The Others İstanbul trafiği ve çalışanlar

İstanbul trafiği ve çalışanlar

28.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

İstanbul trafiği ve çalışanlar

İstanbul trafiği ve çalışanlar

İstanbul trafiği ve çalışanlar

ATİLLA AKINCI

Geçtiğimiz haftalarda, İstanbul kamuoyunda balon gibi şişip sonra sönen bir olay hepimizi meşgul etti. Konu "Köprülere Yapılan Zam"... Diğer köprü zamlarında olduğu gibi, önce bir tepki seli, sonra köprülerde karışan trafik, radyolar, televizyonlar, gazeteler ve daha sonra o da değişen gündemlerle kayboldu gitti...
Tartışma sürecinde, çoğu kez yaptığımız gibi, çözüm üretmekten uzak popülist bir yaklaşımla, ağaçları işaret ederken, bir kez daha ormanı gözden kaçırdık.Kuzeyden güneye 150 km’yi aşan genişliği ve bu genişliği taşıyan 2 boğaz köprüsüyle, yılda trafiğe giren 100,000’in üzerindeki araç sayısı ve 5 yılı aşkın bir süredir tüpmü yoksa köprümü tartışmasında kitlenen çözüm arayışlarıyla, bizi 3-5 sene içerisinde hareket edemez hale getireceği tahmin edilen ana problemi gözardı ettik. Bu konuya ilişkin olarak dinlediğim, izlediğim tüm yorumlarda sadece artışın miktarı ve artış yapanlar suçlandı. Trafik durduğu zaman da sinirlenip aynı şeyleri yapmıyormuyuz aslında? Canım bir kaç köprü daha yapsınlar, metro yapsınlar gibi başkalarının bizim için neyi yapmadığını söyleme kolaylığına kaçarak, sorunun çözümündeki kendi payımızı gözardı etmiyormuyuz kolayca? Oysa batılı toplumlarda büyük kentleri paylaşan kurumlar ve fertler çözümleri birlikte üretirler. Sorunlara yaklaşırken başkalarının neyi yapmadığı tartışmalarının yerini ben ne yapabilirim tartışmaları alır. İşte bu düşünceyle birlikte çözümler de birer birer gelir bu toplumlarda. ..
Şöyle bir gerçekler dünyasında gezinecek olursak, önümüzdeki 7-8 yıl, İstanbul’da trafiği rahatlatacak bir çözüm gözükmüyor ufukta. Ancak bizi bu dönemde trafiğe girecek bir milyonun üzerinde yeni araç ve milyonlarca yeni göç bekliyor. Daha iyimser bir görüşü olan varsa söylesin. Bu yoğunlaşan trafikte 2 köprünün üzerine yıkılmayı sürdüreceğine gore,. özellikle sabah ve akşam oluşan yoğunluk iki taraflı olarak trafiği uzun saatler kitleyecek. Sonuç; para,zaman kayıpları ve toplumda trafikte bekleme sonucu oluşan psikolojik bozukluklar . O dönemde de bugün olduğu gibi, trafik yoğunluğunu oluşturanların büyük bölümünü yine şirket servis araçları ve okul servisleri oluşturacak. Peki soruyorum; beklenen bu sorunun çözümü için elle tutulur bir planımız varmı?. Ben olduğunu sanmıyorum. Gelsin sonra düşünürüz mantığıyla ihmal ediyoruz her zaman olduğu gibi.
İşin çalışanları etkileyecek yanını düşünecek olursak, Şirketlerin servis araçlarıyla personel taşıması Türkiye’ye özgü bir uygulama. Ulaşım araçları yetersizliği nedeniyle başlangıçta doğru bir mantıkla başlayan bu uygulamaların,. bence günümüzün istanbul’u için farklı bir bakış açısıyla tekrar değerlendirilmesi gerekir. Sefaköy’de kurulu şirketlerimiz hala Kartal Pendikten personel taşıyorlar. Bu durumdan ne çalışan ne de işveren rahatsız gözüküyor. bugün için. Ancak geleceğin İstanbul trafiğini bugünün bakış açısıyla yönetmek mümkün olmayacağından, şirketler yakın gelecekte, çalışanlarını mağdur etmeyecek çözümler üreterek, personelini işyerlerine yakın bölgelere taşımak zorunda kalacaklar. Şirket servis aracı uygulamaları azalarak yok olacak yarının İstanbul’unda. Çalışanlarımız kendilerini bugünden hazırlamalı bence bu kaçınılmaz sonuca. Batılı ülkelerde iş değiştiren personel, iş güvencesi açısından bir süre bekler ve sonra evini işyerine yakın bir bölgeye taşır. İşverenler, esnek çalışma saati uygulamalarıyla çalışanların işe geliş gidişlerini kolaylaştırır ve konut kredileri sağlarlar çalışanlarına. Belediyeler, kalabalık taşıtlara özel şerit uygulaması gibi çalışma saatlerinde toplu taşımayı özendirecek önlemler alırlar. Ayrıca çalışma saatlerinde otoyol ve köprülerden yüksek ücret uygulaması yapılır. Bizde de benzer önlemlerin düşünülmesi kaçınılmaz olacaktır. Bence şirketler vakit kaybetmeden destek projelerle, çalışanlarını iş yerlerine yaklaştıracak çözümler üretmeli ve belirli bir süreçte de uzun mesafelerdeki servis araçlarını kaldırmalılar. Köprü ve otoyol geçiş bedelleri, taksiler ve belediye otobüsleri gibi toplu taşıma vasıtaları haricinde, sabah ve akşam saatlerinde daha da yükseltilmeli. Bu alanda yoğunluğu köprülerde 24 saate yayacak bir geçiş ücreti yapısı planlanmalı. Ben bu çözümlerin zorunlu olarak er veya geç başlatılacağına inanıyorum. O halde kurumlar vakit geçirmeden kendilerini bugünden planlasınlar. Aileler çocuklarını evlerine yakın okullara kaydırmanın veya evlerini bu okullara yakın adreslere taşımanın yollarını arasınlar. Aksi taktirde birgün herkez olduğu yerde çivilenecek. Ne çalışamanın imkanı kalacak İstanbul’da nede yaşamanın.
İyi pazarlar...