The Others Şimdi tepki zamanı

Şimdi tepki zamanı

04.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şimdi tepki zamanı

Şimdi tepki zamanı

5. kuruluş yıldönümünü kutlayan TEMA Vakfı herkese çağrıda bulunuyor: 'Üzerinize vazife olmayan işlere karışın'

TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca ve Başkan Vekili Nihat Gökyiğit, erozyonla mücadele için kurdukları vakfın 5. yıldönümünde, bu işe nasıl başladıklarını, katettikleri mesafeyi, karşılaştıkları güçlükleri, başlarına gelen olayları, projelerini ve hedeflerini Milliyet'e anlattılar.
Yaklaşık 20 yıldır dostlukları süresince doğadan başka hiçbir şey konuşmayan hatta bir gün bile birbirlerine, "İşler nasıl gidiyor?" diye sormayan Karaca ve Gökyiğit, 1992 yılında kurdukları TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı)'yı bugünlere başarılı bir şekilde taşımanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyorlar. İşadamı Vehbi Koç'u kendilerini teşvik ettiği için rahmetle anarken, Cumhurbaşkanı Demirel'e verdiği destekten ötürü teşekkürlerini bildiriyorlar. Kısa süre içinde 1 milyon üyeye varacaklarına inanıyorlar. Avrupa'da bin 700, Avrupa Komisyonu'nda da 3 üyeleri bulunduğunu açıklıyorlar.
Artık bilgi ve ilginin aşıldığını, şimdi tepki zamanı olduğunu vurgulayan Karaca ve Gökyiğit, 5 yılın muhasebesini yaparken, artık Türkiye'nin çöl olmayacağına olan inançlarının arttığını söylüyorlar. Bunun nedenini de, çığ gibi artan ilgiye bağlıyorlar. Erozyon savaşının önderleri, 8 Kasım'da "hareket" olarak nitelendirdikleri erozyonla mücadele etkinliklerinde, herkesin yakalarına bir yeşil yaprak takarak tepki göstermelerini istiyorlar. Ve slogan olarak da, "Üzerinize vazife olmayan işlere karışın" diyorlar.
Hayrettin Karaca, 7'den 77'ye her vatandaşın bu davayla ilgilenmeye başladığını belirtiyor, "Şimdi tepki zamanı. Ama bu tepki şiddeti içeren bir tepki değil. Tepkinin sembolü olarak bir yaprağımız var. Bu yaprağı takan kişi şu mesajı veriyor çevresine: `Ben Türkiye'nin toprak erozyonuna maruz kaldığının bilincindeyim. Üzerime düşecek maddi ve manevi her türlü katılımda bulunmaya and içiyorum' İşte böyle bir andın verdiği heyecan, tutku ve baskıyla önümüzde hiçbir güç duramaz. Bu bir toplumsal harekettir. Biz Türkiye'nin bundan başka önemli bir sorunu olmadığına kaniyiz. Başka her sorun çözülebilir. Hatta toprakları düşman dahi işgal edebilir; savaşırsınız geri alabilirsiniz. Ama erozyon canavarıyla kaybettiğiniz toprakları bir daha geri alabilmeniz mümkün değil" diyor.

Siyasilerin yeteri kadar duyarlılık göstermediklerinden yakınan Karaca, eğer bu hareket hedefine varamazsa, her yıl 1 milyar 250 milyon ton toprağını erozyon yüzünden kaybeden Türkiye'nin çöl olacağı tehlikesine dikkat çekiyor. Karaca, Türkiye'deki hemen tüm ovaların erozyon tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu, en büyük tehlikenin ise yanlış ve bilinçsiz sulama yüzünden GAP bölgesinde olduğunu vurguluyor. Gökyiğit ise, bu hareketin hükümet programında yer almasının bir adım olduğunu, ancak önemli olanın uygulamaya bir an önce geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Gökyiğit, hükümetin bu konuya ayırdığı kaynağın yetersiz olduğunu kaydederek, "Belki bu konuda yeteri kadar bilinçli olacağız olmasına ama, 2 bin yılına geldiğimizde çöl olacağız" diyor. Türkiye'de en az 5 milyon hektarda erozyonla mücadele için acilen kaynak aktarılması gerektiğini belirterek, "Eğer şimdiki hızla devam edersek bin yıl zaman alır. Topraklarımızın korunması için ayırdığımız parayla bir tane bile askeri tank alamıyorsak, bu işte çok büyük bir yanlışlık var demektir. Milli Savunma'ya yüksek miktarda para ayırıyoruz. Bu da topraklarımızın savunması değil mi? Tabii herşeyi devletten bekleyerek olmaz" diye konuşuyor.
Gökova ve Akkuyu gibi doğaya zarar veren santrallara da karşı olduklarını, bunun için mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Başkan ve yardımcısı, toprağın birleştirici bir gücü bulunduğunu söylüyor. Ve bir çağrıda bulunuyorlar:
"Bu hafta 8 ile 15 Kasım arasında göğsünüze yeşil yaprak takın da gelin. 10 milyon yaprak istiyorum, bu 10 milyon yaprakla biz bu davayı çözeriz"

NASA tarafından hazırlanan Rio Zirvesi'nde de doğrulanan rapora göre, Türkiye hergün 150 bin kamyon dolusu, her yıl 500 milyon ton, başka bir deyişle Kocaeli ve Bursa illerini 10 santimetre kaplayabilecek miktarda verimli toprağını erozyon sonucunda kaybediyor. Türkiye'deki erozyon Avrupa'dakinin 17, Kuzey Amerika'dakinin 6 katı. 25 yıla varmadan Türkiye topraklarının yüzde 85'ini kaybedecek. Yapılan son araştırmalara göre, Türkiye'nin 382 bin ton olan yıllık buğday üretimi 224 bin tona düşmüş durumda. Topraklarımızda 1986 - 1993 yılları arasında yüzde 40 bir eksilme yaşanmış. Türkiye'nin 2 milyon dolar olan hayvansal ithalatı 1995'de 1.5 milyar dolara çıkmış. Türkiye'nin meraları 44 milyon hektardan 21.7 milyon hektara düşmüş durumda. Türkiye'de 136 milyon dönüm orta, 283 milyon dönüm şiddetli ve 174 milyon dönüm çok şiddetli erozyon mevcut. Toplam 613 milyon dönüm alanda erozyon yaşanıyor. 15 ilde erozyonlu alan yüzde 80'in üzerinde bulunuyor.