The Others "PKK Hizbullahı" çıkabilir

"PKK Hizbullahı" çıkabilir

20.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Emin Gürses'le Abdullah Öcalan'ın yakalanması ve PKK hareketinin geleceği üzerine konuştuk. Gürses'in Bağlam Yayınları tarafından basılan "Ayrılıkçı Terörün Anatomisi: IRA - ETA - PKK" ve "Milliyetçi Hareketler ve Uluslararası Sistem" başlıklı iki kitabı bulunuyor.

PKK Hizbullahı çıkabilir




* Öcalan operasyonunun sonucu ne oldu?
PKK'nın terörist bir örgüt olduğu Avrupa nezdinde de tescil ettirildi. Avrupa'da ARNK, ERNK yani PKK'nın siyasi ve askeri örgütleri var. Ayrıca "Sürgünde Kürt Parlamentosu" ve PKK Merkez Komite üyeleri Avrupa'da barınıyor. Bunlara, baskı altında kaldıkları için 1951 Sözleşmesi'ne göre mültecilik hakları verildi. Oysa bu Sözleşme'ye göre şiddete başvuran siyasi mültecilik hakkını alamaz. Avrupa'da kıyamet kopmasının bir nedeni de, onbinlerce kişinin mülteci olabilmek için beklemesidir. PKK'nın terör örgütü olarak kabul edilmesinden sonra bunların mülteci statüsünü alması zorlaşır.
Öte yandan mülteciliği kabul edilmiş, oturma izni almış PKK yandaşları rahatlayacaktır. PKK'ya aidat ve zorunlu hizmet vermekten kurtulacaklardır.
PKK, Ortadoğu tuzağına düştü; yoksullar ise PKK'nın tuzağına... Yoksulluk içinde, kimlik arayan, toplumsal baskıdan bıkmış insanlara PKK bir gerilla kimliği, silah ve maaş verdi. Dağa çıkmak cazip hale geldi.
*Apo yakalanabileceğini göremedi mi?
Apo tuzağı gördü, ama artık çok geçti. En son olarak Med - Tv'de "Benim de yaşama hakkım yok mu?" diye soruyordu. Uçakta ise "hizmete hazırım" dedi.
* PKK'da ne gibi gelişmeler beklenebilir?
Bir örgütü yıkmanın en iyi yolu üyelerini öldürmekten geçmez. Onu psikolojik ve ideolojik olarak yıkabilirseniz başarılı olursunuz. Dev - Sol, ideolojik tabanını kaybedince taşeron bir örgüt haline dönüştü. PKK'nın sonu da aynı olacaktır. Ancak, bu demek değildir ki, PKK'nın Kuzey Irak'taki 5 - 6 bin silahlı adamı silahlarını hemen bırakıp gelecekler. Teslim olmak kolay bir şey değil. Avrupa'da bile bir sol örgütten ayrılmak kolay bir şey değildir.
PKK'nın "tanrısı" gitti. Bir lider çıkabilir ama Apo gibi olamaz. Profesyonel, bir örgüt haline dönüşebilir. O zaman da PKK'nın Avrupa'daki işyerleri ve parasını paylaşma kavgası çıkar. Dev - Sol'da olduğu gibi birbirlerini öldürebilirler. Bir kısmı Talabani ve Barzani'nin yanına sığınabilir. Bir kısmı Avrupa'ya kaçmak isteyebilir. Suriye'de kalanlar bir şey yapamaz, orada çalışmaya devam ederler.
PKK'nın zaten sağlam bir ideolojik zemini yoktu... PKK'da etnik argümanlar, Marksist argümanlar, dinsel argümanlar iç içe. Güneydoğu'nun sosyal tabanında dinsel argümanlar ağırlıkta. Bunun için bir "PKK Hizbullah"ı kurulabilir.
Ayrıca PKK yönetimi içinde çatışma çıkması beklenebilir. Osman Öcalan, Cemil Bayık, Serhat Bucak ve Mustafa Karasu'nun ne yapacağını görmek lazım.
*PKK, bitti mi diyorsunuz?
PKK bitti. Ama başka bir şekil alabilir. Başka bir PKK çıkabilir. Dinsel inançlara dayalı, Hizbullah türü bir örgütün kurulması beklenebilir.
* Avrupa'da PKK ne olacak?
Fransa, Bask ayrılıkçı terör örgütü ETA militanlarını Gana'ya falan gönderiyordu. Ama bunların sayıları çok azdı. Binlerce PKK militanını nereye gönderecekler? Başlarına bela aldılar. Suriye, PKK'nın yaklaşık bir milyar dolarına el koydu, ama Avrupa'da PKK'nın bir sürü işyeri var. PKK 500 - 1000 kişilik bir örgüt olsa bu gelirlerle yıllarca yaşayabilir.
*Bundan sonra devletin ne yapması lazım?
