The Others Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları

26.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları



Şehİr büyüdükçe sorunları da büyüyor. Çünkü böyle kar yağışlarını hatırlarım ilk defa olmuyor. Ama hiç de böyle bir felaket yaşanmamıştı. Ya birbirimizden haberimiz olmazdı, radyo sadece konuşur, etkisi de televizyon gibi olmazdı. Eh o da olmadığına göre sadece kendi mahallemizde, semtimizde, en fazla gideceğimiz yerlerin sınırları içinde olup bitenden haberdar olurduk. En son hatırladığım, 1986 yılındaki o yağıştır. Hem daha uzun sürmüştü. Ama bugünkü kadar bir panik, bir felaket tellallığı yaşanmamıştı. Bir gerçeği de görmek lazım, bu kadar insan yaşamıyordu bu şehirde o zamanlar. Son fırtına ile şehrimizin kabına sığamaz olduğunu gördük. Gördük de şu özel televizyonların her konudaki "yandım Allah" çığırtkanlığına ne demeli? Amerikan menşeili felaket filmleri vardır yok çığ düşer filan, sanki böyle bir film çevriliyor. "Türkiye kara teslim, alarm" diye haber öyle bir melodi eşliğinde veriliyor ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Cenene Türk kanalındaki hava tahmincisi evladım ise nasıl denir tam bir felaket habercisiydi. "Bugün böyle yarın bundan beter olacak" deyip duruyor. Hatta kar bitecek ama don var, yani beş gün huzur yok evladımın dediklerine göre. "Biraz dikkatli olalım" filan desen. Yok, "Bundan beteri geliyor" demekten zevk alıyor sanki. Daha bu buz kar bitmedi bizim özel televizyonlar başladılar yine; iki gün nefes alacağız sonra yine yağış geliyor, hazırlıklı olun. Yahu zaten kış mevsiminde yağış vardır, kar yağar. Tamam böylesi de her zaman olmaz. Bari hava tahmini yapanlar gelen yağışın ne menem bir şey olduğunu söylesinler. Bundan önce de İstanbul'da kar yağışı geliyor dediler. Serpiştirip gitti.

FIrtIna başladı biz tabii ki haber kanallarına yöneldik. Yetkililer yağışın başında önlemlerin alındığını söylediler. Sonra zamanla iş ciddiyet kazanınca araçların servis yolunu kapatmamaları istendi. Fırtına, tipi, adam değil şeridi, yolu göremiyor... Gerçek şu ki; bu şehir bitmiştir. Ne vatandaşın yurttaşlık bilinci, ne belediyenin acil planı filan işe yaramaz. Bu şehir, bu nüfusu, bu şekli şemali ile iflah olmaz. Artık dua edip böyle fırtınaların bir an önce geçmesini dilemekten başka çaremiz yok.