The Others Erbakan mesaj gönderdi

Erbakan mesaj gönderdi

27.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Erbakan mesaj gönderdi

Erbakan mesaj gönderdi


Tolga ŞARDAN - ANKARA


MİLLİYET, terör örgütü PKK'nın Türkiye ve yurtdışında kurduğu bağlantılar konusunda bilgi ve iddialar içeren ve Abdullah Öcalan'ın verdiği belirtilen ifadesini ele geçirdi.
Öcalan, "1996 yılında Başbakan'ken Güneydoğu'ya siyasi, ekonomik, kültürel açılımlarda bulunmak için kendisine barış ve ateşkes önerdiğini" iddia ettiği kapatılan RP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a, "olumlu yanıtını içeren bir mektup gönderdiğini" söyledi. 1993'te de, KYB Lideri Celal Talabani aracılığıyla 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kendisinden ateşkes istediğini anlatan Öcalan, bu öneriden ilk kez, İmralı'dayken avukatlığını üstlenmek isteyenlerden Selim Okçuoğlu üzerinden haberdar olduğunu bildirdi.
Öcalan; kuruluş aşamasında 200 bin mark para yardımı yaptıklarını vurguladığı HADEP kurultayında Türk bayrağının indirilmesini "tamamen partinin gafı" olarak gördüğünü, Mazlum - Der ve İHD'nin PKK'ya yakın olduğunu, Sivas - Tokat - Amasya - Samsun hattından Karadeniz'e ulaşmaya çalıştıklarını anlattı.
Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Halil Ataç, Murat Karayılan ve Ali Haydar Kaytan'ın örgütün "başkanlık konseyini" oluşturduklarını belirten Öcalan, PKK içinde ölüm cezaları verdiklerini, orman yakma eylemlerinden üzüntü duyduğunu söyledi.
Yunan gizli servisinin yardımıyla Kuzey Irak'a füzeler getirdiklerini, İran'da hastane kurduklarını, kurulan temaslardan sonra Almanya Başsavcılığı'nın "PKK'nın terör örgütü olmadığını" açıkladığını belirten Öcalan, Almanya ve İngiltere'nin kendisinin yerine Kani Yılmaz'ı hazırladıklarını söyledi.
Öcalan, Suriye'den ayrıldıktan sonra El Muhaberat elemanı Mervan Zerki'nin kurduğu "Al-Tecelma Al-Vatan El Demokrasiye" adlı partinin, PKK'nın malvarlığını sahiplendiğini açıkladı.
Elazığ - Bingöl karayolunda 33 askerin şehit edildiği katliam emrini Şemdin Sakık'ın verdiğini öne süren Öcalan'ın anlatımları, şöyle:

'Ekonomiyi felç edecektim'

17 Nisan 1998 günü panel programında şimdi bana okuduğunuz konuşmayı yaptım. Savaşı besleyen ekonomiyi felç etmek gibi bir düşüncem var, bu düşünceye her zaman sahip oldum.
Ormanlara üzüldüm: Bu talimatımı inkar etmiyorum. Bu talimatı verdiğim doğrudur. Ancak özel olarak orman yakma yönünde verilmiş talimatım yoktur. Bu talimatı ferdi olarak verdiğimden şu anda pişman olduğumu söyleyebilirim.
- Ölüm cezası verdim: Dedikleriniz doğrudur, terör eylemlerinden daha doğrusu PKK saldırılarından en fazla zararı bölge halkı görmüştür. Başlagıçta bölgenin özgürlüğü için ortaya çıktığımız da doğrudur, ancak daha sonra bize büyük katılımlar oldu. Bölgede eskiden beri süre gelen düşmanlıklar da vardı. Şemdin Sakık gibi, Kör Cemal gibi, Şahin Balıç gibi, Cemil Işık gibi PKK'dan yönetimi ele geçirenler baskılarını ve eylemlerini daha duyarlı bölge halkı üzerinde yoğunlaştırdılar. Ben buna sonuna kadar karşı koydum, hatta bu şekil eylemleri gerçekleştirenlerden Kör Cemal kod Halil Kaya, Hogir kod Cemil Işık Metin kod Sahla Baliç gibilerini cezalandırdım. Şemdin Sakık'ı da cezalandıracaktım, ancak tutuklu bulunduğu sırada elimizden kaçtı.


