The Others Klipsiz kaset ölüme mahkum

Klipsiz kaset ölüme mahkum

07.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Müziğin görüntüsü klipler, dinlenmeyecek müziği dinletiyor, satamayacak kasedi sattırıyor. Kliplere milyarlar dökülürken, pazarın toplam büyüklüğü 2 trilyona ulaşıyor

Klipsiz kaset ölüme mahkum

TÜRKİYE'de ilk klipler TRT güdümünde 1970'li yıllarda çekilmeye başlandı. Ancak müziğin görsel anlatım şekli olarak tanımlanabilecek klipler o dönemde şarkılar kadar ses getirmeyi başaramadı.
Özel televizyonların ve müzik kanallarının kurulmaya başlandığı 1992 yılından sonra ise klipler kaset ve CD satışlarının artması için vazgeçilmez koşul haline geldi. Profesyonel anlamda ilk klip Raks firmasının ilk çıkardığı albüm olan Fatih Erkoç'un Oynatmaya Az Kaldı şarkısı için çekildi. Klibini yönetmenliğini Ertuğrul Hakkıoğlu yaptı.
Kliplerin kaset satışlarını yüzde 25 - 50 arasında arttırdığı herkes tarafından kabul ediliyor. Forum Dergisi'nde yer alan bir habere göre Ebru Gündeş'in Fırtınalar albümünü satın alan 5 bin kişi arasında yapılan bir araştırmada yüzde 42'lik bir bölüm, albümü satın almalarında en büyük etkenin klip olduğunu söylüyor. İyi bir klip, kasedi sattırmasının yanında kamuoyunda günlerce konuşuluyor, sosyolojik tartışmaların yaşanmasına neden oluyor. Örneğin Mirkelam'ın ilk klibinde koştuğu sahne aradan uzun bir süre geçmesine rağmen hala konuşuluyor.
Özel televizyonlar ve müzik kanallarının artmasıyla tam bir patlama yaşayan klip sektörünün parasal boyutu 2 trilyon lirayı buluyor. Klip maliyeti ise kullanılan teknolojiye göre ortalama 600 milyon lira ile 1.5 milyar lira arasında değişiyor. Maliyet kullanılan çekim tekniğine, mekana, oyunculara ve yönetmene göre 30 milyar gibi astronomik rakamlara da ulaşıyor.
Kliplerin televizyonlarda yayınlanma aşamasında ise iki türlü uygulama söz konusu. Yıllık üretimi az olan firmalar tanınmamış sanatçıların kliplerinin yayınlanması için televizyonlara belli bir parayı ödemek zorunda. Raks haricindeki firmalar klibin günlük yayınlanma sayısına göre haftalık 150 - 400 milyon liralık bir tutarı televizyonlara ödüyorlar. Tanınmış sanatçılar için çoğunlukla para ödenmiyor. Hatta yeni çıkan tanınmış bir sanatçının klibinin yayınlanması için televizyonlarla anlaşmalar yapılabiliyor.

İyi bir klip için mutlaka iyi bir yönetmen gerekiyor. Türk sinemasının vahim durumundan en çok etkilenen kesim olan yönetmenler, klip sektörü sayesinde yeni bir alanda mesleklerini icra edebiliyorlar.
Tunç Başaran, Şerif Gören, Sinan Çetin, Avni Kütükoğlu başarılı klipleriyle sinemanın tadını kliplerle izleyiciye ulaştırmayı başaran isimler.
Klip sektörü ciddi anlamda yalnızca 4 yıllık bir geçmişe sahip olduğu için profesyonel işler çıkarılsa da sektör yerli yerine oturmamış durumda. Yalnızca klip çekerek yaşamını sürdüren yönetmenler olmadığı gibi, yalnızca klip çekimi yapan firmalar da yok. Kliplerin büyük çoğunluğu reklam ajansları tarafından çekiliyor. Bunların en tanınmışları ise Alinur Velidedeoğlu, Abdullah Oğuz, Umur Turagay ve Çağatay Karaçizmeli..
Türk kliplerinin dünyaca ünlü müzik kanalı MTV'de yayınlanması klip yönetmenlerinin başarısını kanıtladı. 11 Türk klibi son iki yılda MTV'de yayınlandı ve büyük başarı kazandı.
Yönetmenlerin aldığı para ise "duruma" göre değişiyor. Genellikle klibin toplam maliyetinin yüzde 20'sini yönetmenin alması gerekiyor. Ancak "hatır, gönül" işlerinin yoğunluğu nedeniyle bu oran yüzde 5 - 10 arasında değişiyor.

