The Others Serhan Şeşen’in ölümünde ihmal!

Serhan Şeşen’in ölümünde ihmal!

22.12.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Oğlunu kaybeden müzisyen Burhan Şeşen’in yazarımız Asu Maro’ya verdiği röportajda hastane ve hekimleri suçlamasına, Hekim Hakları Derneği’nden itiraz geldi

Serhan Şeşen’in ölümünde ihmal

Müzisyen Burhan Şeşen, önce grip teşhisi konulan, ardından menenjit olduğu anlaşılan 26 yaşındaki oğlu Serhan Şeşen’i kaybetti. Sanatçı, oğlunun ölümünden Dragos’taki Sema Hastanesi’ndeki “yanlış tanı ve tedavi” nedeniyle hekimleri suçluyor.
14 Aralık 2008 tarihli Milliyet’te Asu Maro’nun Burhan Şeşen ile yaptığı röportaj yayımlandı. Baba Şeşen oğlunun 26 Kasım’da Özel Sema Hastanesi’nde başlayıp 3 Aralık’ta Alman Hastanesi’nde sona eren “tedavi” sürecini şöyle anlattı:

‘Her şey çok acele oldu’
“İki haftadır gribal bir durumu vardı. Kadıköy Şifa Hastanesi’nde antibiyotikler verip göndermişler, iyiye gitmeyince tekrar aynı hastaneye gitmişler, bu sefer orada kas gevşetici vermişler, alakasız bir şey. O gece, kusmayla Dragos’taki Sema Hastanesi’ne gidiyorlar.
Beni aradılar, ‘Menenjit şüphesi taşıyorlar, belinden su almak istiyorlar, senin onayın gerekiyor.’ Hemen yola çıktım, tekrar aradılar, ‘10 dakika içinde karar vermemiz lazım çok acil’ denince de mecburen onay verdim yoldayken...
Bilinçsiz hareketler yapıyordu, şuuru bulanıktı. Odaya çıkardılar, Hülya Çaşkurlu’yu gördüm, enfeksiyon uzmanı, o yapmış bu işlemi, tomografi filan çekmeden.
Sonra solunum cihazına bağlamak istediler, ben tabii işkillendim. Hastanenin iki tane beyin uzmanı vardı, onlara gittim, ‘Oğlumun böyle böyle bir durumu var, bir gelip bakar mısınız?” Biri dedi, “Biz 10 senedir menenjit vakalarıyla ilgilenmiyoruz“, biri dedi “Benim işim değil.” Yerlerinden bile kalkmadılar. Ama en sonunda gördüler beyinle ilgili bir problem olduğunu. Evet, ameliyata alacağız deyince ‘Nedir kurtulma şansı?’ dedim, ‘Yüzde yarımla bir arası.’ ‘Peki olmazsa ne olur?’ “Kaybederiz.’ Mecbursun, deneyeceksin. Her şey çok acele oldu, hep paldır küldür.”

‘Bizden değil’ bakışı
Burhan Şeşen, Milliyet’teki röportajında hastanenin bakış açısıyla ilgili de çarpıcı iddialarda bulunuyor:
“Mesela Serhan’ın dövmesi vardı, Hülya Çaşkurlu ‘Bu dövmeden de olabilir’ dedi. Ya bu çocuk bunu sekiz sene önce yaptırdı, ne alakası var? Sonra başhekimin konuşması, ‘Motora biniyor’ filan. Hastanenin bakışı şuydu bence: ‘Bu dövme yaptırıyor, motora biniyor, müzisyen de, bu içki de içiyordur, bu bizden değil... Yaşasa ne olur yaşamasa ne olur...’ En çok o kahretti beni.”

Hekimlerin eleştirisi
Hekim Hakları Derneği tarafından Milliyet Okur Temsilcisi’ne gönderilen açıklamada Burhan Şeşen röportajının “yargısız infaz” niteliğinde olduğu öne sürüldü:
“14 Aralık 2008 tarihli Milliyet gazetesinde merhum Serhan Şeşen’le ilgili haber verilirken, haber başlığı olarak ‘Dövmesi var, motora biniyor, bizden değil, yaşamasa da olur’ ifadesi kullanılmıştır. Bu talihsiz ifade nedeniyle bu başlıkla verilen haberin içeriği incelenmiştir. Bilimsel bir konsey tarafından inceleme yapılmadan, medya üzerinden hekimlik onuruna saldırılmaktadır.
Hekimlik mesleği ve hasta-hekim ilişkisi kutsaldır. Hastanın dini, ırkı ve siyasi tercihleri ne olursa olsun hekim, tıp biliminin gereğini yapar. Onun temel amacı insanı yaşatmaktır. Ne var ki hekimler insanüstü yeteneklere sahip değildir.
Her gün binlerce insan baş edilemeyen bazı hastalıklarla kaybedilmektedir. Kaybedilen her hasta için ailesi kadar hekimi de üzülmektedir. Medya yargısız infaz yapmamalı, halkımızda hekim düşmanlığını körükleyecek ve hastalarımızda güvensizliğe sebep olacak ifadelerden mutlaka kaçınmalıdır.
Gazetedeki ‘Hangi baba hastaneyi dağıtmaz?’ ifadesi kin ve nefreti tahrik ederek, ülkemizde canla başla çalışan 103 bin hekimi hedef göstermektedir. Hastalığından kurtaramadığı hastasının ya da yakınlarının saldırısı ile hayatlarını kaybeden onlarca hekim bulunmaktadır. Bunu kasıtlı yapanlar mutlaka cezalandırılmalıdır.”

Asu Maro’nun yanıtı
Muhabirimiz Asu Maro, Okur Temsilcisi’ne şu değerlendirmeyi yaptı:
“Burhan Şeşen ile bir baba olarak yaşadıklarını ve duygularını anlatması için bir görüşme yaptım. Şeşen oğlunu ihmal sonucu kaybettiğine inanan bir baba olarak duygularını tüm açıklığıyla ifade etti. Ben de onun cümlelerini hiç değiştirmeden birebir yansıttım. Şeşen ailesinin hukuk mücadelesi sürmekte, Sağlık Bakanlığı konuyla ilgili soruşturma başlatmış durumda. Zaten Serhan Şeşen’in hastalığı sürecinde de hastaneyle ilgili ihmal iddiaları medyaya yansımıştı.
Röportajdan amaç asla bütün hekimleri hedef göstermek değil, Şeşen’in hastalığı ve ölümüyle ilgili sürecin birinci elden aktarılarak öğrenilmesine yardımcı olmaktır.”

Ombudsman’ın görüşü:
Röportajda bir sorun yok. Asu Maro’nun da belirttiği gibi Şeşen ailesi, genç sanatçının ölümünden hastaneyi sorumlu görüyor. Hekimlerin ihmali olup olmadığını Sağlık Bakanlığı’nın soruşturması netleştirecek. Gazetecinin görevi o aşamaya dek, tarafların görüşleri çerçevesinde olayı aydınlatmaya çalışmaktır. Bir meslek örgütü olarak Hekim Hakları Derneği de “dayanışma” duygularından önce Serhan Şeşen’in ölümünde hastane ve hekimlerin ihmalinin olup olmadığı konusunda ailede oluşan kuşkuları gidermeye çalışmalıdır.
“Yargısız infaz” suçlamasına katılmıyoruz. Bekleyelim, hukuk süreci sonuçlansın. Çıkacak sonuca göre Serhan Şeşen’in ölümünü yeniden ele almaya hazırız.