- Bomba ve Bucak:
6 Mayıs 1996 senesinde Şam'daki evimin önünde bir tonluk bir bomba patladı. Bombayı dolmuş içine yerleştirmişlerdi. Burada hedef benim öldürülmemdi. Bu olay üzerine örgüt olarak biz araştırma yaptık. Suriye Kürtlerinden olan Malasino ailesinden bir genci de yakaladık ve onu sorguya çektik. Bu gencin ismini hatırlayamıyorum. Yalnız bana verilen bilgide evimin önünde bomba ile patlayan aracı bu gencin kullanmış olduğudur. Biz de araştırma yaptık, yaptığımız araştırmalar sonucunda Siverek Viranşehir ve Suriye'de Haseki şehri hattında Sedat Bucak, Viranşehir Belediye Başkanı Keleş Abdioğlu ve Malasino ailesinden o gencin bana suikast düzenlemek üzere hazırlık yaptıklarını ve anlaştıklarını tespit ettik. Hatta örtülü ödenekten de 50 milyon doların bu iş için ayrıldığını öğrendik. Aynı olay Susurluk raporunda da anlatılmıştır. Benim Keleş Abdioğlu'nu hedef göstermemin, asıl sebebi buduru. Yani bana yapılan suikast teşebbüsüdür.
- Özal da istedi:
1993 yılında Şam'da Celal Talabani bana geldi, onunla olan görüşmemizde Özal'ın ateşkes konusunda talebi olduğunu iletti. Böyle bir beklentisi olduğunu söyledi. Celal Talabani'de bana Özal'ı samimi gördüğünü ve bu konuda cesareti olduğunu söyledi. Ben de amaç olarak olayı siyasi platforma götürmek istiyordum. Benim düşünceme uygun geldiğinden 15 Mart 1993 günü Celal Talabini ile birlikte ateşkes ilan ettim. Ateşkes ilan ettiğimizde HEP milletvekilleri Ahmet Türk, Hatip Dicle, Sedat Yurtdaş ve Sırrı Sakık da oradaydılar. Celal Talabani benimle görüşmesinde Turgut Özal'dan başka devlet içinde çeşitli kademelerde kişilerle görüştüğünü bu arada siyasi parti liderleriyle de görüştüğünü izlenimlerinin olumlu olduğunu söylemişti. Hatta sonraki görüşmemizde Talabani, Özal'ın benim ateşkes ilan etmemden sonra rahat bir uyku uyuduğunu, 10 yıldan beri ilk defa rahat bir uyku uyuduğunu söylediğini iletti. İngiltere'de Arapça yayımlanan bir gazetede, gazetenin ismi El Vasat'tır Talabani'nin bir açıklaması oldu. Bu açıklamasında Talabani görüştüğü isimler ile ilgili bazı isimler vermiştir. Ben bu açıklamayı okumadım, yalnız münderecatı hakkında bana bilgi verdiler, açıklama doğrudur. 1993 yılı 15 Mart'ında ateşkes ilan ederken PSK Başkanı Kemal Burkay da yanımızdaydı. O da ateşkese destek veriyordu, o gün aramızda birlikte hareket etmek içni Kemal Burkay'la birlikte hareket etmemiz için bir protokol imzaladık. Bu protokol halen geçerlidir.
- Erbakan haber yolladı:
Necmettin Erbakan 1996 yılında Başbakan olduktan sonra bana Suriye'de bulunan ve Suriye devletine yakın olduğunu bildiğim Ağa kod Mervan Zerki ile Suriye'de benim temsilcim olarak bulunan Delil kod vasıtasıyla Erbakan'ın mesajı geldi. Necmettin Erbakan bu şahıslar vasıtasıyla bana ulaştırdığı notta "Güneydoğu'ya siyasi ekonomik, kültürel açılımlarda bulunmak istediklerini, bu nedenle barışın sağlanmasını, ateşkesin ilanını" öneriyordu. Ben de bu görüşü olumlu bularak yine aynı şahıslar vasıtasıyla kendisine mektup yazdım ve bu önerisini kabul ettiğim yolunda mesaj gönderdim. İsmail Nacar isimli şahıs zaman zaman, yine RP iktidarı zamanında benimle telefonla görüştü ve arabuluculuk tekliflerini iletti. O da benim yaptığım görüşmelerde görüştüğüm kaynaklarla sizi bir araya getirebilirim diyordu.
