Futbol kime yarayacak?

Futbol kime yarayacak?
Bu yıl, futbol-TV ilişkilerinde ilginç durumlar olacak. Türkiye Ligi’ne sarılan Digiturk ile Fatih Terim maçlarına umudunu bağlayan Teleon arasında da bir abone oyunu oynanacak.

Teleon, bu yıl Fatih Terim’e endeksli. Tabii bir de İtalya’da oynayan Türk futbolcuların bir araya geldiği İnter’e. Terim’in şampiyonlukta başa güreşmesi halinde bizim lig maçlarını aratmayacak bir talep oluşabilir. Bir de buna Inter de dahil olursa, Teleon’un abone sayısı beklemediği rakamlara ulaşabilir.

Teleon’un bir başka hayali de Şampiyonlar Ligi’ne iki takımımızın kalması. Bu durumda Galatasaray ve Fenerbahçe’den birinin maçları mutlaka salı gününe denk gelecek. Ve bu maç Teleon’dan naklen yayınlanacak. Tabii her iki takımın birden önlerindeki engelleri aşıp buralara gelmesi, bunu başarmaları olasılığı çok çok fazla değil bana göre. Yani yine bir takım ile idare edeceğiz gibime geliyor.

Bir zamanlar CINE5 vardı. Öncelikle lig maçları gitti. Fatih Terim, Fiorentina’yı çalıştırırken onun maçlarını yayınlayarak futbolda biraz da olsa ayakta kaldı. Şimdi geriye kalan fazla bir şey yok.

Cüneyt Arcayürek’in Kanal D’de Tuncay Özkan ile yaptığı sohbet yaklaşık bir yıldır devam ediyor. Ne yalan söyleyeyim hep "yaa geyik vardır" diye takılmamıştım. Yanılmışım. Son üç haftadır onların tiryakisi oldum. 1947 yılından bu yana basında olan ve hâlâ muhabirliği elden bırakmayan belki de tek isim Cüneyt Arcayürek. Bu zaman dilimi içinde siyasetin ve siyasetçinin "ne halt ettiğini" çok iyi bilen ve birebir yaşamış bir isim. Siyasetçi unutmuştur, 30 yıl önce neler yaptığını, ama Cüneyt Arcayürek unutmaz. Son programda konulardan biri Mesut Yılmaz’ın yeniden başkan seçilip seçilmeyeceğiydi... Demirel’den de bir hikâye anlattı. Kamran İnan başkan adayı olduğunu açıklamış. Demirel de kurultayda almış yanına oturtmuş. Tabii kendine güveniyor Demirel. İnan’ı destekleyenlerin başında da ne tesadüf Nazlı Ilıcak varmış. Sonuç; Kamran İnan 60 oy. İnan unutup gitmiştir bunları. Duyunca ne düşünmüştür acaba? Sanırım bu programda "bakalım bu sefer kimin eski çamaşırları dökülecek" diye bekleme keyfi beni cezbediyor.