The Others Ölüm orucundan hastaneye

Ölüm orucundan hastaneye

05.01.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ölüm orucundan hastaneye

Ölüm orucundan hastaneye

Afyon'dan Erzurum Cezaevi'ne nakledildikleri gerekçesiyle eşiyle birlikte ölüm orucuna başlayan Songül Demirci'nin durumunun kritik olduğu öğrenildi

ERZURUM E Tipi ve Özel Tip Cezaevleri'nde kalan 370 terör suçlusundan 92'sinin dönüşümlü açlık grevi sürerken, Afyon'dan Erzurum'a nakledildikleri için dokuz gün önce ölüm orucuna başlayan TİKKO'cu çiftten Songül Demirci ağırlaşarak hastaneye kaldırıldı.
Hücre sistemine dönülmeye çalışıldığı, ziyaretlerin engellendiği, tutukluların itirafçı olmaya zorlandığı, cezaevindeki MHP'li kadrolaşmanın arttığı gerekçesiyle süren dönüşümlü açlık grevinde, tutuklu ve hükümlüler iki gün aç kaldıktan sonra üçüncü gün normal yemeğini yiyerek nöbeti bir başka gruba devrediyor.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Hakkı Köylü, iki gün açlık grevi yapanların da yan koğuşlardan süt ve meyve suyuyla beslendiğini belirterek şöyle konuştu:
"Tamamen sulandırılmış, sözde açlık grevi. Onların koymaya çalıştığı kuralları uygulamaya koysak, Türkiye'deki diğer cezaevleri gibi burası da kontrolden çıkar. Çünkü kontrol altında olan tek cezaevi burası, pilot cezaevi masalları da bu yüzden. Burada kuralları eşkıya değil devlet koyar."

Afyon Cezaevi'nden Erzurum E Tipi Cezaevi'ne nakledildikleri için dokuz gün önce eşi Sami Demirci'yle birlikte ölüm orucuna başlayan 30 yıla hükümlü TİKKO'cu Songül Demirci, önceki akşam fenalaşarak Erzurum Numune Hastanesi Mahkum Koğuşu'na kaldırıldı. Demirci'ye ağızdan ve damardan sıvı takviyesi yapıldığı, durumunun kritik olduğu öğrenildi.

HADEP Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik, dünkü yazılı açıklamasında, devleti, Erzurum E Tipi Cezaevi'nde siyasi tutukluların başlattığı açlık grevine "duyarsız" kalmakla suçladı. Özçelik, devletin, hukuki ve insanı taleplere duyarsızlığının, siyasi tutukluların ölümüne göz yumması anlamına geldiğini iddia etti.
Açlık grevinde ölüm sınırına gelindiğini belirten Özçelik, siyasi partilerin de sessiz kaldığını anımsatarak, "Kendilerini insan hakları savunuculuğunun öncüsü ilan eden düzen partilerinin de konuya duyarsız kalması, bunların devletin politikalarından bağımsız olmadığını gösteriyor" dedi.
Cezaevi yöneticilerinin, açlık grevinin 39. gününde varılan anlaşmayı, iki gün sonra askıya aldığını ifade eden Özçelik, bu durumu, insanları ölüme sürükleme yaklaşımının bariz örneği olarak gösterdi.