Klip yönetmenleri arasında 3 isim çok popüler. Umur Turagay, Abdullah Oğuz ve Tayfun Dinçer. Tam bir klip fabrikatörü gibi çalışan televizyon yönetmeni Tayfun Dinçer 450'ye yakın kliple bu alanda rekor sahibi.
Son olarak Mustafa Sandal'ın Araba ve ardından Jest Oldum şarkılarına klip çeken Tayfun Dinçer, teknolojinin Türkiye'ye gelmesiyle dünya çapında klipler çekilebildiğini söylüyor.
TRT kökenli olduğu için olaya reklamcılar gibi ticari yaklaşmadığını söyleyen Dinçer, uluslararası standatlarda çekim yapılabilmesine rağmen yönetmenlerin aynı standartta kazanamadığını belirtiyor. Halen tv yapımcısı olduğu için klip yönetmenliği sayesinde programlarına sanatçıları kolayca çıkarabiliyor ve bunun karşılığında para ödemesi gerekmiyor.
Dinçer bir klibin kaset satışlarını nasıl artırabildiğini özellikle Çelik'e çektiği Hercai ve Ebru Gündeş'e çektiği Fırtınalar klibinden sonra gördüğünü söylüyor.


2.5 milyarlık 'Jest'
MUSTAFA Sandal'ın yeni kasedi Gölgede Aynı'da yer alan Araba şarkısının klibi oldukça ses getirdi ve Sandal'ın listelerde başa oturmasına neden oldu. 4.8 milyar liraya malolan klipte Tuborg'un gizli reklamı yapıldı ve maliyet 1.5 milyar lira azaltıldı.
Sandal'ın Jest Oldum şarkısı için de bir klip çekildi. Klibin sponsorluğunu Vakko üstlendi ve toplam 2.5 milyar lira ödedi. İşte Jest Oldum'un maliyeti...


Konser salonu kalmadı
MÜZİK sektörünün en eski mesleklerinden biri olan konser organizasyonu Türkiye'de belli başlı iki isim tarafından yürütülüyor. Most Production şirketinin sahibi Mustafa Oğuz, Egemen Bostancı'dan aldığı bayrağı başarıyla taşıyor. Ahmet San ise kendi adını taşıyan şirketiyle özellikle yurtdışı organizasyonlarda akla gelen ilk ve tek isim...
20 yıldır konser organizasyonuyla uğraştığını söyleyen Mustafa Oğuz, mevcut konser salonlarının talebi karşılamadığını söylüyor. Müziğin en kötü dönemlerinde birçok salon olduğunu kaydeden Oğuz, bu salonların pasaj haline getirilmesinin ardından sektörün darbe yediğini belirtiyor.
Sektörün parasal boyutuna bakıldığında bu yıl 500 milyar lirayı aşkın ciro ve 400 bin bilet satışı yapılacağı tahmin ediliyor. Buna karşılık İstanbul'da yazın 5, kışın ise yalnızca 1 salonda konser verilebiliyor. Kültür Bakanı'nın Rumeli Hisarı'nı konserlere kapatma yönündeki sözleri ise tam bir soğuk duş etkisi yapmış durumda.


Menajerlik yeniden gündemde
MENAJERLİK Türkiye'ye 1960'ların sonunda girmiş bir meslek olmasına karşın pop sektöründeki patlamanın ardından itibar görmeye başladı. Yurtdışında sanatçıların patronu konumunda olan menajerler Türkiye'de çoğu kez menajeri sanatçılar tarafından yönlendiriliyor.
Sektörün en eski isimlerinden Lisa Tuna, menajerliğin gelişmeme nedenini çok fazla sanatçı çıkmasına ve menajerliğin basın danışmanlığı ya da asistanlık kavramlarıyla karıştırılmasına bağlıyor. Çoğunlukla eski sanatçıların gerçek menajerlerle çalıştığını söyleyen Tuna, "Sanatçı ne derse o oluyor. Bir sanatçı menajere sesini yükseltemez. Ben böyle çalışıyorum, işveren konumundayım ancak bizim gibilerin sayısı oldukça az."
Menajerler çoğunlukla yüzdeyle çalışıyor ve sanatçının kazancının yüzde 10 - 20'sini alıyorlar. Ancak sanatçı tanınmamışsa bu oran yüzde 50'ye kadar çıkabiliyor. Menajerlerin toplam sayısının 500'ü bulduğu kaydediliyor. Önde gelen isimler arasında Lisa Tuna, Mustafa Oğuz, Ahmet San, Serap Özcan, Gamze Platin geliyor.
Sektörün TRT'nin açtığı yaraları da halen saramadığı belirtiliyor. Sanatçılara ve şarkılara uygulanan denetimin sektörün gelişmesini engellediği ve o dönemde açılan bazı firmaların bu nedenle yaşayamadığı kaydediliyor.


