The Others Refah'ın işi zor

Refah'ın işi zor

11.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Refah'ın işi zor

Refahın işi zor

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde kapatılan parti davalarınden çıkan sonuç

"Refah filmi" henüz banyoda, ama profil şekillendi. Refah Partisi, ateşle sınanmaktan etkilenmeyen "salamandra parti" formülünü, Ankara ve Strasbourg'da uygulama arayışı içinde.

RP'yi, Anayasa ya da yasa değişiklikleri ile canlandırmak hukuken mümkün değil. Formülü Strasbourg'da uygulamak da zor. TBKP kararı "kazananın kaybettiği dava"nın tipik örneği.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde uzun süre Türkiye'yi savunduktan sonra istifa eden, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bakır Çağlar, Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararını Strasbourg'a götürmeye hazırlanan eski Refah Partisi'nin böyle bir davayı kazanma şansını zayıf buluyor ve nedenlerini Entellektüel Bakış için değerlendirdi.

Kapatılan partilerin bir bölümü "aç - kapa partileri" ya da tabela boyama partileri olsa da, Türkiye'de politika, parti kadavraları ile dolu.
1961 ve 1982 anayasalarının uygulandığı dönemlerde, Anayasa Mahkemesi'nde 29 parti kapatma davası açıldı, 20 parti kapatıldı.
Bugünlerde, Türkiye'nin "Strasbourg Dosyaları" arasında Anayasa Mahkemesi'nin "devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ilkesi" ve "azınlık yaratma yasağına aykırılık" gerekçesi ile kapattığı, Türkiye Birleşik Komünist Partisi, Sosyalist Parti, Sosyalist Türkiye Partisi, Halkın Emek Partisi, Özgürlük ve Demokrasi Partisi, Demokrasi Partisi dosyaları var ve bu dosyalardan ikisi İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'ne intikal etti.
Birleşik Komünist Partisi'nin duruşması yapıldı ve karar verildi. Sosyalist Parti davası da Şubat ayında görüşülüyor.
Şimdi de Refah Partisi, kapatma kararı ertesinde, öncelikle, parti genel başkanı ve siyaset yasağı getirilen 6 yöneticisinin, İnsan Hakları Avrupa Komisyonu'na başvuracağını, sonra 4 milyonluk üye potansiyelini harekete geçirerek, komisyona, kişisel başvuru kampanyasını başlatacağını açıkladı.
RP'lilerin başörtü yasağına karşı yaptığı 30 bin kişilik başvuru da, kapatılma kararına karşı yapılacak başvurulara örnek teşkil edecek.
Ancak, RP'nin Komisyonu boğma operasyonunun gerçekleşmesi zor. Komisyon bu başvuruları tek bir dosyada birleştirme imkanına sahip...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi - "demokratik toplumlar"da, "resmi görüşlere karşı gelen kişilerin de politik arenada yer alabilmesi gereği"nin altını çizmişti. Ancak politik arena sınırsız değil.
"Strasbourg yargıçları"nın "azınlık hakları" konusundaki duyarlılıkları biliniyor. Bu duyarlılık, "azınlık hakları"nı "sivil barış"ın kurucu unsuru olarak algılıyor. "İslam fundamentalizmi" ise farklı bir düşünce kategorisi.
Örneğin Avrupa Konseyi Hukukla Demokrasi Komisyonu'nun Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için yazdığı anayasalar "Siyasi partiler, etnik, ırksal ya da dinsel temeller üzerine kurulamaz" kuralını getiriyor.
Bu kuralın yaptırımı, bu tür partilerin anayasa mahkemelerince kapatılması. Korunmak istenen yine sivil barış, ama farklı bir yöntemle. Kısaca, "politik arena" sivil barışsızlık üreten düşünce ve örgütlenmelere kapalı.
Bir başka önemli sorun: RP "kapatıldı" mı yoksa "söndürüldü" mü?
"Kapatılmış bir partinin mensuplarının üye çoğunluğunu teşkil edeceği yeni bir parti kurulamayacağı"na göre, RP, sadece "kapatılan" bir parti değil, "karartılan" bir parti. Bu durumda, yasaklı RP'lilerin bağımsız milletvekili adayı olup olamayacakları sorusu da çok anlamlı bir soru değil.
Anlamlı soru, Yüksek Seçim Kurulu'nun Resmi Gazete'de yayınlanan kararında var. Kurul kararında, "Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla kapatılmasına karar verildiği anlaşıldığından, RP'nin ilçe seçim kurullarının teşkilinde üye istenecek partiler kapsamından çıkartılması gerektiği" açıklandı.
Anayasa Mahkemesi de kapatılan Refah Partisi'nin "tüzel kişiliği"nin bittiği konusunda görüş birliğine vardı. RP'yi, seçim öncesinde yeni yasal düzenlemelerle canlandırmak mümkün değil. RP, hukuken yok.

"Refah filmi" henüz banyoda, çizgiler çok net değil ama profil şekillendi. Refah Partisi, ateşle sınanmaktan etkilenmeyen "salamandra parti" formülünü, Ankara ve Strasbourg'da uygulama arayışı içinde.
Ankara'da bu formülü uygulamanın zorlukları görülüyor. Yüksek Seçim Kurulu'ndan sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da, RP'nin kapatılmasına ilişkin karar özetinin Başbakanlık'a yazılı olarak bildirdiği andan itibaren, parti tüzel kişiliğinin sona erdiğini açıkladı. Partiyi, Anayasa ya da yasa değişiklikleri ile canlandırmak hukuken mümkün değil.
Salamandra parti formülünü Strasbourg'da uygulamak da zor. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin Türkiye Birleşik Komünist Partisi davası ile ilgili kararı "kazananın kaybettiği dava"nın tipik örneği. Karar okunmadan yapılan değerlendirmeler farklı sonuçlara varsa da...

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Türkiye Birleşik Komünist Partisi davasında parti kapatma kararını örgütlenme hakkına müdahale olarak gördü ama, bu müdahalenin yasalarda öngörülen ve "ulusal güvenliğin korunması" gibi meşru bir amaca uygunluğunu da kabul etti. Bunun da ötesinde mahkeme, önüne getirilen bu davalarda, terörle mücadeleden doğan zorlukların dikkate alınması gerektiğini de söyledi.
Strasbourg mahkemesini, Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin kapatılması kararının, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 11. maddesi - örgütlenme hak ve hürriyeti - nin ihlal edildiği sonucuna götüren mantık, basit bir mantık: Parti kuruluş ertesinde, politika yapmadan kapatılmıştı.
Mahkemeye göre, kapatma gibi radikal bir müdahale, politikasız bir parti için "demokratik bir toplumda zorunlu" görülemezdi. Ve mahkeme kendini kayıtlayarak, Türkiye'yi sadece yargılama masrafı olan 120 bin fransız frangını ödemekle sorumlu tuttu.
Türkiye Birleşik Komünist Partisi davası, "kazananın kaybettiği" bir dava. Aynı mantığın, "salamandra parti", Refah davasında uygulanması mümkün değil.
Kısaca Türkiye'de, "parti kadavralı politika"nın sonu gelmedi...