The Others Çerkezlerin feryadı: Dönmemize izin verin

Çerkezlerin feryadı: Dönmemize izin verin

02.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çerkezlerin feryadı: Dönmemize izin verin

Çerkezlerin feryadı: Dönmemize izin verin


Kongrelerini Nalçık'ta toplayan Dünya Çerkezlik Birliği çifte vatandaşlık için mücadele edeceklerini açıkladılar


       Kafkasya'da 1800'lerde yaşanan savaşın ardından büyük bölümü Türkiye'ye sürgün edilen Çerkezler, tarihi adaletsizliğin düzeltilerek hem ata topraklarına dönmelerine izin verilmesini hem de Rusya'nın kendilerine çifte vatandaşlık hakkı tanımasını istiyor.
       Değişik ülkelere dağılan Çerkezler arasındaki bağları yeniden kurmak, ortak kültürü korumak ve itibarlarının iade edilmesini sağlamak amacıyla kurulan Dünya Çerkez Birliği, beşinci kongresini Kabartay - Balkar Cumhuriyeti'nin başkenti Nalçik'te yaptıı.
       Nüfusunun önemli bir bölümü Çerkezler'den oluşan Kabartay - Balkar, Rusya Federasyonu içinde yer alıyor. Nalçik'teki kongreye, Almanya'dan Ürdün'e, Avustralya'dan ABD'ye çok değişik ülkelerden gelen 100'den fazla delegeyle yüzlerce konuk katıldı. Ancak en büyük Çerkez diasporası Türkiye'de yaşadığı için sekiz kişiyle en kalabalık heyet de yine Türkiye'ye aitti.
       Türkiye'yi temsil edenler, aslında Kafkas - Der üyeleriydi. Ancak Dernekler Yasası'nın yurtdışındaki etkinliklere katılıma sınırlama getirmesi nedeniyle Türk üyeler kongreye bireysel olarak geldi. Kongrede yönetim değişikliği yaşandı ve Karaçay - Çerkez'deki olaylar sırasında katı bir tutum takınan Boris Akbaşyov'un yerine ılımlı Zaurbi Nakhuşyev seçildi.
       İki gün süren kongrede ağırlıklı olarak Çerkez kültürünün korunması ve 1864'teki sürgünün yol açtığı sorunların giderilmesi üzerinde duruldu. Kafkas - Der üyesi Cihan Demir şunları söyledi:
       "Bu aşamada iki önemli hedefimiz var: Sürgün edildiğimiz ata topraklarına dönmek ve bizi vatandaşlık hakkı verilmesi. Türkiye'de 5 - 7 milyon arası Kafkas asıllı insan yaşıyor. İstediğimiz haklar verilirse tarihi adaletsizlik giderilecek."
       En büyük Çerkez diasporası Türkiye'de yaşadığı için Demir'in açıkladığı hedefler, Ankara'yı da Moskova'yı da yakından ilgilendiriyor. Demir, tüm Kafkas - Der üyelerinin bu konuda çok hassas olduğunu ve iki ülke arasında kesinlikle sorun yaratmak istemediklerini vurguladı. Demir, iki ülkenin bu sorunları mutlaka uzlaşarak çözmesinden yana olduklarını ve Türkiye'yle Rusya arasında kültür - ekonomi köprüsü oluşturmak istediklerini belirtti.
       Ata topraklarına dönmek ve kendilerine çifte vatandaşlık hakkı verilmesi, Çerkezler için "ilke sorunu". Yani, kendilerine bu hakların tanınması durumunda Çerkezler'in çoğunun bugün yaşadıkları ülkelerden atalarının doğduğu topraklara göç edeceğini kimse düşünmüyor. Zaten, son 10 yılda Rusya'ya dönen
       Türkler'in sayısı iki bini geçmiyor.