- 33 ASKERİN KATİLİ SAKIK:
Doğu Perinçek'in 1991 yılında kampımıza geldiği ve benimle görüşmeler yaptığı doğrudur. Ancak bizim örgütümüzde gizli lider konumuna getirildiği doğru değildir. Doğu Perinçek, bana siz bu şekilde muvaffak olamazsınız benim siyasi yapılanmam içinde yer almamız daha doğru olur, şeklinde telkinlerde bulunuyordu. 1993 yılında ateşkes devam ederken Bingöl ilinde 33 askerin vurulması ateşkese indirilen büyük bir darbe olmuştur. Bu olayı Diyarbakır bölge temsilciliği yopmuştur. Diyarbakır sorumlusu Şemdin Sakık tarafından gerçekleştirilmiştir.
- Mumcu'yla ilgimiz yok:
Yazar Uğur Mumcu'nun benimle ilgili örgütlü ilgili yazıları yayınlanmıştır ve kitapları da vardır. Bunu biliyorum ve kendisini de tanıyorum. 12 Mart 1972 tarihinde Mamak askeri cezaevinde tutuklu olarak birlikte kalmıştık. Uğur Mumcu'nun eserleri örgüt, çeteler veb unların devletle ilişkisi, yani devletten yararlanmaları konularını içeriyordu. Ölmeden önce Yalçın Küçük kanalıyla, benimle görüşmek istedi, zaman yetmediği için görüşemedik. Öldürme olayında benim bilgim yoktur ve bizim örgütümüzün de bu olayla herhangi bir irtibatı yoktur.
- SHP'yi HEP'e bıraktım:
HEP - SHP ittifakında SHP'liler ile görüşmeleri HEP'e bırakmıştım. SHP adına gözükmelerin kimin tarafından yapıldığını bilemiyorum. Yapılan görüşmelerde vaat edilen menfaatler partinin yani SHP'nin içinde kalın, konuyu bizim partinin görüşlerine göre çözelim şeklindeydi. Sanırım hükümet olduklarında HEP kökenlilere bakanlık veya HEP'e genel müdürlükler verilmesi de vaat edilmişti.
- Haraç aldığımız müteahhitler:
1991 - 1993 yılları arasında bölgedeki müteahhitlerden yüzde itibariyle bir miktar örgüte gelir adı altında paralar alınmıştır. Müteahhit firmalar örgütün gücünü kullanarak ihale aldıklarında biz de onun üzerinden bir gelir temin etmekteyiz. Bunlardan Halis Toprak fabrika yapımına başlayınca, bizimkiler ondan, eğer burada fabrika yapacaksan, çalıştıracaksan bir ücret vermek zorundasın, yani örgüte bir bedel vereceksin, demişler ve ondan ücret almışlardır. Miktarını bilemiyorum. Bölgelerdeki elemanlarımız tahsil etmişlerdir. Ali Rıza Septioğlu'nun ailece işlettiği taş ocakları vardır. Keza bundan da bölgesel örgütümüz örgüt adına ücret almıştır. Miktarını bilemiyorum. Keza Ceylan Holding şirketinden bölgesel birimlerimiz para tahsil etmiştir. Miktarını bilemiyorum. Bu para alma usulü bölgemizde yaygındır. Hatta Behçet Cantürk de örgütümüze yardımda bulunuyordu. Yüksekova'da Cihangir ağa, Mardin'de Türk ailesi ile Kahramanlar ailesinden örgüt para tahsil etmiştir. Bunun dışında ismini bilmediğim çok sayıda işadamından da para temin edilmektedir. Ayrıca Başkale, Hakkari bölgesindeki uyuşturucu ticareti ile ilgili olarak, silah ve hayvan ticareti de dahildir, bu gibi işleri yapanlardan örgüt adına Ferhad kod Osman Öcalan tarafından para tahsil edilmektedir.