Apo'nın yanına gidenler, bir ağanın yanından gelip bir başka ağanın yanına gider gibi gitmişlerdi. Şiddet kültürü devam etti. Gençlerin teslim olmalarını sağlamak için yumuşak davranmak lazım. Sorunu halletmek için olumlu koşullar oluştu. PKK ile "Kürdüm" demek tehlikeli hale gelmişti. Devlet şimdi güçlü durumda. İnsanlara kendilerini ifade olanağını sağlamalı. 11 yıllık zorunlu mesleki eğitimi mutlaka getirilmeli. Ekonomik kalkınmaya önem verilmeli. Bir söz vardır: "Ölmüş eşeğin kurttan korkusu olmaz" diye... İnsanlara bir şey olduklarını, kaybedecekleri şeyler olduğunu hissetirmek lazım.
Kürtlerin yüzde 65'i batıda yaşıyor. Bunlar sisteme entegre olacaklar. Artık Med - Tv yerine, Türkiye'deki bir televizyonda konuşabilirler. Kürtçe ders konabilir okullara. İrlandaca nerede kaldı? IRA sözcüsü Gerry Adams bile İrlandaca öğrenmek için okula gideceğinden söz ediyor. Gönüllü entegrasyonu başaramazsak 20 yıl sonra tekrar bir milliyetçilik dalgasıyla karşılaşırız.
* Bu sorunun kimlikle ilgili bir yanı yok mu? Çankırı da yoksul...
Ayrı etnik kimliğin olduğu yerde bir takım aydınlar Marksist argümanlarla etnik argümanları karıştırarak bir hareket yaratabiliyorlar. İnsanlar etnik kimliğe sarılınca, merkezi yönetim korkarak baskıyı artırıyor. Baskı ise etnik kimliğe sarılmayı daha hızlandırıyor. Bu da tekrar daha çok baskıya yol açıyor. Böyle bir kısır döngü oluşuyor... Türkiye artık bu kısır döngüden kurtulmuştur. Asker artık operasyona giderken, sağlık taraması yapacak doktoruyla, okulda ders verecek öğretmeniyle, gıda maddesi dağıtacak ekipleriyle gidiyor. Yalnızlık duygusu ve yoksulluk insan için en büyük felakettir. Bir söz vardır: "Aç atın kıblesi olmaz" diye.
*PKK nasıl örgütleniyordu?
PKK bir devlet gibi örgütleniyordu. Bakanlık gibi çalışan yani para işlerine bakan, dış ilişkileri yürüten organları vardı. Dağda savaşan insanların ailelerine nasıl para gönderilecek bütün bunlar ayarlanıyordu. 30 bin kişilik bir örgütü ayakta tutmak kolay değil. Bin kişilik profesyonel bir örgüt olsaydı PKK daha başarılı olurdu. Apo zannetti ki, ona çok insanın gelmesi başarının göstergesiydi.
1994'te Başkanlık Konseyi yani Merkez Komitesi üyesi, Apo'nun sağ kolu Mustafa Karasu bana "Türkiye'nin işini bitiriyoruz, her yöntemi kullanmak mübahtır" demişti. Her yöntem mübahsa, bunun karşılığı da alınır. ETA ve IRA'nın şiddetine karşı profesyonel örgütler kurularak karşı şiddete başvurulmuştu. Güneydoğu'daki sol örgütleri PKK temizledi. Yine Mustafa Karasu bana, "Bizim olduğumuz yerde başka örgüt barınamaz" demişti.
*Yunanistan nasıl oldu da Apo meselesine karıştı?
Yunanistan ülke olarak işin içine girmedi. Hükümet ve başbakan Simitis tuzağa düşürüldü. Bu işte Yunanistan'daki "17 Kasım" adlı örgütün parmağı var. "17 Kasım" örgütü bir terör örgütunden öte bir şey, Yunan Gladio'su... Yunan gizli servisi, aşırı Yunan milliyetçisi parlamenterler de bu örgütün içinde. Onlar PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanırız diye düşündüler ve desteklediler.
Yunanistan'ın en önemli armatörünü öldürdüler, sonra da öldürenler taksiye binip gitti. Bu ölçüde rahat hareket ediyorlardı. ABD Yunanistan'ı "bir devlet gibi hareket et" diyerek uyardı; "17 Kasım" örgütünün tasfiye edilmesini istedi. Yunanistan devlet gibi değil bir örgüt gibi hareket ediyordu. Bunun için de büyük hatalar yaptı. Aynı milliyetçilik Yunanistan'ı 1974'de de tuzağa düşürmüştü. Türkiye ise bir devlet gibi hareket etti. Yunanistan'da şimdi kıyamet kopuyor. Bunun sonucunda başka bakanların ve parlamenterlerin istifası kaçınılmaz.