The Others Milliyetçiler de Batı diyor

Milliyetçiler de Batı diyor

11.12.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyetçiler de Batı diyor

Milliyetçiler de Batı diyor


Helsinki'de Türkiye'nin AB adaylığı tartışılırken, Türk milliyetçileri toplumumuzu nasıl görüyor? Türk milliyetçiliği nasıl bir evrim geçiriyor? MHP'nin konumu nedir? Bu soruların yanıtlarını, MHP ve milliyetçi çevrelere çok yakın duran Dr. Vedat Bilgin'den aldık. Dr. Bilgin, Gazi Üniversitesi İİBF öğretim görevlisi ve Türkiye Günlüğü Dergisi yazı kurulu üyesi...


       * Milliyetçilik demokrasi karşıtı bir süreç değil mi?
       Farklı toplumların farklı milliyetçilikleri olabildiği gibi, farklı tarihsel zeminlerde aynı toplumun değişik milliyetçi hareketleri de olabilir. Milliyetçilik belli tarihsel dönemlerde, bazı toplumlarda demokratikleştirici, diğerlerinde anti demokratik bir rol oynayabilir. Türk milliyetçiliğinin siyasi elitler ideolojisi olarak doğması imparatorluk dönemine; bürokratik elitin ideolojisi haline dönüşmesi de Cumhuriyet dönemine tekabül etti. Cumhuriyet döneminde rejim kuran siyasi elitlerin bürokrat idelojisi olarak devletle özdeşleşti.

       * Çok partili döneme geçiş milliyetçilikte bir değişime yol açtı mı?
       Tek parti döneminden sonra milliyetçilik nitelik değiştirmeye başladı. Bürokratik elitlerin temsil ettiği milliyetçilik, tepeden inmeci bir kültürel modernleşmeyi esas almıştı. Toplumdan devlete doğru talepler arttıkça, geleneksel değerlere vurgu yapan bir siyasal milliyetçilik oluşmaya başladı. Bu milliyetçilik, kendi değerlerine referans veren bir ekonomik ve toplumsal kalkınma ideolojisine dönüştü.
       Özellikle 1950 sonrasında milliyetçilik, demokratikleşme süreci ile paralel gitti. Askeri müdahalelerden sonra giderek milliyetçiliğine daha az vurgu yapan, daha devletçi bir resmi ideoloji öne çıktı. Bu, sivil kesimlerin, resmi milliyetçiliğe karşı adeta sivil milliyetçilik talebiyle ortaya çıkmalarına yol açtı.
       1990'larda sivil milliyetçilik ile resmi, jakoben yaklaşımlı milliyetçilik arasında bir ayrışma oldu. Sivil milliyetçilik talebinin yükselmesiyle, milliyetçilik söylemleri siyasette daha fazla yer işgal etmeye başladı. Son MHP yükselişinde böyle bir dinamizm var.

       * Sivil milliyetçiliği MHP mi temsil ediyor?
       Sadece MHP değil. 1980'lerden sonra dışa açılmayla birlikte orta ölçekli, küçük endüstrilere dayanan bir Anadolu sermayesi ortaya çıktı. Küçük esnaf ve zanaatkar kendini birdenbire orta yapılı işletmeler içinde buldu. Anadolu'daki bu ekonomik dönüşümle sivil milliyetçilik arasında bir buluşma gerçekleşti.
       1995 - 96 arasında, "Türkiye'de küçük sanayinin gelişmesi ve sorunları" üzerine yaptığım saha çalışmasında, Anadolu girişimcisinin ekonomik modernleşmeyi talep eden, teknolojik yeniliklere açık, ama aynı zamanda kendi inanç dünyasıyla ve kültürüyle de bağını koparmak istemeyen bir zihniyet yapısında olduğunu tespit ettim.

       * Bu küçük girişimcinin özelliklerini biraz açar mısınız?
       Çorum'dan Denizli'ye, Kayseri'den Konya'ya ve Bursa'ya yayılan bu küçük girişimci zümresi, sanayileşmeye bakış açıları, yarattıkları ekonomik canlılık ile sivil milliyetçiliğin tabanını oluşturuyor. Halk kültürüne dayalı milliyetçilik, kalkınmanın da motivasyonu. Anadolu'da sadece küçük girişimcileri değil, aydınları ve mahalli gazeteleri ile bütünüyle toplumsal psikolojiyi etkileyen büyük bir canlanma var. Bu milliyetçilik, mahalli düzeyde yeni bir modernleşme hareketi yarattı.

       *Sivil milliyetçiliğin siyasi talepleri nedir?
       Temel olarak şu sorulara cevap verdiğini düşünüyorum: 1) Ulusal kimlik sorusuna cevap verdi. 2) Batı kültürü karşısında, iki yüz yıldır geri kalmış olarak sınıflandırılan bu toplumun kendi milli haysiyetini, kişiliğini arama çabasını ifade etti. 3) Türkiye'nin anti demokratik siyasal yapısına karşı, bir demokratikleşme talebiyle ortaya çıktı.
       Bunun için, 1970'lerin sağ - sol çatışmasında taraf olan milliyetçilikler yerine, tam tersine şiddetten uzaklaşan bir siyasal milliyetçilik ön plana çıktı.

