Öğle saatlerinde

Kanal D çok iyi bir iş yaparak Türkiye - Yunanistan voleybol karşılaşmasını yayımladı. Bu maç Avrupa Bayanlar 1. Ligi'ne çıkacak takımı belirleyecek maçtı. Ve karşımızdaki takım da Yunanistan'dı. Son sette tek sayı vermedik. Muhteşem bir galibiyet aldık. Ama Kanal D maç biter bitmez reklamlara girdi. Ve yaklaşık altı dakika reklam verdi. Tabii o sıradaki heyecan ve salonda yaşanan muhteşem görüntüler güme gitti. Spiker "o kadar güzel görüntüler vardı ki, sizinle birlikte olmadığımız süre içinde" demez mi birde. Olmaz böyle şey. Böyle bir maçın ardından bu kadar da "para" düşünülmez. Ben izleyici olarak böyle bir maçın ardından gelen görüntüleri görmek isterim. Bana ne reklamlardan... Bir çuval incir berbat etmek, sanırım buna denir.
 

Bir sözüm de spikere... "Bunlar nasıl grup lideri olmuşlar böyle" diye bir cümle sarfetti. Bence, böyle bir yorum spor centilmenliğine yakışmaz. Zaten skor ortada. Söze ne hacet var?
 

Prestij ailesini uzun bir süredir göremiyordum. "Harika Pazar"da dolaylı yoldan olsa da haberdar olmak, beni fazlasıyla mutlu etti!
 

TV kanalları pazar öğlen saatlerine kadar ağırlıklı olarak magazin ve klip programları yayınlıyor. Halbuki uzun kahvaltıların ve anlamsız bakışların sabahında şöyle az kanlı, iyi pişmiş maceralar daha iyi gitmez mi?
 

Halit Kıvanç'ın TRT 1'daki sohbeti tam pazar günleri için ideal. Keyifli, düzeyli... Ayşen Gruda ile Aykut Oray'la dün yapılan muhabbet, içten, samimi ve de espriliydi. Kıvanç, sabah ile öğlen arasındaki saat dilimlerinin vazgeçilmez programını yapıyor.
 

Ankara'lı Turgut, Kanal D'nin sanal sunucusunun karşısındaydı. Sanal da olsa Turgut Abi, bikiniyle oturan, sonradan yaratılmış hanıma bakmadan edemedi. Bu öğlen saatleri yaklaşırken gerçekleşiyordu.