       Kafkasya'da Türk istilası
       Sovyetler Birliği'nin dağılması ve duvarların yıkılması ardından, yüzlerce Türk, dedelerinden, ninelerinden duydukları, ama hiçbir zaman görmedikleri ata topraklarına göç etti.
       Bu kişiler, kendilerini Türk vatandaşı olarak kabul ettiklerini, ancak Kafkasya'ya da "ikinci anavatan" gözüyle baktıklarını belirtiyor. Çerkez asıllı olduklarını söyleyenler hem büyüklerinin dört nesil önce ayrıldığı yerleri görmek hem de buralara ekonomik katkı sağlamak amacıyla bazı yatırımlarda bulundu.
       Bu yatırımlar daha çok, ikisi de Rusya'ya bağlı olan Kabartay - Balkar ve Adıgey cumhuriyetlerinde yoğunlaştı. Sadece Nalçik'te kayıtlı Türk şirketi 100 civarında. Bu yatırımlar, ekonomik bunalım içindeki cumhuriyetleri biraz olsun soluklandırdı. Ayrıca, bölgedeki en büyük yabancı yatırımlar da yine Türkiye'den gelenlere ait.
       Kimi para kazanmak için kimi nostaljik nedenlerle Kuzey Kafkasya'ya geldi ve otelden fabrikaya, marketten benzin istasyonuna toplam değeri milyon dolarlarla ifade edilen irili ufaklı pek çok işyeri açtı. Örneğin Hikmet Albayrak, bölgede sanayi tipi çuval üreten iki fabrikayla Büyük Kafkas Oteli'nin koordinatörlüğünü yapıyor. Her ay bir haftasını Nalçik'te geçiren Albayrak, "1992'de kapılar açılınca, anavatanımız, dedelerimizin doğduğu yer diye merakla geldik. Buranın yöneticileri de vergi kolaylığı sağlayınca yatırım yaptık" dedi.
       Toplam değeri yedi milyon dolara ulaşan bu yatırımların bazıları Kafkasya'da tek. Örneğin, ayda 1.2 milyon sanayi tipi çuval üreten Nalçik'teki tesisin benzeri sadece Maykop kentinde var ki, o da zaten aynı şirkete ait.
       Kafkasya'da ilke imza atanlardan biri de Zeki Özden. Kafkasya'nın ilk marketini açmakla kalmayıp, ilk çağdaş benzin istasyonlarını da kuran kişi. Özden, "Bizden sonra gelenler, bizi taklit etti. Öncülük yaptığım için bir Türk vatandaşı olarak şeref duyuyorum" diye konuştu.
       5 şirketin sahibi Kaplan Atcı'nın keyfine ise diyecek yok. Yarı şaka, "Aman kardeşim" diye başladığı konuşmasında şu görüşleri dile getirdi:
       "Buraya geldim stresten kurtuldum. Artık en az 100 yıl yaşarım. Ne çek var ne senet. Geceleri başımı yastığa koyunca huzur içinde uyuyorum. Oğlum Şamil'i de Nalçik'e getirdim. Küçük yaştan beri Çerkezce konuşuyorum ama buradaki ticaret dilini anlamıyorum."

       Çerkez "Braveheart"ı çekiliyor
       NALÇİK - MİLLİYET
       Çerkez tarihi iyi bilenlerin başında, yönetmen - yazar - araştırmacı Çetin Öner geliyor.
       Nalçik'teki kongreye katılan Öner, Çerkez tarihinin, MÖ dört bin yılına gittiğini belirtiyor. Öner'e göre Çerkezlerin Hitit kökenli olduğu, ayrıca Orta Asya'da Türklerle birlikte yaşadığını savunan tezler var. Öner, İspanya'daki Basklıların, Kafkas asıllı olduğunu, Çe Guevara'nın annesinin de aynı kökten geldiğini savunuyor. Öner, Tolstoy'un Hacı Murat romanından yola çıkarak, "Braveheart" türü bir filmle Çerkez tarihini anlatmak için hazırlık yapıyor.

