The Others Nefes kesen operasyon

Nefes kesen operasyon

18.01.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nefes kesen operasyon

Nefes kesen operasyon


Hizbullahçı teröristleri Beykoz'da bir villada kıstıran polis, operasyon düzenledi. 4.5 saat süren çatışmada biri ölü, üç terörist ele geçirildi


       Silahlı eylemler yapmasına karşın bugüne kadar güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmemeye özen gösteren şeriatçı terör örgütü Hizbullah, dün İstanbul'da polisle büyük bir çatışmaya girdi. Esrarengiz bir şekilde kaybolan işadamlarını bulmak amacıyla çalışma yapan polis, kullanılan bir kredi kartından yola çıkarak, Hizbullah üyesi teröristlerin izini Beykoz'da buldu. Kuşatılan evden ateş açılması üzerine çıkan çatışmada mahalle savaş alanına döndü, bir polis memuru yaralandı. Televizyonlardan naklen yayınlanan ve yaklaşık beş saat süren çatışmada bir terörist ölürken, biri örgütün üst düzey sorumlusu iki kişi de sağ ele geçirildi.
       İstanbul'daki işadamlarının kaçırılmadan önce cep telefonlarıyla yapılan görüşme ve mesajlarını inceleyen polis, bu isimlerden oto galerisi sahibi Mehmet Şehit Avcı'ya ait kredi kartından Anadolu yakasında yaklaşık 1.5 milyar liralık harcama yapıldığını belirledi. Cep telefonlarıyla son yapılan görüşmelerinin değerlendirilmesi ve kredi kartının kullanıldığı bölgede çok gizli yürütülen çalışmalar kapsamında Kanlıca Kaptanlar Mahallesi Mühendis Çıkmazı Sokak üzerindeki eve ulaşıldı. Örgüt üyelerinin üç hafta önce kiraladıkları villa izlemeye alındı. Cuma günü başlatılan operasyonda altı eve operasyon düzenledi ve çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Silahlı çatışma

       Ancak dün saat 14.30 sıralarında İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekibi fark eden Hizbullah üyeleri, iki katlı binadan polisle silahlı çatışmaya girdi. Çatışmanın büyümesi üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çevik Kuvvet, Özel Tim ve Terörle Mücadele ekipleriyle panzerler, bölgeye sevk edildi. Emniyet birimleri olay yerine çok sayıda uzun namlulu silah, gaz maskesi, ağır silah ve göz yaşartıcı bomba getirirken; çok sayıda ambulans ve itfaiye aracı da hazır bekletildi. Silah sesleriyle bölgeyi savaş alanına çeviren çatışma aralıklarla sürdü.

Operasyonu Özdemir yönetti

       Polis, önce bölgedeki doğalgazı kestirdi. Saatlerce süren operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir bizzat yönetti. Çatışmada kolundan yaralanan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı timde görevli polis memuru Sami Şen, Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırıldı.
       Operasyona katılan ekipler, kendilerini engellediğini belirttikleri helikopterin uzaklaştırılmasını istediler. Çatışma saat 19.20'da sona erdi. Teröristlerden biri öldürülürken, ikisi sağ ele geçirildi. Özdemir, operasyonun tamamlanmasıyla polisleri kutladı.
       Polisin Hizbullah operasyonunda peşine düştüğü en önemli isimlerden birisinin, örgütün Marmara ve Ege Bölge Sorumlusu Edip Gümüş olduğu, ölen teröristin üzerinden ise Şehithan Aksoy adına düzenlenmiş kimlik çıktığı kaydedildi.

Özdemir: Tahminen Hizbullah

       Operasyonun ardından açıklama yapan Özdemir, villada bulunanların işadamlarını kaçıran Hizbullah militanları olduğunu tahmin ettiklerini bildirdi. İşadamlarının kaçırılmasıyla ilgili yapılan çalışmalar sonucu villaya ulaşıldığını kaydeden Özdemir, operasyona katılan ekiplere içeriden Kalaşnikof silahlarla ateş açıldığını belirtti.
       Özdemir, hücre evinde yakalanan silahlar konusunda şu açıklamayı yaptı:
       "Arkadaşlarımızın megafonla defalarca `Teslim olun' uyarısında bulunmasına rağmen içeriden ateş edildi. İçeride üç Kalaşnikof silah ve mermileri, (piyade tüfeği olarak bilinen) G - 3 mermileri, iki adet 9 milimetre çapında tabanca ve mermileri, bir MP - 5 otomatik tabanca, TNT (dinamit) kalıpları, örgüt yayınları, cep telefonları ve bilgisayarlar ele geçirildi."

