The Others Psikolojik sorunlar ihmal edilemez

Psikolojik sorunlar ihmal edilemez

18.09.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Psikolojik sorunlar ihmal edilemez

Psikolojik sorunlar ihmal edilemez


Erzurum Atatürk Üniversitesi Süleyman Demirel Tıp Merkezi Başhekimi, psikiyatri uzmanı Prof. Dr. İsmet Kırpınar, depremlerden sonra ortaya çıkan psikolojik sorunlar, başlıca tedavi ve önleme yöntemlerini yazdı.


       Yedi yıl önce felaket yaşayan Erzincan'a bir psikiyatri uzmanı ancak birkaç ay önce atanabildi. Erzurum çevresindeki 15 ilden çoğunda psikiyatri uzmanı yok. Zamanla evler, işyerleri yeniden ve daha güzel bir biçimde inşa edilebilir; ekonomi canlanabilir. Ama ruhsal sorunlar ve acılar bazen bir hayat boyu kişiyi ve çevresini etkilemeye devam eder. Depremin insanların ruhsal yapısı üzerindeki etkilerini incelemek gerekir.

       Depremler yalnızca evleri, işyerlerini yıkmakla kalmaz ve aynı zamanda kurbanı olan kişilerin hayallerini, umutlarını da yıkar. Bu önemli travma kişinin kendine, dünyaya, geleceğe ilişkin şemalarını, kısaca ruhsal dünyasını kökten sarsacak değişikliklere neden olabilir.
       Ancak yine de depremler sonrasında en çok ihmal edilen sorunlardan belki birincisi, felakete uğrayanların ve yakınlarını kaybedenlerin ruh sağlığı sorunlarıdır. Haftalar, aylar, belki yıllar sonra günlük hayat normale dönmüş gibi gözükebilir. Zamanla evler, işyerleri yeniden ve daha güzel bir biçimde inşa edilmiş, ekonomi canlanmış olabilir. Ama ruhsal sorunlar ve acılar bazen bir hayat boyu kişiyi ve çevresini etkilemeye devam eder.
       Bu bakımdan deprem gibi doğal afetlerin insanın ruhsal yapısı üzerindeki etkilerini incelemek ve bunlar ışığında önlemler alma gereği vardır.

Şiddetli bir travma

       Depremler insanın ruhsal, bedensel ve sosyal sistemlerinde ani, beklenmeyen ve ağır sarsıntılara yol açar. Sebep olduğu sorunlar ve yıkımlar bazen yıllarca sürer. Deprem olayının kendi korkutuculuğu ve yıkıcılığı yanında yakınların kaybı, yuvanın yıkılması, çevrenin yok olması, ağır iklim şartlarına karşı korunabilmenin imkansızlaşması, ailenin parçalanması ve dağılması, statü kaybı, yardım dağıtımındaki dengesizlikler, yönetim boşluğu, vb. birçok ek stres etkeni de devreye girer ve bu tecrübeyi insanın hayatı boyunca karşılaşabileceği en önemli stres nedenlerinden biri haline getirir.
       Depremden sonra sosyal cevap sistemlerinde de önemli değişiklikler olur. Özellikle sosyal bağların kuvvetli, grup içi ilişkilerin sağlam olmadığı topluluklarda bir dizi toplumsal problem ortaya çıkar. Toplumsal değerler, inanç kalıpları dejenere olur. Alkol ve madde bağımlılığı, intihar, ahlaki sorunlar, kişilik ve davranış sapmaları gözlenir. Sosyal kaynaşmadaki yetersizlikler strese tahammülü azaltır. Ancak güven veren, sağlam kişilikli toplum liderleri ve paylaşılmış değerlerin varlığı en büyük desteği sağlar ve travmanın etkisini azaltır.
       Depreme bağlı olarak ortaya çıkabilen ruhsal sorunların başlıcaları şunlar: Çocuklarda : Okula gitmeye, oynamaya karşı isteksizlik, karanlıktan korkma, gece işemeleri ve diğer uyum bozuklukları, düşünceleri bölen saplantı ve hatıralar, anababa veya aileden ayrılmaktan korkmak, öfke krizleri, konsantrasyon ve hafıza zorlukları, aşırı duyarlılık, güvensizlik, okul başarısında düşme, vb.
       Erişkinlerde: Yüksek depresyon oranları, intihar düşüncesi ve eylemi, ilaç ve uyuşturucu kullanımı, panik atakları, stres bozuklukları.

