Futbol halleri...

Salı gecesi tabii ki Fenerbahçe - Feyenoord maçına takıldık. Futbol medyamızın halini de izlemiş olduk...

Maç başlamadan önce "kesin" yorum yerine, ne şiş yansın ne kebap misali sözler vardı. Erman Toroğlu "Tur atlar ama Johnson’ı oynatmayan Lorant antrenör değil" dedi. Kanal 7’de maç öncesi Kemal Belgin de dokuz gün maç yapılmamasını eleştirdikten sonra; "Tur atlar ama dokuz gün top oynatmadı" dedi. Yorumlarda "maç ne olur?" şeklindeki soruya cevaplar "iki ucu açık" verilmemeli.

Kanal D’nin spor muhabiri Gökhan Telkenar "Ambiyans çok güzel" dedi. Dikkat etmek gerekiyor. "Olabildiğince Türkçe" diyorum. Ben de zaman zaman yabancı sözcükleri kullanıyorum ama "ambiyans"; Türkçe karşılığı olan Fransızca bir kelime, "hava" kullanılabilirdi.

Reklamlar çıldırtıyor. Tüm ekranı kaplayan, pozisyonların üzerini örten reklam anlayışına ne zaman dur denilecek? Yok mu bunun bir çözümü? Reklamda amaç nedir? Tüketiciye ürünü alması için özendirmek. Ben bu şekildeki bir reklam politikasının tersine izleyici-tüketiciyi olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Mesela ben az mı bağırdım seyrederken!

Yİne pozisyon tekrarlarının zamanlama hataları vardı. Bir örnek; dakika 66.47 Oktay’ın pozisyonu, tekrar yüzünden kaçtı.

Şansal Büyüka epey dolmuş. Bir konuştu pir konuştu. Ne Lorant kaldı, ne Başkan kaldı, ne de futbolcular. Listeye Oğuz Çetin de eklendi.

İlker Yasin bu sene futbol programını Kazım Kanat, Engin Verel ve Osman Tamburacı ile renklendirdi. "İzlenme oranı" için doğru isimler. Ben izlemeye başladığıma göre bu böyle. Ama "izlenme oranı" da tehlikeli bir durumdur bu da başka bir gerçek. Tamburacı; "Fenerbahçe’yi medya yönetiyor" dedi. Lig başladığından bu yana Nouma dışında konuşulan tek konu Fenerbahçe oldu. Daha doğrusu uğraşılan takım.

Engİn Verel, Lorant’ın kendisine, kadrodan çıkarmak istediği beş futbolcunun ismini verdiğini söyledi. Verel, hepsinin son maçta oynadığının altını çizdi. Verel büyük bir iddia attı ortaya, isimleri de açıklamalı...