The Others Netice almak zor olabilir

Netice almak zor olabilir

26.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Netice almak zor olabilir

Netice almak zor olabilir


Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Ersin Onulduran'a göre Yugoslavya'ya NATO müdahalesi

ŞAHİN ALPAY


NATO kuvvetleri Kosova ile barış anlaşmasını uygulamaya zorlamak amacıyla 24 Mart günü Sırbistan'ı havadan bombalamaya başladı. Kosova krizinin geçmişi şöyle: Nüfusunun çoğu Müslüman Arnavutlardan oluşan Kosova, eski Yugoslavya'da geniş özerkliğe sahipti. Eski Yugoslavya'nın dağılmasından sonra iktidara gelen Slobodan Miloşeviç yönetimi, Kosova'nın özerkliğini kaldırdı.
O tarihten beri Kosovalılar, Belgrad'a karşı direniyor. Direniş, Şubat 1998'den itibaren silahlı mücadeleye dönüştü. Arnavutlar 18 Mart günü Fransa'nın Rambouillet kentinde yapılan barış görüşmeleri sonunda, Kosova'ya geniş özerklik verilmesini ve bu özerkliğin uygulanmasının 28 bin kişilik bir NATO ordusu tarafından denetlenmesini öngören anlaşmayı imzaladı. Yugoslav (Sırp) tarafı ise, Kosova'ya yeniden özerklik tanımayı kabul, fakat NATO birlikleri gönderilmesini reddetti.
ABD'nin özel temsilcisi Richard Holbrooke 22 Mart'ta Belgrad'ı ziyaret etti ve Miloşeviç'i barış anlaşmasını imzalamadığı takdirde, NATO'nun hava bombardımanına maruz kalacağı konusunda uyardı. Holbrooke 23 Mart'ta görüşmelerin başarısız kaldığını ilan etti. NATO hava bombardımanı emri verdi.
Kosova'ya NATO müdahalesinin olası sonuçlarını, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Onulduran ile konuştuk.

* NATO 50 yıllık tarihinde ilk kez egemen bir devlete askeri müdahalede bulunuyor. Bu haklı bir müdahale mi?

Uluslararası ilişkilerin akışı artık eski tarih ve hukuk kitaplarındaki salt metin yorumlarını geride bırakıyor. Eski ve ünlü devletler hukukçularına sorsanız, belki kılı kırk yararak, NATO müdahalesi haklı mıdır değil midir üzerine 40 sayfalık bir kanaat ileri sürebilirlerdi. Ama bugünün dünyasının gerçekleri, hele Bosna tecrübesi ışığında bakıldığında, NATO müdahalesinde haklıdır. Ayrıca bu müdahale, uyarılar yapılmadan da olmadı. Haftalarca süren görüşmeler sonunda yola gelmeyenlere yapılan bir müdahale.

* Ahlaken de haklı bir müdahale. Fakat uluslararası hukuk açısından pürüzsüz mü?
Dün Avusturya hava sahasını bütün uçaklara kapattığını söyledi. Gerekçesi de müdahale için BM'in onayının alınmamış olması. Irak'a yapılan askeri müdahaleler de başlangıçta BM'in tam desteğiyle yapılıyordu, ama son müdahalelerin su götürür tarafı var. Ancak, eğer uygar uluslar topluluğu içinde bir mutabakat varsa, müdahalenin hukuken geçerliliği konusunda sanırım büyük tartışma olmaz.

* Havadan bombardımanla netice alınabilir mi? Irak'a benzemez mi?
Arkalarında büyük bir kan gölü bırakan Sırplar, deneyimli bir orduya sahip. Rusya tarafından sağlanan gayet gelişmiş hava savunma silahlarına sahipler. Ayrıca, hava koşulları ve topoğrafya itibarıyla, havadan müdahalenin etkili olmasının önünde engeller var. "Girmesi kolay, çıkması zor bir savaş olabilir" şeklindeki yorumlara katılıyorum. "Vietnam sendromu"nu yaşayan ABD kamuoyu, savaşta verilecek kayıplara çok duyarlı. Yarın Amerikan bayrağına sarılı asker tabutları uçaklardan inmeye başlayınca, böyle bir savaşa ne kadar destek verilir, çok şüpheliyim.

* Yani netice alınabileceğinden şüphelisiniz...
Müdahaleyi birkaç safhaya ayırabiliriz. Birinci aşamaya, isterseniz "Temiz savaş" diyelim. Güdümlü füzeler ve çok yüksekten yapılan bombardımanlarla geçirilen dönem. Bundan netice alınabilirse, ne ala. Ama şu anda Bosna'da konuşlandırılmış olan NATO güçlerine Sırplar doğrudan saldırır, çok miktarda kayıp olursa, savaşın yayılma ihtimali yükselir, netice alınması da zorlaşır. Burada Batı'nın azmi de sınanacak.

* Alınması istenen netice, Sırpların Kosova'nın özerkliliğinin NATO birliklerince denetlenmesini kabul etmesi. Sırbistan'da muhalefetin Miloşeviç arkasında durması, neticeyi güçleştiren başka bir etken değil mi?

Her dış müdahale durumunda iktidar en azında başta daha güçlü bir durumda olur. Dış düşmanı hedef aldığınızda, içeride muhalefetin sesinin kısılması, uluslararası ilişkilerin bir kuralıdır. Ancak bu uzun sürmez. Yeni Yugoslavya'da Miloşeviç iktidarı büyük bir destekle kurulmadı. Muhalefet Irak'taki gibi değil; oldukça güçlü. Ağır zayiat verildiği, eldeki silahların yok edildiği bir ortamda, Miloşeviç'e karşı direniş başlayabilir. Balkan halklarının karakterinde, itaatsizlik, mücadelecilik olduğu için Miloşeviç için böyle bir tehlike daima vardır.