Sektöre sponsor desteği
SPONSORLUK müzik sektörü için oldukça yeni bir kavram. Artık konser organizasyonlarından kliplere, kliplerden kasetlere, kasetlerden televizyon programlarına kadar her alanda sponsorlar boy gösteriyor.
Kliplere harcanan paraların astronomik rakamlara ulaşması yapımcıları sponsor arayışına iterken, firmalar da bu yolla reklamlarını daha ucuza yaptırabiliyorlar.
Sponsorluğun geldiği yere bakıldığında son 2 yılın en çarpıcı 2 örneği, önce Tarkan'la daha sonra Mustafa Sandal'la anlaşma yapan Uzay Gıda ve Hülya Avşar'la anlaşma yapan Altınbaşak firmaları.
Doritos Panço'yu Haziran 1995'te piyasaya sunan Uzay Gıda Tarkan'la 2 yıllık reklam filmi ve 23 konser anlaşması yaptı. Konserler Diyarbakır'da başlayıp Erzurum'da son buldu. Sonuçta firma 2.2 milyon dolarlık reklamını medyada bedavaya getirirken satışlarını 4 kat artırdı. Pop yıldızlarıyla çalışmaya devam eden firma bu yıl Mustafa Sandal'la da aynı şekilde reklam ve konser anlaşması yaptı.


CD Rom'la hem dinle, hem izle
COMPACT Disc Türkiye'ye 8 yıl önce girdi. CD çalarların satışlarının artmasıyla beraber 5 yılda satış 6.5 kat artarak 2.6 milyona ulaştı. Bu yılın ilk 6 ayında 1.7 milyonluk satış rakamına ulaşıldı.
Yılda yüzde 400'e varan oranda büyüyen sektör olgunlaşmadan yokolmaya doğru gidiyor. Çünkü CD'nin yerini çok yakında görüntülü CD'ler yani CD Rom'lar alacak. CD Rom sürücüsü olanlar bilgisayarlarına CD Rom'ları takarak şarkıları görüntülü olarak dinleyecekler. CD Rom normal CD çalara da takılabilecek.
Raks'ın öncülüğünde 97 başında başlatılacak olan bu proje ile başlangıçta 10 bin aile hedefleniyor. Müzikli CD Rom'ların satış fiyatı CD'ler kadar olacak.


Türkçe'yi öğrendiler...
ÖNCE Türkçe'yi katletmekle suçlandılar, sonra kendilerini kabul ettirdiler...
Özel radyo ve televizyonlar iki yeni mesleğin doğmasına neden oldu. Radyolarda müzik programlarını sunan Disc Jokey'ler (DJ'ler) ve bunların televizyon versiyonu Video Jokey'ler (VJ'ler).
Kaba bir hesapla özel radyolarda yaklaşık 10 bin DJ'in çalıştığı hesaplanıyor. VJ'lerin sayısı ise ancak 25'i buluyor.
Başlangıçta müzik bilgisi çok sınırlı insanlar tarafından yapılan DJ'lik yavaş yavaş yerine oturan bir meslek haline gelmiş. Eskiden kendi paralarıyla arşiv yapan DJ'ler bugün yeni çıkmaya hazırlanan kasetlerde söz sahibi. Popüler bir radyo programında yeni çıkacak bir kasedin beğenilmesi sanatçılar açısından da büyük önem taşıyor.
Radyolar arasındaki rekabet doğal olarak DJ'leri de etkiliyor. Yeni çıkacak bir kasedin ilk olarak hangi radyoda çalınacağı DJ'in becerisini ve radyonun itibarını gösteriyor.
VJ'lerin çoğu DJ kökenli. Yani işi radyoda öğreniyorlar, sonra onu TV'de sürdürüyorlar. Maaş olarak VJ'ler en az 50 milyon lira kazanırken, DJ'ler parasız çalıştırılabiliyor. Ancak iyi bir DJ 250 milyon liraya kadar kazanabiliyor.
İşte Türkiye'nin iki popüler DJ ve VJ'i...


'Katalogdan VJ seçiliyor'
MERT Savaş radyo kökenli bir VJ. Number One TV'nin müzik direktörü ve henüz 26 yaşında. Müzik eğitimi alması mesleğe birkaç adım ilerde başlamasına yol açmış. Klas FM'de hafta içi hergün Mert'le Mertçe, Number One TV'de cumartesi günleri yine aynı adlı programı sunuyor.
Türkiye'deki VJ'liği ilginç bir şekilde tanımlıyor: "VJ'lik elindeki listedeki şarkılar üzerine geyik yapıp bunları satan insan olmamalı. Görüntüsü fiziği iyi olan herkesi alıp VJ yapıyorlar, Ajans kataloglarından VJ bulunuyor. Seksi ve sevimli kızların sektörde şansı fazla ancak erkeklerin işi mutlaka çok iyi yapması gerekiyor."
Mert günde 16 saat çalıştığını söylüyor. Ancak çalışmak yeterli değil: "Herşeye rağmen çok okumalı, araştırmalı, yeni çıkan klibin önce kendi kanalında yayınlanmasını sağlamalı" diyor.