The Others ŞİKE VE ETİK

ŞİKE VE ETİK

11.07.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım başta olmak üzere şike soruşturmasında adı geçen kulüp yöneticileri ve sporcularla ilgili haberlerde Milliyet’i de bağlayan ‘masumiyet karinesi’ ilkesini hatırlatırız: ‘Yargı karar olmadan, hiç kimse suçlu ilan edilemez.”

ŞİKE VE ETİK

Türkiye’yi sarsan şike soruşturması bu hafta Meclis’teki ‘yemin krizi’ni gölgede bırakırken, çok sayıda gözaltı ve tutuklama nedeniyle olay manşetlerden inmedi.
Gündemi futbolda ‘şike depremi’ oluşturdu.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın emniyette çekilen fotoğraflarının polis tarafından sızdırılması da yankı uyandırdı. Eleştirildi.
Hikmet Kadayıfçı adlı okurumuzun eleştirisi şike haberlerinde Fenerbahçe yerine Kadıköy denilmesine:
“51 Yaşında, üniversite mezunu, özel bir şirkette yönetici olarak çalışan 40 yıllık bir Milliyet okuruyum. Kırk yıllık derken abarttığımı zannetmeyin, çocukluğumdan beri ‘evimize sürekli giren tek gazete Milliyet gazetesi’ olmuştur. Zaman zaman habercilik anlayışını eleştirsem de bağımlılığa dönüşen bunca yıllık Milliyet okurluğunu terk etmek kolay olmuyor. Ancak, bu sefer gerçekten çok rahatsız oldum. Basınımızdaki objektif olmayan, adamına göre, yanlı habercilik anlayışı yüzünden gazete okurluğunu bırakacağımı özellikle belirtmek istiyorum.
Gazetenizin sürmanşetinde verilen şike soruşturmasının haberleştirilmesinde, yöneticilerin kulübünün ismini manşet altındaki haber yazılarında vermekten imtinayla kaçınmanızı anlıyorum. Ama bu olayın mağduru olan kulübün ismini alt manşette ‘polis Trabzon’un tesislerini aradı’ şeklinde vermenizi ve ‘iki yeni transfer polise ifade veriyor’ alt başlığındaki haberinizde ‘Kadıköy’e transfer olan?’ ifadesi kullanmanızı anlayamıyorum.
Ne demek ‘Kadıköy’e transfer olan’, ne zamandan beri Türkiye liglerinde Kadıköy isminde bir takım yer almakta? Cahilliğime verin, beni aydınlatırsanız memnun olurum.”

‘Sağlık’ eleştirisi
Fatih İşbilen adlı okurumuz ise Fenerbahçe Kulubü Başkanı Aziz Yıldırım’ın sağlık durumuna ilişkin haberleri eleştirmiş:
“Futbolda şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan Aziz Yıldırım rahatsızlanması nedeniyle Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevkini milliyet.com.tr saatlerdir birinci haber olarak ‘Yıldırım’da felç riski’ başlığı ile veriyor. Sağ bacağındaki yürümeyi engelleyen kasılmanın felç riski taşıdığı öğrenildi. Allah geçinden versin ama şimdi sorarım size: Bu nasıl bir abartıdır? Kim söylüyor bunu? Doktor mu hayır, avukatı mı hayır.
Yanındaki doktorlar sağlık durumunun ifadeye uygun olmadığını söylemiş o kadar. Ama siz kendi kendinize teşhis yaparak, abartarak, milyonlarca taraftarı olan bir kulübü tahrik ederseniz olmaz. Bırakın da bunu doktor söylesin.”



Ombudsman’ın Görüşü:


Şike operasyonunda adı geçen kulüpler, yöneticiler, gözaltına alınan ve tutuklananlar hakkında şu etik kuralın Milliyet açısından da bağlayıcı olduğunu hatırlatmalıyız:
“Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse ‘suçlu’ ilan edilemez.”
Gerçekleri ararken, abartmadan ve baskı gruplarının etkisi altında kalmadan haber yapmalıyız.
Soruşturma henüz yargı aşamasındadır. Suçlamalar, ‘telefon dinlemelerine, görüntü kayıtlarına dayandırılsa da henüz ‘iddia’ niteliğindedir. Adı geçenler hakkında ‘masumiyet karinesi’ dikkate alınmalıdır. Emniyet ve savcılık ifadelerine dayanarak haber yapılırken, ‘yargısız infaz’dan kaçınılmalıdır.