       *Anadolu'daki girişimcilerin daha çok İslami ve cemaatçi bir kimliğe sarıldığını düşünüyorduk.
       Bu eksik bir kanaat. Cemaatçi şekilde örgütlenenler var. Ama bu olguyu cemaatlere indirmek çok yanlış olur. Bütün Anadolu'yu harekete geçiren bir gelişme bu. Bu yeni sanayileşme hareketi cemaatlerle sınırlanamaz.

       *Bunların mesleki örgütleri hangisi?
       Daha çok Odalar Birliği çerçevesindeler.

       *Bu yeni girişimciler hangi partiye yöneliyorlar?
       Esas olarak onların anlayışlarının bir partiyle özdeş olduğunu düşünmüyorum. Sivil taleplere cevap veren her partiye yönelebilirler. Toplumsal gelişme beklentisi ile bugün MHP'ye yöneldiler ama MHP buna cevap veremezse bu sivil milliyetçilik kendisine yeni bir parti arayacaktır. Ya bulacak ya da inşa edecektir.

       *Sivil milliyetçi çizgi, 80 öncesi milliyetçiliğinin "devletperest" çizgisinin dışında o zaman...
       Tabii. "Milliyetçilik değişti mi, değişmedi mi" diye bir şaşkınlık var. Halbuki ortada yeni bir olgu var. Bunu göremediğimiz için bu kargaşa ortaya çıkıyor. Türkiye değişti. Değişen Türkiye ile birlikte farklı bir model, yani devlet eksenli değil, toplum eksenli bir milliyetçilik modeli ortaya çıktı.

       *Yeni milliyetçiliğn MHP'ye yansıması nasıl?
       MHP içinde, başarılı oldukları son seçimlerde beslendiği kaynağın farkında olan insanlar var. Ama teşkilat yapısının, geleneksel siyasal milliyetçi çizginin, bu yeni olguyla arasındaki irtibatları sağlamlaştırıp sağlamlaştıramayacağı bugünkü MHP kadrolarının göstereceği performansa bağlı. MHP'deki uzlaşma ve toplumsal barışa vurgu yapan söylem, sivil milliyetçiliğin farkında olunduğunu gösteriyor.

       *MHP'li bakanlar çok becerikli görünmüyor...
       MHP, toplumsal talepleri dikkate alan bir siyaset üretemezse, sivil milliyetçiliğin gereklerini yerine getiremezse, önümüzdeki yıllarda zorlanır. Yeni milliyetçilik demokrasiye karşı çok duyarlı ve toplumsal taleplerin devletin resmi alanının içine hapsedilmesine karşı. Devletçi gerekçelerle, bu sivil milliyetçi talepleri geri çevirirse, toplum MHP'ye desteğini kesecektir.
       1990'ların Türkiyesi kalkınmak, modernleşmek, Batı'ya lafzi değil kurumsal düzeyde entegre olmak, özgürlükler ve gelişme hakkı istiyor. Bunları yok sayan bir milliyetçilik, siyasal değer üreten bir devleti destekliyor demektir. Oysa devlet siyasal değer üretmemelidir. Devlet ancak toplumsal değerleri, meşru değerler olarak kabul etmelidir. MHP bunu dikkate almalıdır.

       *"Sivil milliyetçilik" teziniz, eskiyi rehabilite etme gayreti mi?
       Zoraki bir kavram üretmiyorum. Kimliğini kaybetmeme endişesi benim değil toplumun endişesi. İnsanımız azgelişmişlikten ve psikolojik onur kırıklığından kurtulmak istiyor. Ezilmiş vatandaş, kimliğini üretmek ve ekonomik kalkınma isterken, aynı zamanda baskıcı, anti demokratik devlet yapısının getirdiği siyasal sistemi de eleştiriyor.

       *Sizin tanımınızda Kürtleri nereye oturtuyorsunuz?
       Milli kimliği tanıma, tarihe referans verme ve kalkınmanın yönü, ayrımcılığa doğru olsaydı Kürtler bir yere oturmazdı. Ama halk kültüründe ayrımcılık, Batı'da gördüğümüz tarzda "öteki", kültürel yabancılaşma yok. Biz kız alıp verirken, şirket kurarken, çalışırken, kahvede otururken, yemek yerken, "siz hangi etnik kökenden geliyorsunuz" diye sormuyoruz. Etnik unsur ilişkilerimizde tali bir unsurdur.

       *Türk Cumhuriyetleri...
       Bazı ülkelerle sadece dil, tarihsel ortaklıklara referans vererek sağlıklı ilişkiler kurulamaz. Ortak referanslar ilişkileri besleyici kaynaklardır.