Operasyon naklen ekranda

       Hizbullah'ın polisle girdiği ilk büyük çatışmanın saatlerce sürmesi ve ekranlardan canlı olarak yayınlanması, dünkü operasyon için "benzeri görülmemiş" nitelemesine neden yol açtı.
       Bazı kanalların canlı yayınla ekranlara aktardığı görüntüler; teröristlere, dışarıdaki kuşatmayı televizyondan izleyerek hücre evinin karşısında konuşlanan polislerin yerlerini öğrenme olanağı verebileceği yorumları yapıldı.

Üç teröriste de sakallı

       Operasyon sonrasında üç teröristin de aynı tip sakala sahip olduğu görüldü. Sağ olarak yakalanan ve gözaltına alınan iki militanın sorgulandığı ve elde edilecek bilgiler doğrultusunda Hizbullah'a yönelik yeni operasyonlar düzenleneceği ifade edildi.

Dakika dakika operasyon

       Beykoz'da savaşı andıran çatışma şöyle gelişti:
       14.55: İstihbarat ekipleri, sürdükleri iz sonucu Kavacık Kaptanlar Mahallesi'ne geldi. Ekipler, aynı sırada sekiz eve operasyon düzenledi.
       15.00: Mühendis Çıkmazı'ndaki iki katlı villaya operasyon düzenleyen ekibe ateş açıldı.
       15.05: Ekipler, teröristlerin bulunduğu villanın çevresini sardı, çatışma büyüdü.
       15.10: Binanın elektrik ve doğalgaz akımının kesilmesi istendi. Villa çevresindeki bir kilometrelik alana giriş - çıkış yasaklandı.
       15.20: Özel harekat timleri, terörle mücadele ve çevik kuvvet ekipleri, ağır makineli silahlar, panzerler, göz yaşartıcı bombalar, gaz maskeleri ve emniyete ait ambulanslar olay yerine ulaştı.
       15.25: Çok sayıda ambulans ve itfaiye aracı olay yerinde hazır bekletildi.
       15.30: Polis memuru Sami Şen, elinden yaralandı. Militanlardan birinin de yaralandığı haberi alındı.
       15.35: Bir polis memuru binaya yaklaşarak içeri ateş ettikten sonra uzaklaştı.
       15.45: Takviye ekipler olay yerine ulaştı.
       15.50: Silah sesleri arttı, villanın çevresi tamamen polis kontrolüne alındı.
       15.55: Binanın giriş üzerindeki çıkıntısına merdivenle ulaşan polis üst kat penceresinden içeri ateş etti.
       16.00: Villadan gelen silah sesleri kesildi.
       16.35: TV'lere ait canlı yayın araçları, polisin cep telefonu görüşmelerini etkilediği gerekçesiyle uzaklaştırıldı. Yeniden silah sesleri başladı.
       16.45: Güvenlik kuvvetlerince, bölge üzerinde uçuş yapan ve bir basın kuruluşuna ait olduğu sanılan helikopterin de uzaklaştırılması istendi. Havalimanı kontrol kulesininin irtibat sağlanamadığını bildirmesi üzerine, bu görevi yerine getirmek üzere bir polis helikopteri uçuşa geçti.
       17.00: Silah sesleri kesildi.
       17.10: Binanın elektriğinin hala yanması dikkat çekti
       18.05: Yaklaşık bir saattir süren sessiz bekleyiş, yerini silah ve patlama seslerine bıraktı.
       18.13 ve 18.40 arası: Silah seslerinin yanı sıra yaklaşık 10 ayrı patlama sesi tespit edildi.
       18.50: Operasyona katılan ve çevrede önlem alan bütün ekiplerin emir almadıkça ateş açmamaları ve güvenlik önlemlerinin bozulmadan devam ettirilmesi yönünde telsizden anonslar yapıldı.
       19.05: Operasyonun gerçekleştirildiği villaya olay yeri inceleme ekibinin gelmesi istendi.
       19.20: İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, polis telsizinden yaptığı anonsla, operasyonun tamamlandığını bildirdi ve operasyona katılan tüm görevlileri İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve İstanbul Valisi Erol Çakır adına kutladı.
       19.25: Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı ekiplerle olay yeri inceleme ekibi dışındaki bütün güvenlik güçleri olay yerinden ayrıldı.
       19.30: Emniyet Müdürü Özdemir, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, operasyonun tamamlandığını ve biri ölü, ikisi de sağ olmak üzere üç teröristin yakalandığını bildirdi.

