The Others Sakık’ın Şam itirafı

Sakık’ın Şam itirafı

04.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sakık’ın Şam itirafı

Sakık’ın Şam itirafı

       PKK'nın ikinci adamı "Parmaksız Zeki" kod adlı Şemdin Sakık, örgütten pişman olduğu için kaçtığını söyledi. Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Kuvvetler tarafından Kuzey Irak'ta yapılan bir operasyonla yakalanarak Türkiye'ye getirilen ve 125'i güvenlik görevlisi toplam 238 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Sakık, dün Diyarbakır DGM'de savunmasını verdi.
       Türk Ceza Yasası'nın 125. maddesi gereğince idam cezasıyla yargılanan Sakık, 48 sayfadan oluşan savunmasında, örgüte katılış sürecinden ayrılışına kadar katıldığı faaliyetlerini anlattı. Savcı ve yargıç huzurunda verdiği ifadeleri kabul eden Sakık, 1993'e kadar örgüt içinde etkin bir konumda olduğunu belirterek, Öcalan'la yollarının nasıl ayrıldığını şöyle anlattı:
       "Bu tarihten sonra silahlı mücadelenin gidişi üzerine düşünmeye başladım. Kanın akması ve her yerin yakılıp yıkılmasını gördüm. Buna tanıklık ettim. Silahlı mücadelenin yanlış olduğunu düşünmeye başladım. Bu aşamadan sonra Apo'yla görüş ayrılığına düştüm."

       PKK'dan, pişmanlık duyduğu için ayrıldığını belirterek "PKK'yı kendim terkettim. Silahımı bırakıp KDP'ye sığındım. Herhalde pişman olmasam silah bırakmazdım" diyen Sakık şöyle devam etti:
       "Ben Kürt milliyetçisi değilim, bölücü değilim. Bölücülüğün çılgınlık olduğuna inanıyorum. Madem Apo barışçı bir hal takındı, somut adımlar atsın. Suriye, Türkiye devleti içinde barışı istemiyor. Bunu biz ve bütün gerilla biliyor. Suriye'nin çıkarı Türkiye'deki savaştadır. Suriye savaşın karargahıdır. Apo barışta istekliyse Suriye'den çıkmalı. Beş bin gerillanın yaşadığı Kuzey Irak'a yerleşmelidir. Yalnız silahlarla değil ideolojik bir ateşkesle olmalı. Yeni gençler silah altına alınmamalı. Türkiye içinde bulunan gerillalar Kuzey Irak'a çekilmelidir."

       Öcalan'ın MED TV'de, "Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tanıyoruz" dediğini hatırlatan Sakık şunları kaydetti:
       "Apo, `Türkiye'nin yasalarını tanıyorum' diyor. Oysa PKK programında azami hedef sosyalizm olarak belirtilmiştir. Bu nedenle sosyalizmden vazgeçtiğini ilan edip programını değiştirerek kapitalizmi benimsediğini açıklamalıdır. Bu Türkiye'nin kapitalist yapısını benimsemek açısından önemlidir.
       Apo, `Türkiye devletinin toprak bütünlüğünden yanayım' diyor. Buna karşılık PKK programında, bağımsız demokratik Kürdistan hedefi vardır. Eğer Türkiye'nin bütünlüğünden yanayım diyorsa bu hedeften de vazgeçmesi gerekiyor.
       PKK'yı PKK yapan, sosyalist ve bağımsız demokratik Kürdistan'dır. Bugün Apo, bu iki sloganı da bırakmıştır. Bu iki ilkeden vazgeçiliyorsa PKK yeni bir yola girmiştir."
       Sakık'tan sonra savunmasını yapan Arif Sakık ise, kendisine yöneltilen suçlamaların büyük bölümünü reddederken bazı eylemleri kabul etti.
       Bingöl'de PKK'lılarca kaçırılan öğretmen Orhan Korkmaz'ın eşi adına Sıdkı Zilan'ın verdiği müdahil dilekçesi mahkeme heyetince uygun görülürken duruşma ertelendi.

       Bingöl'de 33 askerin kendi talimatıyla öldürüldüğünü de reddeden Sakık, bu katliamdan Öcalan'ın sorumlu olduğunu belirterek şunları söyledi:
       "Apo ve Türkiye kamuoyu bu olayı benim yaptığımı iddia ediyor. 1993 ateşkesi hiçbir örgüt üyesinin bilgisi olmadan birden Apo'nun telsiz anonsuyla duyuruldu. Bu talimat geldikten sonra bütün samimiyetimle söylüyorum, ben ve gerilla, ateşkesi coşkuyla karşıladık. O sırada Amed eyaletinde 18 gerilla öldürülmüştü. Bu durum Apo'ya telsizle bildirildiğinde, `Siz kendi savunma hakkınızı kullanın. Amed'in intikamını alın' dedi. Bu talimat üzerine güçler harekete geçti. Celal Barak'ın başında bulunduğu 100 kişilik bir grup Elazığ - Bingöl karayolunu kesti. Herhangi bir plan ve istihbarat yoktu. Silahsız askerlerin geleceği bilinmiyordu. Bu olayın sonuçlarını bir hafta sonra telsizle öğrendim. Anonslarda `Öldürülen 18 arkadaşımızın intikamı alındı' diye tekmil verildi. O olay anında ben Kulp bölgesindeydim. Benim bir talimatım yok. Ben sadece Apo'nun talimatını ileten bir kurye görevi yaptım."

       * Şemdin Sakık'ın duruşması için Diyarbakır DGM'nin önünü dolduran 50'yi aşkın gazeteci, davayı geçen celsenin aksine bu kez başından sonuna kadar rahat izleme olanağı buldu. Sakık'ın konuşması başından sonuna kadar görüntülendi.
       * Gazeteciler mahkeme salonuna tek tek aranarak alınırken, salonda Sakık'ın ailesinden hiç kimse yoktu. Sakık, önceki duruşmada olduğu gibi kareli sarı ceket, mavi gömlek ve lacivert pantolonla hakim önüne çıkarken, kardeşi Arif Sakık spor giysileri tercih etti.
       * Gazeteci ordusunun görüntü almak için gösterdiği çabayı bir süre izleyen Sakık, mahkeme başkanına gürültünün sürmesi halinde savunma yapmayacağını bildirdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, gazetecilerden sessiz olmalarını istedi.
       * Savunmasını yapacak avukatların davadan çekildiğini kabullenmeyen Sakık, avukatların korktuğunu öne sürdü. Sakık, "Çoluk çocuğumuz var dediler. Ben de `Zaten çok sayıda çocuğu yetim bıraktık, bu nedenle sizlerin de çocuklarınızın yetim kalmasını istemiyorum' diyerek onları azlettim" dedi.
       * Mahkeme başkanı, gelen resmi yazılarda sanığın soyadının Sakik değil Sakık olduğunu açıkladı. Yargıcın sözlerine katılan Sakık, "Ben daha önce söylemiştim" dedi.
       * Duruşmanın başında uzun süreden beri insanlardan tecrit edildiği için hafızasına güvenmediğini, gözlerinin de iyi görmediğini belirten Sakık, sözlü savunmada yanlış şeyler söyleyebileceği gerekçesiyle yazılı savunma yapmayı uygun bulduğunu anlattı.
       * Yaklaşık üç saat süren duruşma sonrasında salondan çıkarılan Sakık, özel bir araçla geniş güvenlik önlemleri altında cezaevine gönderildi.