* ABD Başkanı Clinton, Kosova'ya müdahale edilmemesi halindeki tehlikelerin, bunun getireceği risklerden daha büyük olduğunu söyledi. Doğru mu?
Kastedilen Bosna'da olduğu gibi 250 bin insanın ölmesi, Kosova'da bugüne kadar ölen 40 bin insana daha binlercesinin katılması ise, tehlike gerçekten çok çok büyüktü. İleride pişman olmamak için şimdi müdahale, yerinde bir karar.

* Rusya beklenenden daha sert bir tepki gösterdi. Bir karşı önlem beklenebilir mi?

Rusya'nın bu kadar sert tepki göstermesi doğrusu sürpriz oldu. Primakov, Batı'nın yardımlarına en muhtaç olduğu bir dönemde, Washington'a bir saat kala uçağını geri çevirdi. Rusya şimdi şunları yapabilir: Yugoslavya'ya uygulanan silah ambargosuna son verebilir. Danışman kimliğinde askeri personel gönderebilir. Kore savaşında Çin'in, vietnam savaşında Rusya'nın Kuzey'e yaptığı yardımlar gibi, Yugoslavya'ya savaşın uzamasına neden olabilecek destekler sağlayabilir.

* Clinton ve Blair'in riskler arasında bir "Türk - Yunan savaşı" çıkma ihtimalini de sayması Atina'yı kızdırmış. Gerçekten başka bir nedenle değil de Kosova yüzünden böyle bir savaş çıkması riski var mı?

Önümüzdeki 2 - 3 aylık dönemde bunu olası görmüyorum... Clinton'un iki gün önceki konuşmasını izledim. Kosova'daki uyuşmazlığın bir Türk - Yunan savaşına da yol açabileceği ihtimaline değindi. Bu arada, ABD'nin Türkiye'yi kollamasının sebebini, Türkiye'nin aşırı siyasallaşmış İslamcı hareketlerle çevrili bir bölgede, ılımlı, laik ve demokratik bir ülke olmasıyla açıkladı. Bence Kosova krizi sonunda çıkacak bir Türk - Yunan savaşı, savaşın Balkanlara yayılmasının ancak son halkalarından biri olabilir.

* Türkiye iki ilkeye dayanan bir politika izledi. Kendi iç koşullarını dikkate alarak, Yugoslavya'nın toprak bütünlüğünü; ama aynı zamanda Kosova'nın daha önce kazanmış olduğu özerkliğin geri verilmesini savundu. NATO müdahalesine de tam destek verdi...

Evet, Türkiye oldukça hassas bir durumda. Bir benzetme ile "Öyleyse senden de kopma olsun" denebilir. Fakat böyle bir benzetme yapılamaz. Çünkü, Kosova 1989'a kadar özerkliği tanınan bir bölgeydi. Türkiye'de PKK ve yandaşlarının özerklik ya da ayrılma taleplerinin tarihi ya da hukuki bir dayanağı yok. Kürtler, azınlık statüsü tanınmış, Türkiye bütününden ayrılmış bir unsur değil. Büyük çoğunluğunun böyle bir isteği de yok.

* Kosova krizinde Batılılar arasında bazı ayrılıklar görülmüyor mu?

Brüksel'de yapılan son Avrupa Birliği zirvesinde, NATO müdahalesini açıkça destekleyen bir açıklama yapılmadı. İtalya hükümeti, karşı olan muhalefetin baskısıyla, müdahaleyi gönülsüzce destekliyor. Yunanistan'da "Ta Nea" ve "Katimerini" gibi hükümete yakın gazeteler, müdahaleyi "dev bir hata, bütün bölgeye bir tehdit" olarak niteledi. Dolayısıyla Batı ittifakında büyük bir dayanışma görülmüyor.
Örneğin Türkiye'nin tavrı Yunanistan ile kontrast halinde. Gerek Başbakan'ın, gerekse Genelkurmay Başkanı'nın yaptıkları açıklamalar NATO müdahalesine tam destek ifade ediyor. Hatta Genelkurmay Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin NATO'nun emrinde olduğunu belirtti.

* Gerek İbrahim Rugova'nın silah kullanılmasına karşı olan Demokratlar Birliği, gerekse silahlı mücadele yanlısı Kosova Kurtuluş Ordusu'nun aslında özerklik değil bağımsızlık, hatta Arnavutluk ile birleşme istedikleri biliniyor. Müdahale Kosova'nın Yugoslavya'dan ayrılmasıyla sonuçlanabilir mi?

Yakın zamanlarda Dr. İbrahim Rugova'yı ABD'deki bir toplantıda dinledim. Rugova'nın iki arada kalmış, rahatsız bir tavrı var. Kendisine Başkan dedirtiyor, ama bağımsızlığı dillendirmiyor.... Hırvatistan'ı acilen tanıdığı için eski Yugoslavya'nın dağılmasına Almanya sebep oldu deniyor. NATO da 3 - 5 yıl sonra, kalan Yugoslavya'nın parçalanmasına sebep olma ithamıyla karşılaşır mı? Bilmiyorum... Ancak NATO'nun şu anda yapmak istediği Kosova'da Sırp katliamına son vermek ve Kosovalıların imzaladıkları özerklik antlaşmasını uygulatmak.