The Others Medya üzerinde polislik yapmak

Medya üzerinde polislik yapmak

08.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Medya politikaları demokratikleştirilmeli. Medyayı düzenleyen kurulların bağımsızlığı sağlanmalı. Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü güvence altına alınmalı. Medya sektöründe haksız rekabet önlenmeli

Medya üzerinde polislik yapmak


Dünyanın en iyi düşünce kuruluşları listesinde yer alan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Avrupa ülkelerinde eş zamanlı uygulanan bir araştırma projesi kapsamında, Türkiye’de mevcut yasal düzenlemeler ve yaptırımlar karşısında basın özgürlüğünü güçlendirmek amacıyla bir rapor yayımladı.

Medyanın mevcut durumu
Galatasaray Üniversitesi Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi Ceren Sözeri ve Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Dilek Kurban’ın hazırladığı raporda medyaya ilişkin anayasal ve yasal düzenlemelerle, son derece kapsamlı kısıtlamalar getirildiği hatırlatılarak şöyle deniliyor:
“Yasalarda ifade ve basın özgürlüğüne bırakılan dar özgürlük alanı, geniş yaptırım yetkileriyle donatılmış olan düzenleyici kurullar tarafından daha da kısıtlanmaktadır.”
Raporda Türkiye’de medyaya ilişkin yasal düzenlemelerin yürütme tarafından belirlendiği merkezi ve bürokratik bir sürecin ürünü olarak gerçekleştiği, medya sektörünü düzenleyen çeşitli kurulların ideolojik ve kurumsal olarak devletten bağımsız olmadığı, bu kuruluşların, basın ve ifade özgürlüğü ve haklı rekabeti güçlendirmek yerine, devletin bölünmez bütünlüğü, milli birlik ve genel ahlak gibi Anayasa’yla güvence altına alınan ilkeleri ihlal eden yayınlara cezai müeyyide uygulamak suretiyle medya üzerinde polislik yapmakla görevlendirilmiş bulundukları belirtiliyor.

Medyaya öneriler
Medyaya ilişkin politikaların ve yasal düzenlemelerin hazırlandığı süreçlerin demokratik bir şekilde gerçekleşmesinin sağlaması gerektiği üzerinde durulan rapor, Türkiye hükümetine, Türkiye meclisine ve medya alanında faaliyet gösteren düzenleyici kurullara şu dört başlık altında önerilerde bulunuluyor:
* Medya politikalarının yapım süreçlerinin demok-ratikleştirilmesi,
* Medyayı düzenleyen kurulların bağımsızlığının sağlanması,
* Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınması,
* Medya sektöründe haksız rekabetin önlenmesi
Rapora göre geçmiş yıllarda, Avrupa Birliği (AB) ile Avrupa Konseyi kurumları, kendi yetki alanları ve yaptırım güçleri doğrultusunda medyaya ilişkin siyasalların gelişimine katkıda bulundu. AB’nin konuya ilişkin siyasalları, medya düzenlemelerinin gerek kültürel gerekse ekonomik boyutunu dikkate almakla kalmıyor, medya sektöründe çoğulculuğun sağlanmasına ve insan onurunun korunmasına ilişkin kamu değerlerinin güvence altına alınmasını da destekliyor.
Avrupa Konseyi’nin medya sektöründeki rolünün zaman içerisinde gözle görünür bir biçimde değiştiğinin hatırlatıldığı raporda, demokrasinin itici gücü olan basın özgürlüğüne yoğunlaşan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve ekonomik yaklaşımla medya sektöründe liberalleşmenin sağlanmasını ve sahipliğin yoğunlaşmasının engellenmesini amaçlayan Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın (ATAD) medya siyasallarının oluşmasına büyük katkıda bulunduğu belirtiliyor.