Hizbullah Batı'ya göç etti

       Ruşen Çakır
       İstanbul'daki çatışmada adı öne çıkan Hizbullah (Allah'ın Partisi) örgütlenmesine, 1979'daki İran İslam Devrimi'nin ardından pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de Tahran güdümünde gidildi. İlk başta tüm Türkiye'yi kucaklayan Hizbullah, zaman içinde Güneydoğu ağırlıklı bir örgüt haline geldi.
       Hizbullah'ın ilk kurucuları büyük şehirlerde üniversite okuyan İslamcı militanlardı. Bunlar bölgeye dönüp, Batman, Diyarbakır gibi merkezlerde açtıkları kitabevleri etrafında örgütlenmeye başladı. Hedef kitle olarak yoksul ve işsiz gençleri seçtiler. Her ne kadar silah yoluyla "bağımsız İslami bir Kürt devleti" kurmak isteseler de, uzun bir süre silahlı eylem yapmadılar.
       Hizbullah, 1991 sonunda PKK'nın bu örgütü kendine engel görüp bazı yöneticilerine saldırmasıyla gündeme geldi. PKK eylemlerine Hizbullah hemen misilleme yaptı. Böylece uzun bir süre Güneydoğu, PKK - Hizbullah çatışmasına sahne oldu. Hizbullah, PKK yanlısı olduğunu düşündüğü serbest meslek sahibi, memur gibi şahsiyetlere, özellikle satırla saldırırken, PKK doğrudan Hizbullah militanı olduğundan şüphelendiği kişileri katletti.
       Bütün bu süre içinde Hizbullah'a yönelik polis operasyonu yapılmaması örgütün devlet tarafından kollandığı, teşvik edildiği ve hatta yönlendirildiği iddialarına yol açtı. Fakat PKK'nın kent merkezlerindeki etkisinin kırıldığı andan itibaren, yani son 3 - 4 yıl içinde Hizbullah'a yönelik çok büyük operasyonlar yapıldı. Bunda, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde "irtica"nın "bölücülük"ten önce baş tehdit olarak kabul edilmesinin büyük rolü oldu.
       Devletin istihbari ve operasyonel imkanları Hizbullah'ın çökertilmesi stratejisine uygun olarak yönlendirildi ve peşpeşe yüzlerce örgüt militanı ile sempatizanı gözaltına alındı.
       Bir örgüt evinde ele geçirilen bilgasayar disketlerinde Hizbullah militanlarının her türlü kimlik bilgisine ulaşan polis, itirafçıların da yardımıyla örgütün belini büyük ölçüde kırdı.
       Fakat Hizbullah'ın da devletin strateji değişikliğine paralel olarak yeni çizgi geliştirdiği; deşifre olan elemanlarını Batı'ya, özellikle Güneydoğu'dan göç alan bölgelere kaydırdığı söyleniyor.

