The Others DOĞAN ÖZ’Ü UNUTMAK!

DOĞAN ÖZ’Ü UNUTMAK!

28.03.2011 - 02:21 | Son Güncellenme:

Susurluk skandalında adı geçen Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla yeniden gündeme gelmesi ve 33 yıl önce öldürülen Savcı Doğan Öz’le ilgili dava dilekçesinin Milliyet’te yer almaması eleştirildi

DOĞAN ÖZ’Ü UNUTMAK

Türkiye’de 1970’li yıllardaki ‘derin devlet’ yapılanmasının üzerine giden, o zamanlar ‘Seferberlik Tetkik Kurulu’ adıyla faaliyet gösteren kurumun ‘Kontrgerilla’ olduğunu dönemin Başbakanı Ecevit’e rapor eden savcı Doğan Öz’ün öldürülmesinin üzerinden 33 yıl geçti. 12 Eylül’de gerçekleşen Anayasa değişikliği üzerine Öz’ün ailesi 24 Mart’ta savcılığa başvurarak faillerin bulunmasını istedi.
Eşinin cinayetinde ihmali olduğu gerekçesiyle ‘12 Eylül darbecileri’ hakkında suç duyurusunda bulunan Sezen Öz’ün dilekçesinde, 1980 askeri rejiminin başbakanı Bülent Ulusu, Milli Güvenlik Konseyi, MİT ve Seferberlik Tetkik Kurulu görevlileri yer aldı.
Aralarında Hrant Dink, Abdi İpekçi, Çetin Emeç ve Ümit Kaftancıoğlu’nun bulunduğu 28 siyasi cinayet kurbanının yakınları da adliyeye gelerek Öz’ün ailesine destek verdi.

Emekli savcıdan eleştiri
Ankara’dan, emekli bir savcı olan okurumuz Kemal Bodurcan gönderdiği e-mail de gazetenin tutumunu eleştiriyor:
“Saygıdeğer Milliyet Ailesi, Türkiye’de hukuka en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde olduğumuz aşikâr. Bu yüzden gazetelerde hemen her gün Ergenekon ile ilgili haberleri büyük bir dikkatle okuyorum. Ama hukuk adına günü takip ederken, bize geçmişin hukuksuzluğunu unutturmaya çalışılmasını çok manidar buluyorum. Ergenekon denen o karanlık yapı bu ülkenin bir evladını, hukukçusunu Doğan Öz’ü öldürdü ve muhafazakâr basının dışında hiçbir gazete bunu genç kuşaklara hatırlatma ihtiyacı duymadı.
O savcı ki, bize çok değerli bilim insanlarını, hukukçularını aydınlarını, ‘işaret ettiği bu karanlık yapı’ yüzünden kaybettiğimizi rapor etmemiş miydi? Doğan Öz’lerin, Abdi İpekçi’lerin, Uğur Mumcu’ların müthiş bir hukuksuzlukla bir bir kapatılmış dosyalarını, ölüm yıldönümlerini bize unutturmayan bu gazeteler değil miydi?
Peki, bizde o toplumsal bilinci yaratan gazetelerimize şimdi ne oldu? Belki de siz haklısınız. Belki de biz boşuna umut ediyoruz: Ayhan Çarkın gibi katilleri konuşturan, Doğan Öz gibi savcıları unutturan hastalıklı bir toplumdan, hala suçlularla barışık yaşamaya çalışan bir ülkenin geleceğinden hala umutlu olmak da belki bizim hastalığımız.”

Haberin Devamı

OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ:
Sayın Kemal Bodurcan’a; duyarlılık gösterdiği konuda kendisini de bir okur olarak ‘Milliyet ailesi’nden soyutlamayarak şunu hatırlatmak isteriz. Milliyet gibi 1979’da genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi’yi ‘suikast’a kurban verniş bir gazetenin Çetin Emeç’ten Uğur Mumcu’ya, Ahmet Taner Kışlalı’dan Muammer Aksoy’a, Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul’a pekçok ismi ve elbette Savcı Doğan Öz’ü unutması, unutturması gibi bir tutumu olamaz. Tersine, ‘Toplumsal Bellek Platformu’nun pekçok toplantısı salt muhabirlerimizce değil, yazarlarımızca da izlenmektedir.
Can Dündar, Ecevit’in anılarından hareketle Doğan Öz’ün 12 Eylül öncesinde tırmanan olaylarla ilgili hazırladığı raporu Milliyet’te yayımlamıştı. Türkiye’nin ve dünyanın ‘sıcak gündemi’ Japonya’dan Libya’ya deprem, tsunami, nükleer tehdit, iç çatışma ve savaşlar, Ergenekon’da son tutuklamalar,’kitap toplama’ gibi kararlar, Yazıişleri’ni de bunaltmaktadır.
33 yıl sonra Öz’ün dosyası için savcılığa başvurulmasıyla ilgili haber bu yoğunlukta atlanmış olmalı. Burada bir kasıt yok. Unutmak yargısı da ağır kaçıyor. Gözden kaçmış demek daha doğru olur. Ayhan Çarkın’ın itiraflarını ise Susurluk bağlamında önemsemek gerekiyor.