DİZİ: 1 Türk 2 Japon'dan akıllı mı?

       Bir Japon atasözü, "Bir Türk iki Japon'dan akıllıdır ama, iki Türk bir Japondan akıllı değildir" der. Atasözünün anlatmak istediği, dayanışma içinde olunması gerektiği yerlerde Türkler'in birbirlerinin kuyusunu kazma alışkanlığı. Ne yazık ki atasözü doğru galiba, çünkü bunu bölgede hemen hemen yer yerde görmek mümkün
       JAPONLAR'a ait olduğu söylenen atasözüne bakılırsa, evet bir Türk, iki Japon'dan akıllı. Buraya kadar güzel de, atasözünün tamamı çok daha farklı bir anlam veriyor: Bir Türk iki Japon'dan akıllıdır ama, iki Türk bir Japon'dan akıllı değildir. Bu söz gerçekten Japonlar'a ait mi bilinmez ama, galiba asıl anlatmak istediği, bazı Türkler'in birbirlerinin kuyusunu kazma alışkanlığı. Garip bir şekilde, bölge ülkelerinde çalışan Türkler'in bir bölümü, kendi vatandaşlarının üzerine basarak ilerlemeye çalışıyor.
       Bişkek'te bunun en canlı örneği Türk fırıncılar. Kırgızistan'a kaliteli ekmek yapan modern fırınları Türkler getirmiş. Önce dört fırın açılmış ve büyük ilgi görmüş. Bu işin tuttuğunu ve dükkanların önünde kuyruklar oluştuğunu gören Türkler, Bişkek'in küçücük bir kent olmasına aldırmadan peşpeşe fırınlar açmaya başlamış. Aklı başında olanlar, diğerlerini uyarmış, kentin çok sayıda fırını kaldıramayacağını söylemiş, başka işler yapmalarını önermiş. Ama kimse aldırmayınca fırın sayısı kısa sürede 40'a ulaşmış ve doğal olarak fırıncıların geliri inanılmaz oranda düşmüş...Bundan sonrası daha da acıklı: Para kazanamadıklarını gören Türk fırıncılar, oturup, ekmeğe zam yapma kararı almışlar ki, kazançlarını artırabilsinler. Tabii, bulundukları ülkedeki siyasi gelişmeleri izlemedikleri, gazete bile okumadıkları için bir hafta sonra Devlet Başkanı Askar Akayev'in yetkililerinin artırılmasıyla ilgili bir halk oylaması yapılacağından hiçbirinin haberi yokmuş. Böyle önemli bir oylama öncesi, ekmeğe zam yapılacağını duyan yetkililer, fırıncıların tek derdinin para kazanmak olduğuna inanmadıkları ve Akayev'a zarar vermeye çalıştıklarını sandıkları için hemen un fiyatlarına büyük zam yapmış ve Kırgız fırıncılara ucuz un sağlamış. Kısacası Türk fırıncılar bir anda çökmüş. Sonuç: Bugün Bişkek'teki Türk fırıncılar neredeyse boğaz tokluğuna çalışmak zorunda.

       "Türk dünyası"nın bölgede yaşayanların büyük çoğunluğunun umurunda olmadığını gösteren de bir örnek var. Türkiye'nin hatalarıyla birleşince ortaya yine traji - komik bir durum çıkıyor. Orta Asya ülkelerinin bağımsız olması ardından Ankara, bu ülkelerde Türkçe'yi geliştirmek ve Türkiye'yi tanıtmak amacıyla TRT - Avrasya yayınlarına başladı. Anlaşmaya göre, Türkiye yayınlar karşılığı 10 yıl boyunca Kırgızistan'a 200'er bin dolar ödeyecekti. Ancak, Orta Asya'da Türkiye'yi inek ve sağmak sözleriyle bir arada anma alışkanlığı çabuk geliştiği için Kırgız tarafı, anlaşmaya aldırmadan, her yıl için iki milyon dolar talep etti. Aslında bir anlamda hakları da vardı, çünkü Avrasya'nın programlarını izleme işkencesinin bedeli mutlaka yüksek olmalıydı! Sonuçta Türk tarafı, yazılı anlaşma olmasına karşın, yayınların kesilmesini kabul etmek zorunda kaldı. İyi de oldu, çünkü söz konusu programları ne kimse anlıyor, ne de eskimiş fimleri kimse izliyordu. Peki, "Türk kardeşleri"nden para koparamayan Kırgızlar ne mi yaptı? Rusya'ya ORT kanalının yayınlarını izleyebilmek için yılda 200 bin dolar üste para vermeye başladı!..

       FETHULLAH Hoca taraftarlarının yoğun bir şekilde çalıştığı bölge ülkelerinden biri de Kırgızistan. Sebat şirketinin ülkede 13 okulu bulunuyor. Devlet Başkanı Askar Akayev de, uluslararası yarışmalarda çok sayıda ödül kazanan bu okullardan övgüyle söz ediyor.
       Bişkek'te ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı iki Türk üniversitesi de bulunuyor. Bu okullardan biri olan Kırgız - Türk Manas Üniversitesi'nde okumak için bin öğrenci başvurmuş. Önümüzdeki dönemden itibaren üniversitede Türkoloji, tarih, bilgisayar, işletme, ekonomi, maliye, çevre ve inşaat bölümleri bulunacak.

       - BİTTİ -