The Others Sükunet, sizin karakteriniz mi?

Sükunet, sizin karakteriniz mi?

20.02.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Öfkeyle kalkan zararla oturur. Keskin sirke küpüne zarar. Öfke, baldan tatlıdır. Bunlar, güzel Türkçemizin insanı serinkanlılığa ve sağduyuya çağıran deyişleri. Ne var ki, gerçek hayatta hiçbirimiz atalarımızı dinlemiyor, bildiğimizi okuyoruz. Sonuçlar da artık nasıl geliyorsa... Testimizi yapın ve sinirlerinizi test edin! Bakalım sakin misiniz? 1. İşlerinizi yetiştirmek için koşturuyorsunuz. Bitirmek üzereyken, asistanınızın önemli hatalar yapmış olduğu farkettiniz. Söylediğinizde, başka birinin hatasından bahsediyormuşsunuz gibi sizi teselli etmeye kalktı. Ne yaparsınız? YILDIZ: Bir şey yapmanıza gerek kalmaz. Sinirden kızarmış yüzünüze baktığı anda hayatta kalabilmek için kaçacaktır. KARE: Doktor kontrolünde ilaçlı tedavi görmesi için ne gerekiyorsa yaparsınız. ÜÇGEN: Elektrik kaçağı olan büro makinesini kullanmasını sağlamak gibi, iş yerindeki en tehlikeli işlerde onu görevlendirirsiniz. DAİRE: İşteki rakibinize / rakibenize asistan olmasını sağlarsınız. Bir taşla iki kuş! 2. Sıkça gittiğiniz sinemada yeni bir salon açılmış. Görmek istediğiniz film bu yeni salonda. Ama, size bileti satılan koltuk, görüş alanınızın yüzde kırkını kapatan sütunun arkasında. Şikayet ettiğinizde, sinema yönetimine göre kutu gibi odalarda güzelim filmleri bu şekilde göstermek olağan. Şimdi ne yaparsınız? YILDIZ: Biletini sattıkları koltuğa sinemanın müdürünü oturtup filmi izlemesini sağlarım! KARE: Adam gibi seyredemeyeceksem hiç seyretmem daha iyi, diye düşünürüm. Bilet parasını onlara bağışladığımı bağıra çağıra söyleyerek sinemadan çıkarım. ÜÇGEN: Öğrenci biletimi anlayışlı bir izleyicinin tam biletiyle değiştirdikten sonra gişeye giderim. Görevlilerle tartışıp bileti iade eder ve parasını alırım! DAİRE: "Gişeye geri döner ve bileti hiddetle yırtarak yüzlerine fırlatırım" diye hayal kurararak oturur, filmdeki konuşmaları dinlemekle yetinirim. Param boşa mı gitsin yani! 3. Sevgilinizle ilişkiniz onu internet sevdası yüzünden bozuk. Defalarca denediniz ama bir türlü ısınamadınız şu net işine. En yakın arkadaşınızın konuyla ilgili görüşü ise sizi çok sinirlendirdi. Acaba arkadaşınız ne demişti? YILDIZ: "İstatiklere göre, nete girenlerle girmeyenlerin ilişkisi uzun sürmüyormuş." KARE: "İnternette hoşlanacağı biriyle tanışabileceğinden korkmuyor musun?" ÜÇGEN: "Sorununu çözecek uygun bir web adresi biliyorum." DAİRE: "Seni ektiği gün ona chat odasında rastladım." 4. Aceleniz var ve park edecek yer arıyorsunuz. Önünüzdeki otomobil birden durdu. Sürücü otomobilden bazı eşyalar indirmeye başladı. Kenara çekeceği boş yeri işaret ettiğinizde ise "Beklesen biraz ne çıkar!" diye çıkıştı. Tepkiniz: YILDIZ: "Hazır iki eli de doluyken üzerine yürümenin tam sırası" diye söylenerek otomobilinizden inersiniz. KARE: Aceleniz olduğunu söyleyip özel yöntemlerinizle onu da acele etmek zorunda kalırsınız. ÜÇGEN: Yolu bir an önce açması için eşyalarını indirmesine yardım edersiniz. Özellikle de kırılacak eşyaları taşırsınız! DAİRE: Sürücüye teşekkür edersiniz: Türkiye'de otomobil kullandığınızı hatırlattığı için. 5. İşten çıkmanıza yarım saat kala tüm işleri bitirdiniz. Sabahtan beri ilk defa koltuğunuza yaslanıp derin bir oh çekmek üzereyken patrononuz aradı ve bir saat sonra yapılacak acil toplantıyı haber verdi. Toplantı için istediği raporları da sıralamayı unutmadı. Tepkiniz: YILDIZ: Patronunuza önce sizinle acil bir toplantı yapması gerektiğini söyler ve odasına dalarsınız. Gerisi malum... KARE: Beceriksiz asistanınızı işe alan patronunuza güzel bir ders vermenin tam zamanı. İşi asistana yıkıp, eve gitmenin de... ÜÇGEN: Şirket güvenliği için kurulmasına önayak olduğunuz yangın alarmını denemenin zamanı geldi diye düşünürsünüz. DAİRE: İstifa edip kendi işinizi kurarsınız. Sonra da sizi daha önce aradığı saatte eski patronunuzu arayıp iş siparişi verirsiniz! 6. Kredi kartınızın dönem borcunu zamanında ödediğiniz halde hesabınızda gözükmüyor. Bankanızı arad

