The Others Kendi kendine yetmek

Kendi kendine yetmek

12.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kendi kendine yetmek

Kendi kendine yetmek


VİKTOR ANANİS


       Yalıkavak’ta bahçe içindeki küçük taş evimize iki su deposu, bir de güneş enerjisi ile su ısıtan panellerden taktırdık. Eh, sıcak su olunca tabii banyoya, tuvalete ve bulaşık yıkadığımız noktaya birer de batarya taktırdık, sağı açınca soğuk, solu açınca sıcak su akıtan. Doğrusu damdaki depolar ve de orada - burada, beyaz - mavi plastik (iyisinden) borular pek güzel görünmüyor ama değdi doğrusu; ateşi yak, kazana su doldur, ısıt yok artık. Açıyorsun, bekliyorsun biraz, borudaki soğuk su boşaldıktan sonra sıcacık su akıyor. Üstelik depo yüksekte olduğu için su çok daha tazyikli akıp, kovayı, bir anda dolduruveriyor. Peki ben bunları niye anlatıyorum?.. Devamı şöyle:
       Biz bu işlemleri yaptıktan bir hafta sonra bahçemizi kokular sardı, baktık foseptik çukurumuz dolmuş. Yalıkavak’ta henüz kanalizasyon yok, birkaç sene öncesine kadar vidanjör de yoktu. Herkes sorununu sızdırmalı çukurlarında lokal olarak çözüyordu. Bizimki de bu tarz yapılmış bir çukur olduğu için vidanjör de gelip çekemiyordu. Düşündük yeni bir çukur nerede kazdırabiliriz diye; arazinin yola yakın kısımları hem kayalık, kazması zor, hem de seviye çok yüksek. Diğer yerler uygun değil. Kara kara düşünüyorum iki gündür ne yapmam gerektiğini.
       Bir yandan çözüm arıyorum, diğer yandan aklım ve vicdanım daha derinleri yokluyor: Bir hafta önce çok daha az su ile aynı işi görürken şu anda kat be kat fazla su tüketiyor ve dolayısıyla atık su üretiyoruz. Sorun ne evimizdeki nüfusun artışı, ne vidanjör ne de kanalizasyon. Bence, kanalizasyon kanalları bu atık suyu denize götürse de, arıtma yapılsa da, vidanjör alıp ücra bir yere boşaltsa da, bunların hiçbiri temelli çözümler değil. Hepsinde de belli kaynakları doğal döngüleri içerisinde geriye dönüşü neredeyse imkansız olacak şekillerde tüketiyoruz. Dünya yaşamı genelinde bu tarz tüketimlerimizle can çekişir durumda günümüzde.
       Bilim, insanın ulaşabildiği kadarı ile kısıtlı sayıldığı sürece; bulunan çözümler de yetersiz ve kısa vadeli oluyor. Biraz önceki örneğe dönersek, işin doğrusu, su tüketimimizi yeterli olacağı en az seviyeye indirmek ve atık sıvımızın doğada tekrar ayrışabileceği temiz suya dönüşebileceği sistemi kurmak olur. Büyük şehirlerde, bu, ne denli düşünülüyor, hesaplanıyor, çözümler uygulanıyor, şüpheliyim. Ayrıca ‘büyük şehir - küçük şehir’den öte, büyük - genel çözümlerden önce, bu iş bireysel bilincin gelişmesi, farkındalığın, tuvalette tek başına iken de sürmesi ve pratiğe geçmesi ne mümkün.
       Onu bunu bilmem! Ben uğraşıyorum; gerektiğinde iki gün de oturup kara kara düşünüyorum iki hafta da. Bazen aynı farkındalık yöntemi ile, iki saniyede de çözüm buluyorum kendime; çok dürüst ve açık kalp ile baktığımda çevreme. Hep ama hep ‘o an’ın koşullarına uygun bir yöntem olduğunu, bir ‘doğru adım’ın atılmayı beklediğini görüyorum. İşte o zaman, büyük bir keyif oluyor tuvalete gitmek hayatta!..