İstanbul ‘CAZ’ladı

70’lik Kübalı müzisyenlerden oluşan Buena Vista Social Club konseri, Istanbul Caz Festivali tarihinde görülmemiş bir izdihama yol açtı. Biletler çalındı, karaborsa rayici 200 doları buldu, “adamyaran" gibi yeni meslekler çıktı


       Kan, ter ve gözyaşı. Önceki gece Açıkhava Tiyatrosu’nda Kübalı Buena Vista Social Club orkestrasının verdiği konserde yaşananları en iyi bu üç kelime özetliyor. İstanbul Caz Festivali tarihinde izdiham hacmi bakımından rekor kıran “müzik olayı", 38 derece sıcaklıkta tam bir itiş kakışla, biletsiz Buena Vista hayranları ile “nedir bu olay?" meraklılarının kapılara yüklenmesiyle başladı, daha sonra ikibuçuk saatlik bir “nostalji rüzgarı" halinde, coşkulu ve şenlikli bir hava içinde sürdü gitti.
       Konser büyük beklentiler yaratmıştı, dertler de peşinden geldi. Caz Festivali organizatörleri, ifadeleriyle “kabus gibi" bir gece yaşadılar. Karaborsacılar başka sıkıntılar içindeydi. Bileti olan veya olmayan müzikseverleri ise başka zorluklar bekledi.
       Olaylı gece özetle şöyle gelişti:

Konser öncesinde kapılara yığılma iki saat öncesinden başladı. Herkes bir bilet peşindeydi. Ama karaborsacıların bu talebi karşılayacak hali hiç yoktu. Çünkü, Buena Vista gibi adını sanını duymadıkları bir grubun tüm biletlerinin bir buçuk saatte tükeneceğini hiçbiri kestirememişti! Karaborsacılar da bilet peşindeydi bu yüzden. Bu “piyasadaki" bilet fiyatları 100 - 200 dolar arasında değişti.

Asıl kargaşa, konsere yarım saat kala yaşandı. Biletsizler, “birini bulur da sızarım" umuduyla basın ve protokol girişindeki dar kapınının önünde yığınak yaptılar. Buradaki insan seli dışında kalan bir pişmansa, içine girip sıkışan bin pişmandı. Bu sıkışıklıktan içeri kendisini atan her kişi, adeta hayata yeniden gelmiş gibi oluyordu!

Bu hengamede, festivalin yönetmen yardımcısı Zeliha Kaya’nın 60 kadar özel davetiye ve çok sayıda bileti sakladığı bir zarf kaşla göz arasında “uçtu". Kaya, bu biletlerin dışarda satıldığını söyledi.

İçeri sahte bir kartla girmeye çalışan bir Buena Vista fanatiği “giriş izni" alamayınca görevlilere bıçak çekmeye kalktı. Hala ısrarla içeri girmeye çabalayan şahsı, çok sayıda koruma uzaklara kadar kovaladı.

Konser, yeni bir meslek yarattı: “Adamyaran". Satacak bilet bulamayan birçok karaborsacı, biletli olup da izdihamdan içeri giremeyen kişilere, 2 milyon TL karşılığında “kalabalığı yararak kapıdan içeri sokma" görevi yaptı!

Gece boyunca içeri yüzlerce kişi kaçak sızmayı başardı. Rüşvetler döndü, ünlü isimler kullanıldı. “Dürüst" bir kesim ise, gecenin sonuna kadar kapıdan ayrılmadı, son parçada içeri alınınca duygu dolu sahneler yaşadı.

       Tarihi dirilttiler
       50 yıl öncesinde Havana’da bir müzik derneği gibi faaliyet gösteren Buena Vista Social Club’ın çekirdek ekibi, seyirciyi yerinde hoplatan konserleri boyunca değme genç müzisyenlere taş çıkartacak dirilikteydi.
       70 yaşındaki “bolero" şarkıcısı Omara Portuondo, sahnede bir an durmadı. Sürekli olarak seyirciyle temas halinde, müzikle bütünleşip, sahnede yerlere kadar eğilip bükülerek dans etti durdu. Portuondo’nun dansları, Küba’nın ne kadar Afrika gelenekleriyle bağlantılı olduğunu gösteriyordu.
       Hayranları tarafından “Küba’nın İbo’su" diye adlandırılan 74 yaşındaki şarkıcı İbrahim Ferrer de sahneye fişek gibi girdi. Sırım gibi vücuduyla 20’lik bir delikanlı gibi hopladı, zıpladı. 50 yıllık arkadaşı Omara Portuondo ile sık sık dansetti, seyirciye gülücükler dağıttı.
       82 yaşındaki efsanevi piyanist Ruben Gonzalez ise tam seyirlikti. İncecik bedeni kürdan gibi bacaklarının üzerinde zor duruyordu, ama piyanosunun başına geçince aslan kesildi. Fıkır fıkır ritmleriyle tüm orkestrayı dansettirdi. Sahneden ayrılırken, zor yürümesine rağmen, kendisi de dansetmeye çalışıyordu.
       Üç efsane müzisyen büyük sevinç içindeydi sahne arkasında. “Böyle coşkulu bir seyirciye rastlamamıştık" dediler. İkibuçuk saatlik müziğe doyamayan İstanbul seyircisi de benzer duyguları Buena Vista Social Club için taşıyordu.