       Örgütün beyinleri
       (Soldan sağa)Sülhaddin Ürük (Mali işler sorumlusu), Hüseyin Velioğlu (Hizbullah lideri), Edip Gümüş (Marmara ve Ege sorumlusu)

Diyarbakır'dan tim

       Örgütün PKK'daki çizgi değişikliğinden rahatsız olan kesimleri de saflarına çekebilmek için daha Türkiye genelini kucaklayacak faaliyetlere girmesi bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da üst düzey terör uzmanlarının katıldığı bir Hizbullah zirvesi yapıldı ve yeni stratejiler tartışıldı. Bunun hemen ardından İstanbul'daki 11 Güneydoğulu işadamı ve Nurcu lider İzzettin Yıldırım'ın Hizbullah tarafından kaçırıldığı öne sürüldü. Bunun üzerine Diyarbakır'da Hizbullah uzmanı bir tim İstanbul'a yollandı. Bu arada Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'nun Türkiye'de olduğu haberleri çıktı. Bütün bu haberlerin üzerine patlak veren İstanbul'daki çatışma, daha uzun bir süre Hizbullah'ın ülke gündeminde kalacağının habercisi.

Rehinelerden umut yok

       Beykoz'daki operasyon sonunda teröristlerin yanında rehine bulunmadığı anlaşılırken, istihbarat birimleri, rehinelerin öldürülmüş olabileceğini bildirdi.
       Operasyon sonrasında evdeki cep telefonlarının da üç işadamına ait olduğu tespit edildi. Evde ayrıca bilgisayar dökümanları ve sigara kutularına yazılmış örgüt şifrelerinin de bulunduğu, bunların incelemeye alındığı kaydedildi. Operasyon yapılan binanın önündeki 34 L 9065 Mercedes marka plakalı aracın da kaçırılan işadamlarından birine ait olduğu ifade edildi.
       Yaklaşık iki ay önce kaybolan işadamı Ömer Çınar'ın ağabeyi Mazhar Çınar da örgütün rehineleri öldürdüğünü düşünüyor. Çınar, evlilik hazırlığı yapan kardeşinin, kendi isteği üzerine gitmediğinin mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi:
       "Dağılma sürecinde olan Hizbullah yeniden örgütlenmeye çalışıyor. Örgüt dini sömürüyor. Kaçırdıkları kişileri 45 gün boyunca bir sığınakta hapsediyorlar. Bu süre içinde de açlığa ve susuzluğa dayanıklılığını ölçmek için sadece süt veriyorlar. Örgüte girmeyi kabul etmeyeni ise infaz ediyorlar."
       Kaçırılan diğer işadamı Mecit Bakaç'ın iş ortakları Tahir Özkorkmaz ve Celal Erden, Bakaç'ın dinine düşkün bir insan olduğunu, ancak örgütle bir ilişkisinin bulunduğuna inanmadıkları belirtti.
       Kayıplardan Şuayip Yetiş'in eniştesi Mehmet Karakaya ise, kayınbiraderinin tuzağa düşürüldüğünü iddia ederek, "Karısı hamileydi. Biz de ne olduğunu anlamadık. Örgüt bağlantıları yoktu. Bağcılar'da Esra Ajans'ın tahsilat işlerine bakıyordu. Sabah işe gitmiş gelmemiş. Ailesi olaydan sonra Adıyaman'a gitti" diye konuştu.

Teröristlerin villası kaçak çıktı

Militanların Beykoz'da kıstırıldıkları villa da kaçak çıktı. Müteahhit Mehmet Altan'a ait binaya operasyon düzenleyen polis, villanın içine girebilmek için Beykoz Belediyesi İmar Müdürlüğü'nden binanın projelerini istedi. Belediye ekipleri Mühendis Çıkmazı Sokak'taki binanın dosyasını polise verdiler. Bu arada binanın, Beykoz'daki çok sayıda bina gibi kaçak yapıldığı tespit edildi. Belediye ekiplerinin bir süre önce kaçak olduğunu belirledikleri binayla ilgili zabıt tutarak, 3 milyar 900 milyon lira para cezası kestikleri anlaşıldı. FP'li belediye döneminde inşaatı başlayan ve bağış karşılığı kaçak yapıldığı belirtilen villaya, tamamlanmasının hemen ardından üç hafta önce militanlar yerleşti. Belediye İmar Müdürlüğü ekiplerinin hazırladığı kaçak bina tutanağı, yıkım kararı çıkarılması için Belediye Encümeni'ne gönderildi.

