesisi, tavukçuluk entegre tesisleri, işletme kredisi verilmediği için atıl vaziyette bekletiliyor. Oysa bu projelerin hayata geçirilmesiyle yüzlerce insan istihdam edilebilecek.
       Hayvancılık potansiyelinin yoğun olduğu kent, göçerlerin yaylaya çıkamaması nedeniyle önemli sorunlar yaşıyor. Batuyan, Alikan, Davutyan, Kiçan, Malafaro, Babasiye, Pyoran, Hevıdan, Silokan, Şuvan, Harunan ve Düderan gibi büyük aşiretler tekrar topraklarına dönüp hayvancılık yapmak istiyorlar.
       Kentte acil çözüm bekleyen sorunların başında, atıl tesislerin kredilendirilmesi, terör nedeniyle köylerini terkederek kentin varoşlarında yaşamak zorunda kalan 18 göçer ailesine köylerine dönüş izni verilmesi, bölgesel hayvancılığın kalkındırılması için destek proje ve kredi, Valilik tarafından 11 bin kadının eğitimini amaçlayan (Toplumsal Kalkınma Projesi'ne (TOKAP) destek verilmesi, Siirt'in, Şırnak ardından da Habur ile Körfez ülkeleri ile bağlantısını sağlayacak stratejik karayolu için ödenek sağlanması, Siirt'i Pervari üzerinden Van'a bağlayacak 30 kilometrelik Pervari - Çatak karayolunun ulaşıma açılması, inanç turizminin geliştirilmesi için maddi ve manevi destek, yaklaşık 70 bin kişiye hitap eden ve 3 pratisyen doktorla hizmet veren SSK Hastanesi'ne uzman hekim atanması, yöre halkınının geçimini temin eden fıstıkçılık ve balcılığın geliştirilmesi için teşvik, ve Organize Sanayii Bölgesi kurulması yer alıyor.

       Ercüment ERKUL - SİİRT
       "HAYDİ Güneydoğuya" kampanyası çerçevesinde gittiğimiz Diyarbakır ve Şanlıurfa'da yaşadığımız olumlu tablo, Siirt'te hayal kırıklığına dönüştü. Uçakta Keban üzerinden geçerken Siirt'te de, Atatürk Barajı gibi olmasa da "gelişme" ve "yenilinme" göreceğimizi umuyorduk.
       Kente doğru yol alırken sağlı sollu gördüğümüz fabrika enkazlarını yanımızdaki Siirt Genç İşadamları Derneği Başkanı Kadir Demirhan'a sorduğumuzda ilk şaşkınlığı yaşadık. Enkazlar Özal zamanında hayvancılık için verilen teşviklerden arta kalanlardı. Bunlardan 300'ü hiç yatırım yapmadan batıya kaçmış, 72'sinin yatırımıysa bu harabelere dönüşmüştü.
       Batman ve Şırnak'ın il olmasıyla kolu kanadı kırılan Siirt'i, Tayyip Erdoğan'ın DGM'lik konuşması da olmasa herhalde hatırlayan olmayacaktı. Bu unutulan kentten, dinlediğimiz ve tespit ettiğimiz bazı satır başları Siirt'i daha yakından tanımanıza yardımcı olacak:
       * GAP TV'yi doğru dürüst izleyemeyen Siirtli küçük bir çanakla Med TV'yi seyrederken, valinin "Ne olur şu bozuk yansıtıcıları tamir edin" feryadını duyan yok.
       * Personelle birlikte 500 kapasiteli Siirt Cezaevi'nde çok sayıda çocuk tutuklu var. Suçları hırsızlık. Hem de aynı haftada beş ayrı suç.
       * Kentte çok az olan olumlu girişimlerden biri Vali Osman Acar'ın Tokap (Toplumsal Kalkınma Projesi). Eğer desteklenirse Siirt'e çok şey katacak gibi. Vali sekiz ay içinde 11 bin kadını eğittiklerini gururla anlatıyor.
       * Valiyle yediğimiz yemekte isyan eden Siirtli, bölgesel ayrımcılığı kısa cümlelerle açıkladı: Ağam, beş yıl içinde Diyarbakır'a 600 milyon dolar, Şırnak ve Batman'a 50'şer, bize 20 milyon dolar destek sağlandı. Bu ne biçim adalet?
       * Siirt'te hastane var, doktor yok. Yeni açılan SSK hastanesinde sadece 3 pratisyen hekim bulunuyor. Tüm hastalar Diyarbakır'a taşınıyor.
       * Belediyenin durumuysa içler acısı. 2 trilyon borcu olan Siirt Belediyesi, 6 aydır işçisine maaş veremiyor. Göçerlerse belediyenin en büyük baş ağrısı.
       * Ekonomik bir çıkmaz içindeki Siirt'in dört bir yanı terör kaynarken bu kentte yıllardır olay olmaması ilginç bir tespit. Yüreğimize su serpen bir başka görüntü ise ancak Beyoğlu'nda görebildiğimiz çağdaş giyimli genç kızların Siirt sokaklarında dolaşması.