The Others Kendimizi övelim ve dövelim!

Kendimizi övelim ve dövelim!

07.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kendimizi övelim ve dövelim!

Kendimizi övelim ve dövelim


Özel TV'lerdeki reklam sürelerinin azaltılması haberi en çok beni sevindirdi. Çünkü bu konuda "en çok" yazı yazan bendim. Sadece temmuz ayında ikisi birer gün arayla olmak üzere üç yazım bu konuya ayrılmıştı. Emre Yahyagil arkadaşımız "Gözün aydın Sina abi, sen sürekli yazdın, biz okuduk ve destekledik. Sonunda oldu" demiş. Televizyon Yayıncıları Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu açıklamayı yaptı. Program önü reklam kuşaklarının süresi 10 dakika, içindeki reklam kuşaklarının her birinin süresi 8 dakikadan çok olmayacak. Program içinde reklam sıklığı ise 15 dakikadan az olmayacak (Mesela böyle dense de "Yeşil Yol" filminin finaline doğru reklam sıklığı sözkonusu sürenin çok altına indi!)... Bakalım göreceğiz...
Kendi payıma bir övünç kaynağı da şu Topkek reklamı. O "anırmayı" kesmişler. Bu konuya da sıkça değindik... Övünç filan duyduğum yok. Başka sözcük bulamadım o sırada bu nedenle abartmış oldum. İnsan küçük şeylerle böyle mutlu oluyor işte!

Gelelim "dövme" durumuna... Efendim Selçuk Akman ile Meral Okay karışmış "Şarkılar Seni Söyler" dizisinin senaristlerinde! Bana nakleden arkadaşımın söylediklerini bir de doğrulamam gerekirken cup diye yazdığım için tufaya gelmiş oldum... Yazılarıma bakarken acayip cümlelerle karşılaştım. "Magazin programlarının başlıca konularından biri"... Ne demek şimdi bu? "Başlıca konuları" ne keyifsiz tanımlama. "Başlıca" kendi başına bir felaket zaten! Bir de şu cümleme çok güldüm; "BBG evinin ihtiraslı hatunuydu"... Ohhaaa yani...

Sayın Fatih Karaca vallahi kafam karıştı... "Tamam bu sefer seçildi" dedik. Yine pürüz çıktı. Adaylardan biri çıktı "Ben 5 oy almıştım" dedi. Bir de belge sunmuş... Çekirge şimdi üçüncü hamleyi mi bekliyor? Yaa "verin kurtulun" Şenol Demiröz'e! Getirecekler, kafaya koymuşlar, allem edecekler kallem edecekler getirecekler. Kıpraşmanın bir anlamı yok. TRT özerk filan olmadığı için tabii ki bu iktidar da kendi adamını getirecek. Ne var bunda? Hem muhalefet de gık çıkarmıyor. Bir gün ona da lazım olacak çünkü!

Ne alâka bölümü....
Yeniköy'de Takanik adlı iskele bağlantılı yüzen bir lokanta var. Pek bir şöhretli. Sağında ve solundakiler boş dururken Takanik silme doludur. Çarşamba akşamı gittik. Ortaya büyük salata ve bir porsiyon hamsi aldık. Eve döndüğümüzde cır ır olmuştuk.

Konser için İzmir'e Bandırma feribot aktarmalı gittik. Rahat bir yolculuk. Ama büfe fiyatları muhteşem. Sanki Hilton Oteli. Türk kahvesi üç milyon, çay 1 milyon 750 bin, hamburger 5 milyon lira... Sevgili abimiz Ünsal Oskay'a rastladım. "Sinacığım olmaz bu fiyatlar" dedi. Millet de torbalarla geliyor mecburen!

Rock'n Coke "sosyal içerikli" oluvermiş birden... "Haydi Kızlar Okula" kampanyasına destek verecekmiş. Karizmayı böyle kurtaracaklar. Sevgili Timuçin Tüzecan, sevgili Görgün Taner ve Pozitifçi arkadaşlar, İstanbul'u başa alsaydınız ne iyi olurdu? Ve İstanbul bunu hak etmiyor muydu? Ahh ahh!