- HADEP'te radikal - ılımlı çekişmesi:
Bu grup HADEP içindeki radikal, ılımlı çekişmesi sonucu Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Kemal Parlak, Abdülmelik Fırat tarafından oluşturulmuş ise de ılımlı barışçı grubu temsil eden bu grup şu anda bizim kontrolümüz altına alınmıştır ve kontrol altındadır.
- KARADENİZ ROTASI:
1998'den itibaren Karadeniz ve Akdeniz'e açılım politikaları olmuştur. Bu benim bilgim dahilindedir. Sivas - Tokat - Amasya ve Samsun bölgesinden Karadeniz'e ulaşma politikasıdır. Aynı zamanda burada sol örgütlerde faaliyet gösteriyordu. Bu örgütler DHKP / C ve TİKKO'dur. Bunların bizden talepleri olmuştur. Bizim ki destektir. Sivas ve Tokat havalesinde meydana gelen öldürme olayları da örgüt elemanlarımızca yapılan ve o bölgede bulunan grupların yani Türkiy esol grubunun birleşip yürüttükleri eylemleridir... Bu örgüt bünyemizden ayrıştırılan Türk kökenliler tarafından kuruldu. Bizim eleman ve silah yardımımız vardır. Amaç savası Türkiyelileştirmek ve dağlıkbölgede yaşayan yoksul Türkmen Alevileri örgütleyip bu hareketin içine sokmaktır.
- Uyuşturucunun rotası:
Öcalan, "uyuşturucu yakalatan PKK'lıların verdikleri bilgilere dayanarak uyuşturucu trafiğinin Derince - Trieste ve Batı Avrupa - Haydarpaşa - Köstence - Budapeşte - Almanya, Edirne - Sofya - Bükreş - Almanya ve Batı Avrupa ülkeleri - Kapıkule - Patnos Limanı - Trieste - İsveç ve Fransa - Kapıkule Sofya - Bükreş - Budapeşte - Viyana - Roma ve Batı Avrupa ülkeleri rotası" anlatılınca şu yanıtı verdi: Ben başından beri uyuşturucu ticaretine karşı çıktım. 1990'lı yıllarda İran'da Makü bölge sorumlusu ile yaptığım konuşmada bu uyuşturucu ticaretini bırakın uyuşturucu ticareti PKK'nın siyasi yönünü bitirir dedim.