       Çeçenistan'a yardım yok
       Kafkas - Der, özellikle 1. Rus - Çeçen savaşı sırasında adı çok duyulan derneklerin başında geliyor.
       Moskova, Türkiye'de 40'a yakın şubesi bulunan derneği, Çeçenlere para ve silah yardımı yapmak ve savaşçı göndermekle suçluyor. 5. Dünya Çerkez Kongresi'ne katılan Kafkas - Der Başkanı Muhittin Ünal, bu suçlamayı kesinlikle kabul etmiyor ve "Biz savaşa karşıyız. Savaşa karşı olan silah gönderir mi? Kim göndermişse açıklasınlar" diyor. "Yardım etmek başka, Çeçenistan'daki zulme tepki göstermek başka" diye konuşan Ünal, Türkiye'de yaşayan Kafkas asıllıların iki ülke arasında kültür köprüsü olmayı amaçladığını belirtiyor ve "Biz ne Türkiye Rusya'ya, ne de Rusya Türkiye'ye yan baksın istiyoruz" diye ekliyor.

       Çerkezler kim?
       Çerkez, özellikle Türkiye'de, genel olarak tüm Kuzey Kafkasyalıları anlatmak için kullanılan bir sözcük.
       Bu bakış açısıyla, Adıgeler, Abhazlar, Osetler, Dağıstanlılar, Çeçenler ve Karaçaylılar'ın hepsi Çerkez olarak adlandırılıyor. Bir diğer tanım da, "Kuzey Kafkasya'da, Karadeniz'den Hazar'a kadar olan bölgede yaşayan, değişik diller konuşan halklar". Ancak, Çerkez kelimesi aslında Adıgeler için kullanılıyor. Karışık gibi görünse de, "Her Adıge Çerkez, ancak her Çerkez Adıge değil" deniliyor.
       Adıgeler, genelleme yapılarak kendilerinden Çerkez diye söz edilmesine karşı çıkmıyor. Bunun nedenlerinden biri, Kafkasya'nın karmaşık etnik yapısının yabancılar tarafından hiç bilinmemesi. Dünya Çerkez Kongresi adıyla Nalçik'te yapılan toplantıya ise ağırlıklı olarak Adıgeler ve Abhazlar katıldı.

       Nerede yaşıyorlar?
       1800'lü yıllarda göç ettirilen Çerkezler yaklaşık 20 ülkeye dağıldı, ancak esas olarak Osmanlı topraklarına yerleştirildi.
       Uzmanlar, Türkiye'ye gelen Çerkezlerin toplam 2000 ayrı yerleşim bölgesine konulduğunu, savaşçı nitelikleri nedeniyle özellikle azınlıkların bulunduğu bölgelere yakın yerlerde yaşamaya başladığını söylüyor. Göç edilen diğer yerler arasında, Balkan ülkeleri, Ürdün, bugünkü İsrail, Suriye, Almanya ve İsrail de var. Rusya topraklarına dağılmış Çerkezler ise Adıgey, Kabartay - Balkar ve Karaçay - Çerkez'de toplanmış durumda.

       Sıkıntımız yok
       5. Dünya Çerkez Kongresi'ni Türkiye'den gelen çok sayıda konuk da izledi.
       Bu konuklardan biri, Ankara'daki bir özel üniversitede çalıştığını söylüyor ve "Farklı ülkelerden gelen Çerkez asıllı insanlarla tanışıyoruz, beraber oluyoruz. Yani dedelerimizin kültürünü bir bakıma gözlemiş oluyoruz" diyor.
       Aynı kişi, "Türkiye'de hiçbir sıkıntımız, problemimiz yok. Çok rahatız, ama burada diğer Çerkez asıllılarla birlikte olmak da güzel bir duygu" diyor. Amasya doğumlu olduğunu belirten bu kişi, küçükken evde konuşulduğu için Çerkezce bildiğini ekliyor.