The Others Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları

08.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Pazartesi yazıları

Pazartesi yazıları


CUMARTESİ akşam kabus gibiydi önceleri... Elektrikler beş saate yakın kesildi. Dedim ya önce kabus gibi geldi. Sonra alıştım, hanım haklıydı; "Gaz lambalı günleri ne çabuk unuttun"... Ne zarifti o lambalar. Yukarıdan aşağıya doğru hanım kalçası gibi (başka tarif bulamadım en uygunu bu geldi) genişleyen o lambanın cam kısmı mesela. Gaz kokusu yayılırdı odaya, o da bir hoş gelirdi. Bizim oğlanın evinde elektrik kesilince jeneratör devreye giriyormuş. Bir iki adet lamba yanıyormuş. Teknoloji bazen duygularını köreltiyor insanın. Mum mesela daha huzur verici bir mekan yaratır. Hayır illa hela ışığı gibi yanan iki tane lamba olacak, jeneratör gur gur çalışacak efendim elektrikten mahrum kalınmayacak. Yazın hırsız girince bir iki defa evlere paniklemişler. Koruma sistemi, elektronikmiş o da... Bizim evler ev değil mi yani? Neyse bir gariplik de giriş kapısında. Ana kapı va bir de ara kapı. "Niye bu ara kapı, bir tane kapı yetmiyor mu?" diye sordum bizim oğlana. Soğuk girmesini engelliyormuş. Apartmana girip asansöre gidene kadar üşüyormuş apartman sakinleri! Ehh sanki Sabancı Köşkü'nde oturuyorlar. Bu kadar şımarıklığa da ödedikleri aidat tam 230 milyon. Etraftaki hiçbir sitede böyle fahiş para alınmıyormuş. "Çıkacağız baba çıkacağız da" diye diye neredeyse dört sene geçti. Önceleri bu kadar değildi sonra azıtmışlar anlaşılan. Nereden nereye geldik. Ben, elektrikler kesilince radyo dinleme fırsatı da yakalamış oldum. Hanım mum ışığında yün örerken odaya çekildim, biraz uzandım bizim küçük radyo var istasyonları gezinmeye başladım...

BİR radyo yayınına takıldım. "Arka Pilan" galiba... Genç bir çocuk konuşuyor. Telefonda da dinleyiciler. Rap diye bir şeyden bahsettiler. Amerikalılardan çıkmış. Onlar edepliymiş, bizimkiler edepsizmiş. Biraz dinleyeyim, mutlaka şu rap denilen şeyden çalarlar diye bekledim. Davul var galiba ya da ona benzer sesler. Bir de sinek vızıltısı gibi bir çocuk sesi hızlı hızlı bir şeyler anlatıyor. Türkçe de benim bildiğim Türkçe değil. Bir "manita" lafını anladım. Bizim küçük torun "okulda manitam dede" diyor oradan aklımda kalmış. Davul aynı o sinek vızıltısı gibi, ses hiç durmuyor. Bizim âşıklar vardır, karşılıklı atışırlar hani, onun anlaşılan zamane hali. Dinleyiciler de bir hoş. Anlaşılan telefondaki sese tanıdıktı bizim sipiker; "Aaaa, bizim manyak tornacı" dedi. Anlaşılan dinleyicileri de bir farklı. Tornacının manyağı da pek bir hoş olur hani...