Cep telefonu çağrısıyla kaçırmışlardı

       Aralarında Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı İzzetin Yıldırım'ın da bulunduğu Nur cemaatine yakın 11 işadamı, cep telefonu çağrılarıyla arka arkaya ortadan kayboldu. Kaçırılma olaylarının özellikle İslami görüşleri ağır basan kişilerin yaşadığı Fatih, Üsküdar ve Bağcılar'da meydana gelmesi dikkat çekti. İslami kesimde panik yaratan kaçırma olayıyla ilgili çalışmalarını yürüten Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve İstihbarat birimleri, Hizbullah örgütü eski üyesi olduğu ileri sürülen Abit Taşan ve Raif Çiçek'i gözaltına aldı. Ancak bu kişiler, olaylarla ilgisi olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı.
       İbrahim Sarıaltın, Kadri Tüzel, Şuayip Yetiş, Ömer Çınar, Cihangir Gaffari Negiş, İsmail Aksoy, Ramazan Yaşar, Ahmet Artçı, Mehmet Kanlıbıçak, Şehit Avcı, İzzetin Yıldırım.

Yöntem hep aynı

       Kaçırılan işadamlarının hepsi Doğu ve Güneydoğu kökenli. Hiçbirinin dernek, örgüt ya da partilerle organik bağlantısı yok. Çevrelerinde dindar olarak tanınan bu kişiler, cep telefonlarıyla gelen davete, randevuya gittikten sonra ya da daha önce kaybolan kişilerin telefonlu çağrılarına uyarak ortadan kayboldular. Çatışma çıkan bölgeyle kaçırılan işadamlarının bazılarının Üsküdar'da oturmaları dikkat çekti.

Notlar

       Beşiktaşlı Ayhan'ın evi villanın yanında
       * Polis tarafından gerçekleştirilen Hizbullah operasyonu, tüm Beykoz'u felç etti. Sıcak çatışmanın yaşandığı villaya giden yollar ile Hıdiv Kasrı'na ve Kavacık'a çıkan tüm cadde ve sokaklar trafiğe kapatıltı.
       * Operasyonun yapıldığı villanın yakınındaki binalar boşaltılırken, çevre sakinleri, bir serseri kurşuna kurban gitmemeleri için uyarıldı. Operasyonun yapıldığı evin hemen yanında Beşiktaşlı Ayhan'ın evinin bulunduğu belirtildi.
       * Operasyonun yapıldığı evin birkaç sokak ötesindeki bir çocuk yuvasında da heyecanlı dakikalar yaşandı.
       * Operasyonda yaklaşık 500 polis görev aldı. Çevre evlerde oturan vatandaşlar, polislere çay servisi yaptı.
       * Villanın çevresindeki evlerin çatılarına usta nişancılar yerleştirildi. Operasyon için binaya ilk önce Özel Harekat Timi'nden beş görevli girdi. Töreristler binanın üst katında sıkıştırıldı. Operasyon 19.30'da sona erdi.
       * Olay yerinde tam donanımlı ambulanslar hazır bekledi. Ayrıca İGDAŞ herhangi bir patlamaya karşı çevrede doğalgazı kesti.
       * Operasyonu düzenleyen polisler, kendilerini engellendiği gerekçesiyle çevrede gezen bir helikopterin uzaklaştırılmasını istedi. Telsiz irtibatı kurulamayan helikopter, bir polis helikopteri tarafından uzaklaştırıldı.
       * İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, cep telefonu görüşmelerini engellediği gerekçesiyle televizyon kuruluşlarına ait canlı yayın araçlarının olay yeri çevresinden uzaklaştırılmasını istedi.
       * Televizyon kanalları operasyonu canlı yayınla verdi. Dakika dakika yayınlanan operasyonu sadece ilçe halkı değil, televizyonları başındaki milyonlarca insan izledi.

