The Others Fransız gözüyle Türk sayımı

Fransız gözüyle Türk sayımı

22.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fransız gözüyle Türk sayımı

Fransız gözüyle Türk sayımı


Adı: Nüfus Sayımı. Felsefeci Gilles Petel imzasıyla Paris’te yayınlanan kitap, ‘sokağa çıkma yasaklı’ bir sayımın öyküsünü turistlerin gözüyle anlatıyor


       Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün, vatandaşlarının yanı sıra yabancı turistlerini de “içeri kapatıp" saymaya niyetlenmesi, ülkemizin “dünyaya bir nevi rezil edilmesi" gibi algılanıyor. Sanki turistler kapatılıp sayılmasa biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bugün çektiklerini, Türkiye kentlerinin bugün alacağı tuhaf görüntü dünya tarafından görmezden gelinecekmiş gibi...
       Yanlış... Dünya, dünyalıları otellerine hapsetmesek de “nüfus sayımı" adına her beş yılda bir Türkiye’de yapılanları görüyor ve bundan toplumumuz, devletimiz hakkında kötü sonuçlar çıkarıyor. Hatta Türkiye’deki nüfus sayımları Batı aleminde edebiyata konu bile olmuş bulunuyor.

       İstanbul’da felsefe hocalığı
       İşte taze bir roman... Fransızca yazılmış. Adı: Le Recensement. Türkçesiyle, “Nüfus Sayımı". 2000’in ilk yarısında Paris’te yayınlanmış. Yazarı Gilles Petel adlı, 90’lı yıllarda İstanbul’daki Fransızca tedrisatlı bir mektepte birkaç yıl kadar felsefe hocalığı yapmış biri.

       Masal şehre yolculuk
       Roman, İstanbul’daki Batılı göçmenlerin hayatlarından, İstanbul’da yabancı olanların, kent ve insanlarıyla olan tuhaf ilişkisinden, yer yer alaycı bir üslupla bahsederek kesitler sunuyor. Belirli bir kurgusal örgüsü yok. Felsefe hocası ya, kitabını zaman ve mekan ile iç dünyalar arasındaki, İstanbul’da ıstıraplı hale gelen alış veriş üzerine kurmuş. Bu yüzden kitap, okuyan Türkler için gayet yabancılaştırıcı bir etkiye sahip olabilecek, “bir nüfus sayımı gününde ilan edilen sokağa çıkma yasağı" teması etrafında, çarpıcı betimlemelerle başlıyor. Hem bu sokağa çıkma yasağında, turistler sayılmadıkları için özgürler.
       Alman turistlerle dolu bir süper lüks yolcu gemisi uzaktan bir masal şehri gibi görünen İstanbul’a yaklaşmaktadır. Minareler, kubbeler, Topkapı Sarayı’nın haşmeti, Atina’dan gelip İstanbul’da bir gün geçirdikten sonra Odessa’ya demir alacak yolcuları hem sabırsızlaştırmakta hem de heyecanlandırmaktadır. Ama Berlinli Türk rehber kentteki tek günleri olan pazar gününde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olduğunu söyleyince bu duygulardan eser kalmaz. Turistler birden daldıkları rüyadan uyanır, kentin güzelliğini unutup Türkler hakkında olumsuz görüşler belirtmeye başlarlar.
       İşte romandan bazı alıntılar:

       Turist tabii ki serbest ama...
       “Bu pazar, ayın 21’i özel bir gün. Bugün sayım var. Hiçbir Türk sabahtan akşama kadar evini terk edemeyecek. Şehir sokakları bomboş olacak. Turistler, tabii ki, serbestçe dolaşabilecekler. Ama onlar için ne otobüs, ne otomobil ne de taksi olacak... Bütün restoranlar, barlar ve büfeler ve hatta halı mağazaları kapalı olacak. Bu şartlarda rehber bütün günü gemide geçirmelerini salık veriyordu turistlere...
       Diğer yolcular gibi Hamburglu Worti çifti de gemiden inmemek yanlısıydı. Hem Bayan Worti, basit bir nedenle Türkleri pek de sevmezdi. Dünyada çok fazla Türk vardı çünkü. Ama Bayan Ohlendorf Worti’leri çıkmaya razı etti. Çünkü sayım günü umulmadık bir şans sayesinde kenti rahatsız edilmeden gezebileceklerdi: Ortalıkta hiç Türk olmayacaktı çünkü."