The Others Kellesine 50 milyon dolar

Kellesine 50 milyon dolar

25.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kellesine 50 milyon dolar

Kellesine 50 milyon dolar


Yunan Parlamentosu İkinci Başkanı Sguridis Apo'nun Minsk'te Türkiye'nin başına 50 milyon dolar ödül koyması nedeniyle barınamadığını iddia etti

Ceylan Özerengin - Atina


Yunan Parlamentosu İkinci Başkanı Panayotis Sguridis, Türkiye'nin bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın başına 50 milyon dolar ödül koyduğunu iddia etti. Sguridis, Öcalan'ın İtalya'dan sonra gittiği Rusya ve Belorusya'nın başkenti Minsk'te konulan bu ödülün peşindeki Rus mafyasına karşı korunmasının güçleşmesi nedeniyle barınamadığını söyledi.
Milliyet'in sorularını yanıtlayan Sguridis, istifa eden Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos'un, kendisi aracılığıyla Öcalan'a italya'da bulunduğu sırada "Kürt sorununu üstlenmek istemiyoruz" mesajını da gönderdiğini söyledi.
Sguridis, Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinin ardından Yunanistan'da yaşanan siyasi çalkantının ardından istifa etmek zorunda kalan Pangalos'la ilgili olarak şunları söyledi:
"Pangalos'un bu işte hiçbir hatası yok. Onun tek amacı Öcalan'ı Yunanistan'dan kovmak, onu başka bir yere - mesela bir manastıra - göndermek, Yunanistan'ın başının ağrımasını engellemekti. Aslında daha 9 Ekim'de Yunanistan bu işten elini ayağını çekmişti."
Öcalan'ın Yunanistan'da iki kez tutuklandığını belirten Sguridis, Milliyet'in sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: 11 Aralık 1998'de Öcalan'ı Roma'da ziyaret ettiniz. Kimden talimat alarak gittiniz? Özel olarak mı görevlendirildiniz?
Sguridis: Yunan Parlamentosu'nun ikinci başkanıyım. Öcalan, Roma'ya gittiğinde tam bir atom bombası gibiydi. Üstelik yalnızca İtalya'ya değil, tüm Avrupa'ya sorun çıkaracağı anlaşılmıştı. Bunun üzerine Pangalos harekete geçti ve Öcalan'a, "Kürt sorununu üstlenmek istemiyoruz" mesajını göndermek istedi.
Yani, Pangalos, Türk - Yunan sorunlarına bir de Kürt sorununun eklenmesini istemiyordu. Tabii ki bu mesajı Öcalan'a gelişigüzel birisi de götüremezdi. Bunu yapacak kişi, daha önce ERNK aracılığıyla Öcalan'la görüşmüş biri olmalıydı.
Soru: Yani siz Öcalan'a, "Sakın Yunanistan'a gelme. Bizden sığınma hakkı da isteme, çünkü bizim Türk - Yunan sorunlarına ilaveten başka bir sorun üstlenmeye niyetimiz yok" mesajını mı götürdünüz?
Sguridis: Aynen söylediğiniz gibi. Bu mesajı Öcalan'a ben resmi sıfatımla ve Savvas Kalenderidis'i tercüman olarak kullanarak verdim.
Soru: Öcalan nasıl bir tepki gösterdi?
Sguridis: Mesajı anladı. Kendisi de sorunun ancak uluslararası düzeyde çözümlenebileceğini biliyordu.

