The Others Kıyamet nasıl kopacak?

Kıyamet nasıl kopacak?

25.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kıyamet nasıl kopacak?

Kıyamet nasıl kopacak
25 Ekim 1998
Önay YILMAZ Bilim dünyası şimdilerde tek bir göktaşının milyonlarca dinozoru nasıl yok ettiğini, tarihi süreçte milyonlarca türün neden kaybolduğunu ve gelecekteki felaketlerin nasıl meydana geleceğini yeni geliştirdikleri bir modelle bulmaya çalışıyor.

65 milyon yıl önce dünyaya düşen dev bir göktaşının dinozorların yaşamına son verdiği düşünülüyor. Peki ama evren boyunca milyarlarca diğer tür, görünürde bir neden olmadan geri dönmemek üzere neden yok olup gitti? Bir kelebeğin kanat çırpması gibi küçük bir değişiklik bile bir türü yok edebilecekken; neden büyük bir doğal afet aramalı? Evrimin bu bilmecesi, belki de kaos (karmaşa) kuramı üzerine kurulmuş yeni bir matematik dalı tarafından çözülecek.
Bilimadamlarınca yeni ortaya atılan bu kurama, "Kendi kendini düzenleyen kritik sistemler kuramı" da deniliyor. Hatta bu daha kısa tanımla "çığ kuramı" olarak da adlandırılıyor. Yani yaşamküremiz, kendi kendini düzenleyen kritik bir sistem. Canlılar ve içinde yaşadıkları çevre, dengeli, fakat birçok ilişkiler ve karmaşıklıklar nedeniyle dengesi her an bozulabilir (kritik) bir bütün oluşturmakta. Sistemin değişkenlerinden birindeki hafif bir oynama bile dengeyi bozabiliyor ve bir "çığ" yaratıyor. Bu sırada ilişkiler yeniden düzenleniyor. Yeniden geçici bir denge kuruluyor. Borsa ve borsanın çöküşleri, ırmak ve girdapları, yerkabuğu ve depremler, bunların hepsi kendi kendini düzenleyen kritik sistemler olarak adlandırılıyor.
Bu yeni modeli biyolog ve fizikçi İspanyol R. Sole, fizikçi S. Manrubia, İngiliz taşılbilimci M. Benton ve Danimarkalı fizikçi Pre Bak ortaya atmış. Bu bilimadamları, türlerin tükenmesinin kum yığınlarında oluşan çığ olayına benzer bir sürecin sonucu olduğunu ileri sürüyorlar ve düşüncelerini denklemlerle destekliyorlar. Yeni kuramları hakkında şunları söylüyorlar:
"Her çocuk bilir ki bir kum yığını dengesiz ve her an yıkılabilir bir şeydir. Bir kum yığınına birazcık kum dökün, yığın garip bir şekilde büyür. Daha teknik terimlerle söylersek, böyle bir yığının büyümesi birbirine izleyen küçük veya büyük çığlarla olur. Başlangıçta eklenen kum taneleri kayar; daha sonra bu tanecikler, eğimi daha artan kum tepeciğinin eteklerinde birikir. Öyle bir an gelir ki, çok az miktarda kum (kuramsal olarak tek bir kum tanesi) eklenmesi bile dengeyi bozar ve büyük bir çığ oluşur. Tepeciğin eğimi azalır ve tabanı genişler. Sonra yeniden tepeciğin eteklerinde kum birikir; yeni bir çığ oluşur ve tepecik çöker. İşte burada `kendi kendini düzenleyen bir kritik sistem' vardır. Sistem, `kiritik'tir, çünkü dengesi her an bozulabilir. `Kendi kendini düzenleyici'dir; çünkü gerçekten de doğal olarak kendi kendine şekilden şekile girer. Çığların sıklığı ve büyüklüğü arasında fizikte bilinen bir ilişki vardır; daha büyük çığlar, daha seyrek gerçekleşir. Ancak bu kuram, ne yazık ki geleceği öngürmüyor. Örneğin borsanın kendi kendini düzenleyen bir sistem olduğunu bilmesi, bir insanı zengin edemez. Çünkü bu sistemlerin davranışı kaos yasalarına bağlı. Onları tanımlayabiliyoruz ancak nasıl davranacağını önceden bilemiyoruz. Bu sistemlerin sayısız değişkenlerinden hangisi çığa yol açacaktır, bunu bilemeyiz." Ve ekliyorlar: "Küçük de olsa tek bir türün tükenmesini açıklamak için bile, tükenmeden önce ve tükenme sırasında yaşamkürede meydana gelen bütün değişmeleri dikkate almak gerekiyor. Volkan püskürmeleri, depremler, atmosfer değişmeleri (Sera etkisi, ısınma gibi), dünyaya düşen göktaşları, denizlerin ve hayvanların bütün kimyasal değişmeleri gibi..."
Bu kuramdan hareket eden bilimadamları, dünyamızdaki değişimleri gözlüyorlar. Kutupların eriyip suların yükselmesi, küresel ısınma sonucu sera gazlarının artması, toprakların ve denizlerin giderek kirlenmesi, iklim bozulması gibi köklü değişimlerden hangisinin sistemi bozup bir çığ dalgası yaratacağı merak konusu. Yani kıyamete kim yol açacak?

En büyük 5 tükeniş
Bilimadamları son 600 milyon yıldaki sayısız tükeniş arasında beşinin en büyük olduğunu söylerler. Bunlar o kadar fazla hayvanı yok etmiştir ki "kütlesel tükeniş" adını almışlardır.
* Bunlardan ilki 440 milyon yıl önce (birinci zamanın ikinci periyodu) meydana geldi. Bitki ve hayvan türlerinin yüzde 60'ı tükendi. Bunların yüzde 85'i denizde yaşayan canlılardı.
* İkinci büyük tükeniş 360 milyon yıl önce (birinci zamanın dördüncü periyodu) meydana geldi. 7 milyon yıl içinde varolan türlerin yüzde 60'ı tükendi.
* Üçüncü tükeniş, en geniş kapsamlı olanı ve iyi bilineni. 250 milyon yıl önce (birinci zamanın son periyodu) deniz canlılarına ait türlerin yüzde 90'ı bir milyon yılda tükendi. Kara hayvanları arasında sürüngen ve çift yaşamlıların üçte ikisi ve böcek takımlarının yüzde 30'u yok oldu. Bu tükeniş sırasında çevre çok değişmişti. Deniz yüzeyi çok alçalmış, atmosfer oksjieni azalmış ve Güney Çin'de dev volkan püskürmeleri meydana gelmişti.
* Dördüncü tükeniş 200 milyon yıl önce (ikinci jeolojik zamanın birinci periyodu) görüldü. Yeryüzündeki türlerin yüzde 20'sinin soyu tükendi. Çok sayıda sürüngen, karından ayaklı ve iki çenetli deniz hayvanı yok oldu.
* Nihayet 65 milyon yıl önce en iyi bilinen tükeniş meydana geldi. Dinozorlorla birlikte sürüngenlerin ve deniz canlılarının yarısından fazlası yok oldu. Buna karşın memeliler ve çift yaşamlılar yaşamlarını sürdürdü. Başlıca neden Meksika'nın Yucatan Yarımadası'na 10 km çapında bir göktaşı düşmesiydi.