Emniyet Müdürlüğü'nün Hizbullah raporu:

       '5 bin silahlı militan dağda'
       Tolga Şardan Ankara
       Hizbullah'a yönelik büyük operasyonlar gerçekleştiren Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, örgütün yüzbinler ile ifade edilen tabanı, 5 bin dolayında da silahlı militanı olduğunu bildirdi.
       Diyarbakır'daki terör uzmanlarının MGK toplantısı için hazırladığı "Hizbullah Raporu"ndaki bazı saptamalar şöyle:
       * Hizbullah Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da geniş çaplı olarak yapılanmamış ise de batı illeri İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Kayseri'de askeri ve siyasi kanat olmak üzere yapılanmaları ve örgütsel faaliyetleri mevcuttur.
       * Türkiye genelinde yüzbinlerle ifade edilecek şekilde Hizbullah tabanı mevcut olup, 5 bin civarında silahlı faaliyet yürüten askeri kanat üyesine sahiptir.
       * Hizbullah'ta standart şekilde oluşturulmuş şematik bir yapılanma mevcut olmayıp, çıkış noktası Güneydoğu, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde hedeflemiş olduğu altyapıyı tamamlamış durumdadır.
       * Batı bölgelerinde 1989'dan itibaren örgütsel faaliyetler sürmekte olup, diğer batı illeri Ankara, İzmir, Bursa, Manisa, Muğla, İzmit, Adapazarı ve özellikle Konya'da son yıllarda taban oluşturma çabası devam etmektedir.
       * Karadeniz Bölgesi'nde üniversite öğrencileri düzeyinde örgütsel çalışması mevcuttur. Güneydoğu ve Doğu'daki örgütsel yapıyı aynen batı illerinde de oluşturmaya çalışmaktadır. Güneydoğu, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgesinde deşifre olan örgüt mensupları, hızla örgüt üst yönetiminin talimatıyla batı illerine göç ettirilerek, orada örgütsel faaliyetlerinin devamı sağlanmaktadır.
       * Örgüt lideri Hüseyin Velioğlu 1995'te durum değerlendirmesi yaptı. Örgütün askeri kanadı, güneydoğudan batı illerine göç ettirildi. Bu arada örgüt içerisinde bazı kişiler hakkında devlet işbirlikçileri iddiası ortaya çıkmaya başladı.
       * Türkiye Cumhuriyeti ile fiili çatışmanın ilk olayları 1995'ten bugüne kadar halen sürmektedir. Güvenlik güçleriyle ilişkisi olduğu doğrulanabilen ve şüphelenilen örgüt elemanları, çok katı ve hiçbir zaman affı söz konusu olmayacak şekilde infaz edilmektedir.
       * PKK, her ne kadar devlete karşı yürüttüğü propaganda çalışmalarında Hizbullah'ı "kontrgerilla" olarak nitelendirmiş ise de, Hizbullah'ın oluşumunu hızlandıran ve silahlı eylemlere yönelmesine neden olan bizzat kendisidir.

Zehra Vakfı yalanlıyordu

       Aralarında Nur Cemaati mensubu Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'ın da bulunduğu 11 işadamının kaçırılmasında Hizbullah örgütünden şüphelenilmesi ve gazetelerde bu örgütün adının ön plana çıkmasına Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı tepki göstermişti.
       Kaçırılma olayının faili olarak Hizbullah örgütünün gösterilmesini yanlış bulduklarını söyleyerek gazetelere yazılı açıklama gönderen Zehra Eğitim Vakfı ve İzzettin Yıldırım'ın avukatı Nihat Osmanoğlu, kendilerine Hizbullah'ın kaçırdığı şeklinde bir bilginin gelmediğini, olayı bu örgüte mal etme yaklaşımını doğru bulmadıklarını belirtmişti.
       Açıklamada "Zehra Vakfı ile ismi zikredilen örgütü kimileri karşı karşıya getirmek istemektedir. Bu karanlık oyuna alet olunmayacak" denilmişti. Vakıf yetkilileri, İzzettin Yıldırım'ın İslami değerlerle yoğrulmuş, Risale - i Nur terbiyesinden geçmiş sosyal bir kişilik olarak her türlü uç fikre, radikal tavırlara ve gayrı meşru yaklaşımlara uzak biri olduğunu, Hizbullah ya da başka bir örgütle ilişkisinin bulunmadığını da belirtmişlerdi.