Soymak çocuk oyuncağı

Topkapı Sarayı’na ‘görünmeden girmek için’ müthiş bir hırsız olmaya hiç gerek yok. Biz girdik


       Geçen yıl tarihinde ilk kez ‘soyulan’ Topkapı Sarayı’na kolaylıkla girilebildiği yolunda aldığımız ‘istihbarat’ üzerine, bunun ne kadar doğru olduğunu yerinde görmek için harekete geçtik.
       Amacımız, Kelam - ı Kadim’i çalan hırsızların da kullandığı ileri sürülen bu yolu bulmak ve aynı şekilde ‘görülmeden’ paha biçilmez tarihi hazinelerin bulunduğu odalara girebilmekti. işte, bu yolculuğun hikayesi:

       Bir merdiven eksik
       Topkapı Sarayı’na, herkes gibi önce Babı Humayun kapısından giriyoruz. Ardından, ‘istihbarat kaynağımızın’ tarifi üzerine, Birinci Avlu’nun sağ tarafında, antika eserlerin onarımının yapıldığı Kimyahane’ye yöneliyoruz. Kimyahane’nin demir kapısından hiç bir güvenlik önlemi olmaksızın içeriye giriyoruz. Sadece kapının yanında büfe işleten kişi, kimi aradığımızı soruyor.
       Kimyahane’de işimiz olduğunu söyleyip büfeciyi atlattığımızda artık Kimyahane’nin bahçesindeyiz. Saraya girmek için karşımızda en büyük engel üç metre yüksekliğindeki bir duvar. Ancak duvara bitişik depo ve garaj olarak kullanılan tek katlı bina, bu engeli aşmada büyük kolaylık sağlıyor. Duvarı aşar aşmaz, yapımına yeni başlanan bir tel örgü ile karşılaşıyoruz.

       Tel örgüsü yarım
       Tel örgü henüz tamamlanmadığından geçmek zor değil.
       Bundan sonra çalı ve yabani otlarla kaplı bakımsız bir bahçe içinde 50 metre ilerleyip, laboratuvar ve atelyelerin bulunduğu bölüme geliyoruz. Demir, elektrik, marangoz, cild atölyelerinde çalışanların arasından elimizi kolumuzu sallayarak geçiyoruz. Hiç kimse nereye gittiğimizi sormuyor. Böylece, tüm bu yol boyu ne X -Ray cihazına ne güvenlik kameralarına takılmadan, son olarak dar bir kapıdan geçiyoruz. Ve işte, paha biçilmez eserlerle dolu Topkapı Sarayı’nın içindeyiz. Filmlere konu olan ve asla hırsızlık yapılamayacağı söylenen Topkapı Sarayı’na sadece 15 dakikada, denetimsiz bu kadar kolay girip çıkabilmemize biz de inanamadık..

       İlk soygun hâlâ sır
       Geçen yıl Topkapı Sarayı Padişah Minyatür Salonu’ndan 1092 yılında yazılan Kelam - ı Kadim isimli el yazması Kur’an - ı Kerim çalınmış, soygunu gerçekleştirenler arkalarında hiç bir iz bırakmadan saraydan uzaklaşmıştı. Soyguncular aylar sonra Kıbrıs’ta yakayı ele vermelerine rağmen, soygunu nasıl gerçekleştirdikleri hala aydınlatılamadı.