The Others İsim deyip geçmeyelim

İsim deyip geçmeyelim

09.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

İsim deyip geçmeyelim

İsim deyip geçmeyelim


DMG’nin yeni Yayın İlkeleri’nde 7. madde, "kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan lakap ve ifadeler kullanılamaz" diyor. Gelen iki eleştiri, bu maddeyi de gündeme taşıyor.
İpek Yazıcı, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’dan neden ısrarla "Tayyip" diye söz edildiğini sorguluyor. "Adil ve demokrat değilsiniz" görüşünde. "Şöyle bir deneyin ve liderlerden İsmail, Kemal, Recai, Mesut, Bülent, Ahmet Necdet diye söz edin. Ne kadar kulak tırmaladığını, ne kadar saygısızca olduğunu herhalde anlarsınız. Size hiç mi hiç yakışmıyor."
Haluk Öngören ise aynı eleştiriyi sporla örneklemiş. "Basketçilerden Hido, İbo diye bahsedilmesini Milliyet’in ciddiyetine yakıştıramıyorum" diye yazmış.
Yorum: Erdoğan’dan "Tayyip" diye söz edilmesini doğru bulmuyorum. Bu kullanım, okurların bir bölümü tarafından "küçültücü, aşağılayıcı" olarak algılanıyor. Tercih, bir "siyasi tavır" anlamına geliyor ve okurda güven sorununa yol açıyor. Habercilikte esas, her siyasete eşit mesafedeı durabilmek. "Tayyip" kullanımının gazetenin aleyhine olduğunu düşünüyorum.
Sporda veya magazinde durum, siyasi alandakinden biraz farklı. Hido, İbo, Musti gibi ifadeler, aşağılayıcı olmayan birer kısaltma oldukları gibi, isim sahipleri tarafından da iyi kötü benimsenmiş durumda. Başka ülkelerde de, "Schumi" gibi lakaplara ciddi basında dahi rastlıyoruz. Önemli olan, esas isimle kısaltma isimler arasında üslupta doğru dengeyi tutturabilmek.

Okulun ismi lazım mı?
5 Eylül tarihli Milliyet’te, Yaz Okulunda Skandal başlıklı haber, pek çok ana babanın sorusuna yol açtı: "Çocukları hangi okula göndereceğimizi bilmeliyiz. Okulun ismini veya yerini yazmak sorumluluğunu göstermeliydiniz."
Yorum: Milliyet aynı günkü haberin bir köşesinde "neden isim vermedik?" sorusunu yanıtlamış. Gerekçe, "okulda eğitim gören çocukların ruh sağlığını dikkate almak". Konu tartışmalı. Çünkü eğitim gören çocukların ruh sağlığı kadar, hangi okulun kuşku altında olduğunun kamuoyunca bilinmesi de önemli. Yine de isim açıklama sorumluluğunun Milli Eğitim Bakanlığı veya savcılıklara ait olduğunu, okul isimlerinin bunlara atfen verilmesi gerektiğini düşünüyorum.