The Others GÜNEYDOĞU'DA SİYASETİN NABZI/1

GÜNEYDOĞU'DA SİYASETİN NABZI/1

21.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

GÜNEYDOĞU'DA SİYASETİN NABZI/1

GÜNEYDOĞUDA SİYASETİN NABZI/1

       Diyarbakırlı bir işadamı, Güneydoğu'da siyasi atmosferi şöyle özetliyor: "İnsanların partilerden umudu kalmadı, burada artık siyaset bitti. Tabii HADEP hariç..." 18 Nisan 1999'da yapılması yasalaşan seçimlerle ilgili nabız yoklamaya gittiğimiz bölgede bu sözlerin gerçeği yansıttığını görüyoruz. 1995 genel seçimlerinde birçok yerleşim birimlerinde birinci parti olan, kimi yerlerde oyların yarıdan fazlasını alan HADEP'in seçmen desteğinin daha da arttığı ileri sürülüyor. Bunun başta gelen nedeni, köylerden kent merkezlerine göçen binlerce kişinin seçmen kütüklerine kaydı için bu parti militanlarının ciddi bir çalışma yürütmüş olmaları.
       Nitekim bölgede dinamik bir HADEP'le karşılaşıyoruz. Parti binaları günün her saatinde dolu; buralarda aile içi, komşular arası anlaşmazlıklar çözülüyor, resmi makamlarla olan işler takip ediliyor...Diğer parti binalarının büyük çoğunluğunda ise sessizlik ve hareketsizlik egemen.
       Kuşkusuz diğer partilerin mensupları iddialarını kaybetmiş değiller. Partileri ne olursa olsun hemen tümünün "HADEP'le biz yarışırız" demesi bölgenin HADEP gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Sohbetler ilerledikçe, partilerin HADEP'e yönelik belirgin strateji ve taktikler geliştirmedikleri görülüyor. "Nasıl olsa hiçbir parti HADEP'le ittifaka gitmez, o da yüzde 10 ülke barajını aşamaz" düşüncesiyle genel seçimlerde ikinci parti olup fazladan milletvekili çıkarma planları yapılıyor.
       Yerel seçimlerde baraj olmadığı için, bu kez devletin HADEP'i seçimlere sokmaması üzerine hesap yapanların sayısı çok. Diyarbakır'da bir Fazilet Partisi üyesi bir başka temenniyi şu sözlerle dile getiriyor: "Allah vere HADEP seçime girmeye..." Gerçekten de "Apo yasal zeminde kimsenin sivrilmesini istemez, bu yüzden, 5 yıl önce olduğu gibi sudan sebeplerle seçimlere katılmayacaklardır" şeklindeki akıl yürütme bölgede hayli revaçta.

       Bölgedeki HADEP yöneticileriyse bu iddiaları kesinlikle yalanlıyor. Örneğin Diyarbakır İl Sekreteri Şerif Camcı "Seçimlere kesinlikle gireceğiz" diyor ve özellikle yerel seçimlere önem verdiklerini belirtiyor: "3 - 4 aydır ciddi altyapı çalışmaları yürütüyoruz. Uzmanlardan oluşan komisyonlardan, mahalleler düzeyindeki komisyonlara kadar çalışmalarımız sürüyor. Amacımız bölgedeki yerel iktidarı devralmaktır. Her ne kadar sorunun ancak mecliste çözüleceğine inansak da derin devletin HADEP'e bakışıyla değil hedeflediğimiz gibi 50, 550 milletvekilimiz de olsa birşey değişmez. Ama belediyeler farklı."
       Bütün röportajlarımızdan aynı sonuç çıkıyor: HADEP, tıpkı 1994'te Refah Partisi'nin yaptığı gibi belediyelere çok büyük önem veriyor; buralardan merkezi iktidara uzanmayı hedefliyor. HADEP'liler 11 il ve 58 ilçe belediyesini alacakları iddiasında ki bu sayı abartılıya benziyor. Bununla birlikte Diyarbakır, Batman başta olmak üzere bölgenin önemli il ve ilçelerinde bu partinin zorlanmadan adaylarını başkan seçtirmesi şaşırtıcı olmayacak.
       Bu noktada "nasıl bir aday?" sorusu gündeme geliyor. Şerif Camcı kendinden emin konuşuyor: "Adaylarımız da gösterecektir ki HADEP sadece kaba politikayla ilgilenen, tek bir üsluba kitlenmiş bir parti değildir. Yaşamın her alanına el atan bir partidir." Mardin İl Başkanı Aziz Baran da, başkan adaylarında arayacakları temel özelliğin, militanlık değil uzmanlık olacağının altını çiziyor. Batman İl Başkanı İsmetullah Güney ise, "belediyelere hizmet için talibiz" diyor.

