The Others İHH görevde

İHH görevde

04.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

İHH görevde

İHH görevde

       İSLAMCI basında yine bir ilan:
       "Yüz binlerce yaşlı, kadın, çocuk hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sırp'ın ateşinden kaçan kışın soğuğuna yeniliyor...
       Ve Kosova'da savaş, zulüm devam ediyor.
       Tıpkı geçmişte Bosna'da olduğu gibi, tıpkı geçmişte Çeçenistan'da olduğu gibi. Bizler mazlumlara uzanan yardım eliyiz."
       İmza, İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı).
       Hemen yanı başında da Türk lirası, dolar ve mark üzerinden açılan banka hesap numaraları.
       Yine aynı basında İHH Türkiye temsilcisi Bülent Yıldırım'ın görüşleri yer alıyor:
       "Her türlü yardımı kabul ediyoruz. İster nakdi yardım olsun, ister ayni. Yani isteyen para yardımı, bağış yapabilir."
       Ne var bunda demeyin, hafızalarınızı az yoklayın.
       Bosna'ya yardım adıyla, kapatılan RP'li belediyelerce toplanan paraların nerelere lüplendiğini, Süleyman Mercümek'i, kapatılan RP'nin İHH ile bağlantısı ve trilyonların seçim kampanyasında kullanıldığı iddialarını anımsayın...
       Konya Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bu dava hala sonlanmadı.
       Tabii, Bülent Yıldırım hakkında İstanbul DGM Savcılığı'nca yapılan "çete kurmak" ve "yardım toplama yasasına muhalefet" suçlamasını anımsamakta da yarar var.
       Durumu, kapatılan RP'nin kabusu CHP Erzincan millekvekili Mustafa Kul'la konuşuyoruz.
       Mustafa Kul, öncelikle Kosova'da yapılanları kınıyor. "Dünyanın gözü önünde resmen katliam yapılıyor. BM'nin seyirci kalması hepimizi üzmektedir" diyor. "Ama" vurgulamasıyla devam ediyor:
       "Oraya yardım gidecekse bunu resmen devlet yapmalı. Biz orada tarafız, el altından desteğe gerek yok. Yardım bu kesimlerin işi değil. Daha önceki Bosna - Hersek paralarını biliyoruz. Kimin ne kadar topladığı, nereye gittiği bilinemiyor. Böyle para toplanması için izin şart. İzin aldıklarını sanmıyorum, ama almışlarsa da bu izni veren umarım takibini yapar. Bence bu işi Kızılay'ın yapması gerekir."
       O halde bu para toplanma işi alenen nasıl yapılıyor? Onun yanıtı da İHH basın sözcüsü Osman Atalay'dan geliyor:
       "Karıştırılmaması lazım. Resmen para toplama hakkı Kosova Dayanışma Komitesi'ne verildi. Biz vakıf olarak bağış kabul ediyoruz. Yasal olan hakkımızı kullanıyoruz. Gazetede var olan reklam bağış kabul etmeye yöneliktir."
       Peki; toplanan bu paralar yerine nasıl ulaşıyor, ne gibi belgesi var?
       "Bir şekilde ulaştırıyoruz. Muhacirlere verirken resimliyoruz, resmi yerlere ne verdiysek birtakım şeylerini alıyoruz. Ne teslim ettiysek belgesini alıyoruz."
       Ne diyelim; biz bu filmi daha önce gördük...

       Devlet ve SSK hastanelerinde bazı doktorların bıçak parası adı altında avanta istemesi büyük tepki çekti. Gelen telefon ve fakslar ağırlıklı olarak benzer olaylarla ilgiliydi. Meslektaşlarına sitem eden doktorlar da oldu. Hatta bazıları küçük Enes'in ameliyatını kendi hastanelerinde yapabileceklerini belirtti. Bunlardan biri de Karadeniz Ereğli SSK Hastanesi Başhekimi Süleyman Doğancıoğlu. Başhekim bey, "Olay beni ve arkadaşlarımı çok etkiledi. Raporları bize gönderirlerse ilgilenmeye ve ameliyatı yapmaya talibiz" dedi.
       * * *
       Garip olan ise son iki Sağlık bakanının suskunluğu. Gerçekten de şimdiki bakan Mustafa Güven Karahan ve bir önceki Halil İbrahim Özsoy'un hastaneleri yakından tanıdığı düşüncemde yanılmışım. Çünkü yeşil kartlı gariban Müslüm -Gülüstan Taşkın çiftinin yaşadığı dram onları pek ilgilendirmedi. Sağlık eski bakanlarından Yıldırım Aktuna aradı. İlk sözü "Bu asla kabul edilemez" oldu. Ardından da "doktorun ödeme gücü olan hastadan dahi para istemesi yasalara aykırı. Hele yeşil kartlıya tutumu vicdansızlık. Bunun kabul edilebilir tarafı yok. Sağlık Bakanlığı'nın hemen bu olayın üzerine gidip müdahale etmesi gerekir" diye ekledi.