- SKP, diplomasi için:
1994 yılında bir kısım DEP milletvekillerinin takibata uğrayıp tutuklanmaları, bir kısmının yurtdışına kaçmasından sonra sürgünde Kürdistan parlamentosu fikri oluşmaya başladı. Bu DEP milletvekillerinden başka Avrupa'da bir kitle oluşturan varlıktan da temsilciler seçerek böyle bir oluşum kurma fikrini ben de benimsedim. Çünkü Türkiye'de DEP için parlamenter faaliyet kısıtlanmıştı. Diplomasi alanında faaliyet gösterecek legal bir kuruluşa ihtiyaç vardı. Ayrıca PKK gibi bir örgütle ilişki kurmakta güçlük çeken Avrupa'daki birçok kişi ve kuruluşlar için rahatça ilişki kurabilecekleri legal ve kabul görmüş bir oluşum meydana gelecekti. Bu nedenlerle sürgünde bir Kürdistan parlamentosu kurulmasını destekledim.

- Tatlıses'ten haraç:
Bazı sanatçılar MED TV'nin konserine çıkmıştır. Bu bir destek olarak değerlendirilmektedir. Bunlar Ferhat Tunç, Ahmet Kaya, Şivan Perver. Bizim elemanlarımız İbrahim Tatlıses'ten 1990'lı yıllarda korkutmak suretiyle para almışlardır. Ben bunu duydum, haberim vardır. Gazete yazısında da bu görüşmenin içeriği yazılıdır. Avukat Şerafettin Kaya ve Avukat Serhat Bucak Roma'da gelerek beni ziyaret etmişlerdir. Doğu Ergil ile ben daha önceden görüşmedim. Ben bu adamı raporu ile tanıyorum. Doğu Ergil İsviçre'ye geldiğinde PKK örgütü elemanlarından bir grup kendisi ile görüşme yapmış. Doğu Ergil ile görüşme yapan bizim elemanlarımız Doğu Ergil'i pek olumlu bulmamışlar. Hatta bu işin, yani Kürt meselesinin rantı ile uğraştığını bana söylediler. Çünkü bazı kuruluşlar bu işlerle uğraşanlara yardım yapmaktadırlar. NGO kuruluşlarından (uluslararası sözde yardım kuruluşu, asli faaliyet istihbarat servislerinin örgütlere yardım faaliyetidir) Doğu Ergil'e para yardımı edildiğini duydum. Yardım eden kuruluşa bu yardım tarzı iyi bir yardım tarzı değildir, dedim. Bu paraların çoğu ranta gitmektedir. Bizim meselemize faydası yoktur. Ahmet Kaya'nın bize fazla yakın olduğunu söyleyemem. 1993 yılında Almanya'daki bir toplantıya katıldığını biliyorum.

- Suriye "Veririz" dedi:
Türkiye'nin baskısı üzerine Suriye hükümeti bana "Ya Türkiye ile aramızda savaş çıkar veya biz yakalar seni Türkiye'ye teslim ederiz tercih yapmak zorundasın" dediler. Bu tebliği bana Ağa Kod Mervan Zerki yaptı. Biz de Yunanistan formülünü tercih ettik. Suriye'den çıkmadan evvel örgüt arşivini Şam'da bulunan Kürtlere dağıttık. Bu arşİvi halen onlarca Kürt evinde bulunmaktadır. O tarihte iki milyon iki yüz elli bin dolar param vardı. 50 bin dolarını yanıma aldım. 2milyon 200 bin dolarını Delil isimli adamına bıraktım. Delil rastgele bir temsilcimdir. Delil'in esas ismini bilmiyorum. Diyarbakırlıdır. EŞinin kod adı Mizgin'dir, onun da ismini bilmiyorum. Delil'in Suriye'yi terk edeceğini zannetmiyorum. Sıkışırsa Kuzey Irak'a gider.

- Özal'ın ölümüyle bozuldu:
1993 süreci Türkiye için bir tarihi fırsattı. Türkiye'nin çok barışçı bir çözüm yolu imkanı vardı. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı düzeyinde en yüksek yetkilisinin kabulü vardı. Türk Silahlı Kuvvetleri de pratikte iyi niyetini göstermişti. Ancak bu süreç işlemedi. Yetersizlik nedeniyle ve Özal'ın da ölümü ile bu süreç bozuldu. Özal'ın ölümünden sonra ailesinde çektiğim başsağlığı mesajını tarih bu süreçin haklılığın kanıtlayacak aynı noktaya gelecektir. Yani Özal'ın başlattığı sürece tekrar gelinecektir, demiştim. Nitekim 1 Eyül 1998'de yeniden ateşkes ilan ettik.