       "HADEP bu haliyle belediyeleri alsın, çok değil bir yıl içinde seçmeninin yüzüne bakamaz hale gelir..." Bu tahminin hiç de ayakları havada olmadığı Batman HADEP binasında sohbet ettiğimiz partililer tarafından da kabul ediliyor. Birincisi, bölgenin sorunlarının çözümünün imkansız olduğunun bilincindeler; ikincisi devletin kendilerine binbir engel çıkaracağı, hazine yardımını kısacağı kanısındalar. Ama kendilerine güveniyorlar. Mali sorunları "halkın fedakarlığı" ile aşmayı umuyorlar. Bununla birlikte Diyarbakırlı bir HADEP'li, belediyelerinin ihtiyaçlarının, tıpkı seçilmelerinin hemen ertesinde RP'li başkanların yaptığı gibi, yurtdışındaki taraftarlarının bağışlarıyla karşılanacağından neredeyse emin. Hatta birtakım Batılı kurum ve kuruluşun HADEP'li belediyelerin projelerine kaynak aktarmalarının da kolay olduğunu söylüyor.
       Yerel yönetimlerin öncelenmesi; militanların değil uzmanların öne çıkartılması; mücadele değil hizmetin hedeflenmesi HADEP'te birşeylerin değiştiğine mi işaret? İzlenimimiz, HADEP'in adım adım kurumsallaşan bir parti olduğu yolunda. Bu kurumsallaşma olaylara belli bir itidalle yaklaşmayı da beraberinde getiriyor. HADEP'liler, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın ilan ettiği ateşkesin zaten varolan normalleşme eğilimini artırdığını, dolayısıyla kendi faaliyetlerini daha da kolaylaştırdığını düşünüyorlar. Ama tek taraflı ateşkesin yine tek taraflı olarak bozulması durumunda ne olacağı sorusuna da yanıt veremiyorlar.

       Yarın: Fazilet yolun başında

       BASMAKALIP HADEP'li imajından epey uzak olan serbest muhasebeci Aziz Baran Mardin'de, parti faaliyetlerini emniyet güçleriyle uyum içinde yürüttüklerini tekrar tekrar belirtiyor. Ona göre karşılıklı bir yumuşama var.
       İnsan Hakları Derneği Güneydoğu Bölge Temsilcisi Vedat Çetin de aynı kanıda: "Halkla devlet arasında gözle görülür genel bir yumuşama var. Herkes savaş yorgunu. Umudun katsayısı yükseldi. HADEP'liler de sabırlı, umutlu. Devletten birtakım işaretler bekleniyor. Örneğin OHAL kalkabilir, koruculuk reforme edilir. Buna karşılık HADEP de, mesela 29 Ekim törenlerine katılır..."
       Bölgede öteden beri varlığı bilinen, ancak değişik nedenlerle geri planda kalmış olan "HADEP'i eleştirmekle birlikte ona uzak da olmayan çevrelerin de seslerinin artık daha gür çıkması da bu yumuşamayla ilgili olsa gerek. Mardin Kızıltepe'de bir öğretmen, HADEP'in adaylarının çok önemli olacağını söyleyip şöyle devam ediyor: "Öyle adaylar bulsunlar ki HADEP'i de aşsın." Yanındaki arkadaşıysa pek umutlu değil: "Herkesi kendileri gibi olmaya zorluyorlar. Halbuki mesela Diyarbakır'a bir Türk aydınını aday gösterebilirler. Genel seçimlere de, yine mesela ÖDP çatısı altında girebilirler. Tamam biz de Kürdüz, ama HADEP Kürt partisi görünümünden kurtulmak zorunda."