50 milyon dolarlık ödül

Soru: Mesajınızı anladıysa, o zaman Yunanistan'a neden iki kez daha geldi?
Sguridis: Benim Öcalan'la temasım bundan ibaret. Bir de 11 Ocak 1999'da Kani Yılmaz'la bir görüşmem oldu. Öcalan'la görüşmem esnasında, İtalyan hükümetinin ona gitmesi için büyük bir baskı yaptığını anladım. Kani Yılmaz'la sonradan yaptığım görüşmede öğrendiğime göre, İtalya Başbakanı D'Allema Öcalan'a mesaj göndermiş ve "Eğer İtalya'da daha fazla kalırsan, hükümetimiz iktidardan düşebilir" demiş.
Bu baskı, Kani Yılmaz, Öcalan için Hollanda, Almanya, Finlandiya, İsveç, Hindistan ve hatta Güney Afrika'dan sığınma talebinde bulunup reddolununca daha da belirginleşti. Ve oradan Moskova'ya gitti.
Sanırım orada da Başbakan Primakov büyük baskı yaptı ve Öcalan, Minsk'e gitmek zorunda kaldı. Minsk'te ise Türkiye'nin kendisini yakalayacak kişilere vaat ettiği 50 milyon dolarlık (yaklaşık 18.3 trilyon lira) ödülün, Rus mafyası için çok cazip olduğu anlatıldı kendisine. Tehlikede olduğunu anladı ve bunun üzerine Andonis Naksakis'i telefonla arayarak kendisine yardım etmesini istedi.
Naksakis de hiçkimseye danışmadan, üstelik Yunan hükümetinin bu konudaki resmi politikasını ve Yunanistan'ın bu işe karışmak istemediğini çok iyi bilmesine karşın aldı onu Yunanistan'a getirdi.
Soru: Yani emekli subay Naksakis, hükümete bir emrivaki mi yaptı?
Sguridis: Evet. Naksakis, Öcalan'ı Atina Ellinikon Havaalanı'nın VIP salonundan gizlice geçirdi. Tabii gizlilik yalnızca birkaç dakika sürdü. VİP salonunda güvenlik önlemleri olduğundan, garip bir kişinin geçtiği hemen anlaşıldı. Kim olduğu araştırıldı ve Öcalan olduğu ortaya çıktı.
Soru: Öcalan'ın yanında başka kim vardı?
Sguridis: Naksakis ve Rozerin Laşer.
Soru: Polis peşlerine düştü mü?
Sguridis: Naksakis, onu alıp Nea Makri semtindeki bir eve götürdükten sonra Yunan İstihbarat Örgütü (EIP) harekete geçti. Öcalan'ı getirdiği anlaşılınca Naksakis gözaltına alınarak sorgulandı. Pangalos'a haber gönderildi. Naksakis, Pangalos'tan Öcalan'la konuşmasını istedi.
Görüşmeye kendisi gitmedi. EIP Başkanı'nı gönderdi. Öcalan da tutuklandı ve başka bir ülkeye gitmesi için çalışmalara başlandı. Üstelik Öcalan hem ilk hem de ikinci gelişinde tutuklandı. Böylece onu yeniden Minsk'e götürdüler.
Soru: Kimin uçağıyla gitti Minsk'e? Yunan uçağı mıydı?
Sguridis: Naksakis'in onu alıp getirdiği uçakla geri götürüldü. Bu sefer yanında Savvas Kalenderidis de vardı. Minsk'ten Lahey'e gitmeye teşebbüs ettiler, olmadı. Hollanda, "Hava sahamıza girerseniz, uçağı düşürürüz" mesajı verdi. Bu da Avrupa ülkeleri arasındaki dayanışmayı açık bir şekilde gösteriyor. Ve böylece Öcalan, Yunanistan'ın üstünde kalmış oldu. Oradan Korfu'ya, Korfu'dan da Nairobi'ye gitti.
Soru: Bu süreçte Kalenderidis hep onun yanındaydı. Neden?
Sguridis: Bakın, bu tür uluslararası sorunlarla yol açan kişiler söz konusu olduğunda, ülkeler bu adamların yanına ajanlar verir. Suriye'den çıkıp 9 Ekim'de buraya ilk kez geldiğinde Öcalan'ın yanında Suriyeli ajanlar bulunuyordu. İtalya'dan gittiğinde de yanında İtalyan ajanlar vardı.
Kalenderidis efsaneleştirildi, propaganda malzemesi olarak kullanıldı. Onun Öcalan'ın yanında olması, normal bir işleyişten başka bir şey değildi.
Soru: Dışişleri Bakanlığı'nın emriyle mi refakatçi oldu?
Sguridis: Hayır. Ona talimatı veren EIP başkanıydı.
Soru: Tüm bu işler olup biterken ABD ne zaman ve nasıl devreye girdi?
Sguridis: Öcalan, Suriye'den ayrıldıktan sonra ABD, dünyadaki bütün ülkelere bir nota verdi ve hiçbir ülkenin onu kabul etmemesini istedi.

"CIA yerini biliyordu"

Soru: ABD'nin Yunan hükümetine özel bir baskısı oldu mu? Özellikle Öcalan Nairobi'deyken "Türkiye'ye teslim edin" çağrısında bulundu mu?
Sguridis: Baskı olup olmadığını bilmiyorum. Şunu söyleyebilirim: Bence Öcalan Suriye'den ayrıldığı andan itibaren, CIA onun nerede olduğunu biliyordu. Hem de dakikası dakikasına. Ben, CIA'nın onu bir an için bile kaybettiğini sanmıyorum.
Soru: Neden?
Sguridis: İncirlik Üssü olmasaydı, ABD Öcalan'a, o bölgede sığınacak bir yer bulur ve sessiz sedasız oturmasını sağlardı.
Soru: Şimdi İncirlik deyince İncirlik - Irak, Irak - Saddam ve ABD'nin Kuzey Irak'ta kurdurmayı düşündüğünden söz edilen Kürt federe devletini mi kastediyorsunuz?
Sguridis: İncirlik deyince, bu üssün ABD'nin bölgedeki çıkarları için ne kadar önemli olduğunu kastediyorum. Bu üssü kullanarak Saddam'a güç gösterisinde bulunuyor. ABD'nin gelecekteki sorunu Avrupa Birliği'nin (AB) gücüdür. Dengeleri korumaya çalışan ABD, çeşitli bölgelerde çeşitli güç gösterileriyle - ki bunlar ekonomik veya askeri müdahale de olabilir - kendi çıkarlarını korumaya çalışıyor.

"Ecevit, bir Kaddafi olabilir"

Soru: Yani ABD, AB'nin güçlenmesini istemiyor mu?
Sguridis: Elbette istemiyor. Bunu da bir tek ekonomik gücüyle hissettirmiyor, müdahale gücüyle de gösteriyor. Mesela, Kosova olayı tesadüfi değildir. Kosova olayının gerginleştirilebilmesi için bir kötünün bulunması lazım. Orada kötü adam Miloşeviç. Öteki tarafta ise Saddam Hüseyin. Eskiden de kötü adam Kaddafi'ydi.
Bu çerçevede İncirlik'in ne kadar büyük bir önem taşıdığını görmek mümkün. Bütün bu oyunun ortasında Türkiye de bulunuyor. Şu anda Türkiye belki bunu görmüyor, ama gelecekte Kürt sorunu kesinlikle önüne çıkacak ve çözmek zorunda kalacak. Belki bugün Ecevit "iyi adam"dır, ama yarın öbür gün bir Miloşeviç, bir Kaddafi olabilir ABD nezdinde.