The Others Pazartesi yazıları...

Pazartesi yazıları...

16.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Pazartesi yazıları...

Pazartesi yazıları...


Herkes kızıyor Reha Muhtar evladımıza... Ne yalan söyleyeyim şu itirafların filan yer aldığı programı kaçırmıyoruz. Bizim gibi vatandaşlar var. Hani o "ahlak elden gitti" diye kızdığımız insanlar değil. Son programda şarkıcı Güllü (pek tanımayız hanımla, oradan öğrendik) eski eşi ve onun eski eşi vardı. Vallahi gözlerimize inanamadık. Hanım "Ayol bey, ne bu böyle. Kim kimi dövmüş, kimin arabası çizilmiş, kimin çocuğu kimden olmuş" diye sordu. "Hanım" dedim "Senin her akşam izlediğin o garip kılıklı Brezilya mı, Meksika mı ne işte o dizilerden farkı yok. Bu hakikisi" dedim. Güllü şarkıcı, onun dünyası bir başka da diğer hanım hani, bizim mahallede otursa komşumuz filan olurdu. Öyle bir hanım. Adam aldatmış, hâlâ "ben ona bakarım" diyor. Para filan da vermiş. "Televole" yemin ederim halt etmiş yanında. Al işte her şey ortada. Almanya’ya gitmişler Güllü hanım ile annesi... Kendisi orada doğup büyümüş. Sevgilisi varmış eskiden. Konsere mi ne gitmişler. Adamla tekrar karşılaşmışlar. Televizyondaki eşi de o sıralar hapisteymiş bunun haberini almış... "Biz erkek adamız, pantalon giyeriz" diyor. Ne demekse pek anlamadık. Bu konuşmalar bize pek bir yabancı. Ama işte hem merak, hem hani milletin durumunu öğrenmek için oturup izliyoruz.

İŞ güç yok, havalar soğuk dışarı çıkmıyoruz. Bütün gün evdeyiz hanımla. "Avrupa’ya girecek miyiz girmiyecek miyiz?" diye biz de pek bir meraklandık. Haberleri zamanında almak için haber veren kanalları tercih etmiştik. Mehmet Ali Birand bey hep heyecanlıdır. Ben kendisini Milliyet’teki yazılarından takip ederdim. Brüksel’den yazardı. Sonraları "32. Gün" adlı gayet mazbut bir haber program yaptı. Hiç yaşlanmıyor (tahtaya vurdum Mehmet Ali bey maşallah). Yanında da genç bir çocuk yetiştirmiş Cüneyt Özdemir evladım. Gayet muntazam giyiniyor, hep güleryüzlü... Bir ara telaş oldu. Kıbrıs ile ilgili bir şeyler olmuş galiba. Tabii biz ne olduğunu anlayamadık. Aslında onlar da kendi aralarında "hangi anlaşma; ne metnidir bu" diye sorup durdular. Aman ne olursa olsun, hayırlı olsun da. Pek bir muallakta bıraktı Avrupa bizi. 2013 filan diyorlar. Biz o günleri görür müyüz bilmem. Ama torunlar için iyi olacak. Bu ülkede çocuk okutmak bir felaket. Hep para, hep para. Hiç olmazsa Avrupa’ya gireriz de bizim çocuklar ellerini kollarını sallayarak gidip orada okurlar.