Stres bozuklukları

       Yukarda sıraladığımız ruhsal sorunların en sık görülenleri akut ve post - travmatik stres bozukluklarıdır. Her iki bozukluğun belirtileri birbirine benzer. Herkes için stres etkeni olabilecek doğal afetler, savaş, işkence görme gibi travmalardan sonra ortaya çıkan bu bozuklukların en önemli belirtileri: Aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme; olayı gündüz her an yeniden oluyormuş gibi yaşama ve gece rüyalarda sık sık görme; olay ve onunla ilgili uyaranlardan kaçınma davranışları; aşırı uyanıklılık, irkilme, sinirlilik halleri.
       Akut stres bozukluğu, olaydan sonraki 1 ay içinde ortaya çıkan ve en az 2 günden en çok 1 aya kadar süren geçici bir bozukluktur. Deprem gibi travmalardan sonra en çok görülen ruhsal sorun olan post - travmatik stres bozukluğu ise, en fazla olaydan sonraki 6 ay içinde ortaya çıkar ve en az 1 ay olmak üzere belirtiler aylarca sürebilir. Travmadan bir hafta sonra veya 30 gün sonra ortaya çıkabilir.
       Çocuklarda başa çıkma mekanizmaları gelişmediği için, yaşlılarda ise savunmalar kemikleştiği ve ilave bozukluklar görülmesi yüzünden, çok genç veya yaşlılarda daha zor seyreder.

Neler yapılabilir?

       Öncelikle, depremden sonra ruhsal bozuklukların gelişmesi için ortam hazırlayan en önemli faktörlerin panik, kaos ve dedikodular olduğunu belirtelim.
       Bunlara karşı iki önlemin olduğunu söyleyebiliriz: "Hazırlıklı" ve "örgütlü" olmak. Sadece ruhsal bakım ve tedavi için değil, ama aynı zamanda bütün kurtarma, destek ve rehabilitasyon faaliyetleri için iki altın anahtar oluşturan bu kavramların, afetlerin yaşanmasından çok önceleri oluşturulması gerekir.
       Depremden sonra ortaya çıkması beklenen psikolojik tepki ve bozukluklara karşı alınması gereken önlem ve tedavi ilkelerini ise aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Erken dönemde

       * Destek: Kişilerin kararlarını kendilerinin vermesine yardımcı olma, kaybedilen güven duygusunun gelişmesini sağlayabilir. Rahatlama ve boşalma sağlayacak çevre desteği çok önemlidir. Yetkililerin çalışması; orada hazır olma, duyguları paylaşma, inkar, kızgınlık gibi tepkilere sabır göstermesi güven duygusu için birinci derecede önemlidir.
       Tecrübeyi yaşamış kişilerle travmanın duygusal ve bilişsel olarak paylaşılması yanında, kültürel destekler, deneyimli gönüllülerin destek ve katkısı ihmal edilmemelidir.
       * Planlama ve eyleme geçme; Kişilere uğraş bulmak ve olumlu faaliyetlere yönlendirmek.
       * Psikolojik yardım: Tehlikeye karşı aşırı abartılı veya yok sayıcı, inkar edici tepkiler yerine gerçekçi tepkiler kurulması; aşırı uyuşukluk veya aşırı uyanıklık yerine normal düzeylerin sağlanması; eğer panik, korku, sıkıntı yaşanıyorsa sakinleştirme; uyuşukluk ve şok halinde ise yaşantılarını, duygularını dile getirmeye teşvik; başa çıkma mekanizmalarının geliştirilmesi ve olayın kabulü.
       Bunlar için, deneyimli uzmanlarca verilecek psikoterapiler ve ilaçlar gerekir.

Geç dönemde

       * Riskli grupların taranması özellikle çocuklar ve önceden ruhsal sorunu olanlar için önlem alma.
       * Eğitim.
       * Olayı önceden yaşayanlarla duyguların ve tecrübelerin paylaşılması, sonradan ortaya çıkacak ruhsal sorunlara ilişkin bilgi verilmesi.
       * Duygusal ve sosyal destekler.
       * Psikolojik yardım.
       * Bu hizmetleri veren kurumların ve kalifiye personelin bulunması yetiştirilmesi ve örgütlenmesi.
       Yedi yıl önce felaket yaşayan Erzincan'a bir psikiyatri uzmanı ancak birkaç ay önce atanabildi. Erzurum çevresindeki 15 ilden çoğunda psikiyatri uzmanı yok. Olası durumlar için buralara süratle psikiyatri uzmanları atanması ve özellikle bu büyük felaketi yaşamış veya riskli bölgelerimizde süratle özel bakım ve rehabilitasyon merkezleri kurulması gerekiyor.