FETİH TASVİRLERİ


Saray ressamı Zonaro’ya ait olduğu düşünülen Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girişini ve gemilerin karadan yürütülmesini tasvir eden resimlerin, Balkan Savaşları’nda şehit olan ressam Hasan Rıza’ya ait olduğu iddiasının ressam Hüsnü Tengüz’ün Sanat Hayatım adlı hatıratının ortaya çıkmasıyla kesinleştiği bildirildi.
Sanat eleştirmeni Ömer Faruk Şerifoğlu’nun, geçtiğimiz aylarda tartışmalara yol açan ‘Zonaro ve Hasan Rıza’nın Fetih konulu tabloları hakkındaki gerçekleri’ yazısına Milliyet, 5 Temmuz 2011 tarihli Cadde ekinde “Fetih Tasvirleri” başlığıyla yer verdi. Bir gün sonra (6 Temmuz Milliyet) Cadde’de çıkan haber bu kez ana gazetede yayımlanınca, bu tekrar okurlarımızın dikkatinden kaçmadı.
Ferda Yıldıray, haberi üçüncü kez okuma olasılığını esprili bir dille kaleme almış:
“Sayın ilgili, bu hafta saray ressamı Zonaro’ya ait olduğu düşünülen, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a gemilerin karadan yürütülmesini tasvir eden resimlerin aslında Balkan Savaşları’nda şehit olan ressam Hasan Rıza’ya ait olduğu ile ilgili haberi hem Cadde ekinde hem de Milliyet gazetesinde bir gün arayla, bize iki kez okumak zorunda bıraktığınızı hatırlatmak isterim.
Önemli değil, biz yine okuruz ama, galiba siz hiç okumuyorsunuz. Bu da bizim bu haberi üçüncü kez okuma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Yine de gündemi takip etmeden haber yayınlama cesaretinizi kutlarım... Ayrıca, tavsiye ederim okuyun, oldukça kıymetli değerli bir araştırma olduğunu göreceksiniz...”


Ombudsman’ın Görüşü:
Okurumuzun eleştirisi yerinde. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun ‘1453’ dergisi okurları için yazdığı makale, Milliyet Cadde’de yer aldıktan sonra ertesi günkü gazetede tekrara düşülmemeliydi. Anadolu Ajansı’nın haberine gazetede yer veren editör, Cadde’yi görmemiş olmalı. Yaz aylarında izinlerle birlikte kadro eksildiği için bazı hatalar oluşabiliyor. Yazıişleri’nin dikkatine.


TACİZİ MEŞRULAŞTIRAMAK

4 Temmuz tarihli Milliyet’te Samsun DHA muhabiri İsmail Akduman’ın “Eski sevgiliyi unutamadı, canından oldu” haberi yer alıyordu. Haberde 1 kişinin ölümü, 6 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı çatışmanın, kız meselesi yüzünden meydana geldiği belirtiliyor. Çatışmada yaşamını yitiren gencin, başkasıyla evlenen eski sevgilisinin evinin önüne uygunsuz yazılar yazdığı, sürekli genç kadını rahatsız ettiği, evin önünde beklediği sırada yanına gelen genç kadının eşinin kendisini uyardığı, bu sırada aralarında çıkan tartışmanın büyüdüğü ve çıkan çatışmada öldüğü bildiriliyor.
Hatice Menderes adlı okurumuz şöyle diyor:
“Ölen genç adama Allah rahmet eylesin ama bir yuva yıkmış, genç kadının hayatını berbat etmek için elinden geleni yapmış, evinin önüne uygunsuz yazılar yazmış, eski sevgili de olsa artık evli olan bir kadını taciz etmiş ve siz diyorsunuz ki unutamadı canından oldu. Tacizle, baskıyla, bir kadının hayatına girmeye çalışıp onun kocasını hapse kendisini mezara götürecek densizlikteki davranışların adı ‘unutamadı’ olamaz. Böyle derseniz o zaman onun eylemlerini meşrulaştırırsınız. Kusura bakmayın ama adamı neredeyse aklamışsınız. Haberi bir daha okursanız, durduk yerde bir adamın da katil olmasına neden olduğunu görürsünüz. Kadın ya da kadının kocası, o kavgada ölseydi o zaman nasıl başlık atacaktınız.”

Ombudsman’ın Notu:
Türkiye’de son dönemde eski eşleri tarafından saldırıya uğrayan kadınlara yönelik şiddet ve ölüm olayları sıklıkla gündeme geliyor. Bu tür haberlerdeki vurgu, okurumuzun da belirttiği gibi tacizi meşrulaştırıyor. “Eski sevgiliyi unutamadı canından oldu” ifadesinde ‘olumlama’ var.
Oysa, haberde kadına yönelik taciz söz konusu. Dolayısıyla, bilinçaltı ‘seven adam herşey yapar’ vurgusuyla tehlikeli bir hal alıyor. Bundan özenle kaçınılması gerektiğini daha önce benzer okur şikayetlerinde de gündeme getirmiştik. Atılan her başlık, kadınların can güvenliği üzerine düşündürmeli.