Sükunet, sizin karakteriniz mi



Öfkeyle kalkan zararla oturur. Keskin sirke küpüne zarar. Öfke, baldan tatlıdır. Bunlar, güzel Türkçemizin insanı serinkanlılığa ve sağduyuya çağıran deyişleri. Ne var ki, gerçek hayatta hiçbirimiz atalarımızı dinlemiyor, bildiğimizi okuyoruz. Sonuçlar da artık nasıl geliyorsa... Testimizi yapın ve sinirlerinizi test edin! Bakalım sakin misiniz? 1. İşlerinizi yetiştirmek için koşturuyorsunuz. Bitirmek üzereyken, asistanınızın önemli hatalar yapmış olduğu farkettiniz. Söylediğinizde, başka birinin hatasından bahsediyormuşsunuz gibi sizi teselli etmeye kalktı. Ne yaparsınız?
YILDIZ: Bir şey yapmanıza gerek kalmaz. Sinirden kızarmış yüzünüze baktığı anda hayatta kalabilmek için kaçacaktır.
KARE: Doktor kontrolünde ilaçlı tedavi görmesi için ne gerekiyorsa yaparsınız.
ÜÇGEN: Elektrik kaçağı olan büro makinesini kullanmasını sağlamak gibi, iş yerindeki en tehlikeli işlerde onu görevlendirirsiniz.
DAİRE: İşteki rakibinize / rakibenize asistan olmasını sağlarsınız. Bir taşla iki kuş!

2. Sıkça gittiğiniz sinemada yeni bir salon açılmış. Görmek istediğiniz film bu yeni salonda. Ama, size bileti satılan koltuk, görüş alanınızın yüzde kırkını kapatan sütunun arkasında. Şikayet ettiğinizde, sinema yönetimine göre kutu gibi odalarda güzelim filmleri bu şekilde göstermek olağan. Şimdi ne yaparsınız?
YILDIZ: Biletini sattıkları koltuğa sinemanın müdürünü oturtup filmi izlemesini sağlarım!
KARE: Adam gibi seyredemeyeceksem hiç seyretmem daha iyi, diye düşünürüm. Bilet parasını onlara bağışladığımı bağıra çağıra söyleyerek sinemadan çıkarım.
ÜÇGEN: Öğrenci biletimi anlayışlı bir izleyicinin tam biletiyle değiştirdikten sonra gişeye giderim. Görevlilerle tartışıp bileti iade eder ve parasını alırım!
DAİRE: "Gişeye geri döner ve bileti hiddetle yırtarak yüzlerine fırlatırım" diye hayal kurararak oturur, filmdeki konuşmaları dinlemekle yetinirim. Param boşa mı gitsin yani!

3. Sevgilinizle ilişkiniz onu internet sevdası yüzünden bozuk. Defalarca denediniz ama bir türlü ısınamadınız şu net işine. En yakın arkadaşınızın konuyla ilgili görüşü ise sizi çok sinirlendirdi. Acaba arkadaşınız ne demişti?
YILDIZ: "İstatiklere göre, nete girenlerle girmeyenlerin ilişkisi uzun sürmüyormuş."
KARE: "İnternette hoşlanacağı biriyle tanışabileceğinden korkmuyor musun?"
ÜÇGEN: "Sorununu çözecek uygun bir web adresi biliyorum."
DAİRE: "Seni ektiği gün ona chat odasında rastladım."

4. Aceleniz var ve park edecek yer arıyorsunuz. Önünüzdeki otomobil birden durdu. Sürücü otomobilden bazı eşyalar indirmeye başladı. Kenara çekeceği boş yeri işaret ettiğinizde ise "Beklesen biraz ne çıkar!" diye çıkıştı. Tepkiniz:
YILDIZ: "Hazır iki eli de doluyken üzerine yürümenin tam sırası" diye söylenerek otomobilinizden inersiniz.
KARE: Aceleniz olduğunu söyleyip özel yöntemlerinizle onu da acele etmek zorunda kalırsınız.
ÜÇGEN: Yolu bir an önce açması için eşyalarını indirmesine yardım edersiniz. Özellikle de kırılacak eşyaları taşırsınız!
DAİRE: Sürücüye teşekkür edersiniz: Türkiye'de otomobil kullandığınızı hatırlattığı için.

5. İşten çıkmanıza yarım saat kala tüm işleri bitirdiniz. Sabahtan beri ilk defa koltuğunuza yaslanıp derin bir oh çekmek üzereyken patrononuz aradı ve bir saat sonra yapılacak acil toplantıyı haber verdi. Toplantı için istediği raporları da sıralamayı unutmadı. Tepkiniz:
YILDIZ: Patronunuza önce sizinle acil bir toplantı yapması gerektiğini söyler ve odasına dalarsınız. Gerisi malum...
KARE: Beceriksiz asistanınızı işe alan patronunuza güzel bir ders vermenin tam zamanı. İşi asistana yıkıp, eve gitmenin de...
ÜÇGEN: Şirket güvenliği için kurulmasına önayak olduğunuz yangın alarmını denemenin zamanı geldi diye düşünürsünüz.
DAİRE: İstifa edip kendi işinizi kurarsınız. Sonra da sizi daha önce aradığı saatte eski patronunuzu arayıp iş siparişi verirsiniz!

6. Kredi kartınızın dönem borcunu zamanında ödediğiniz halde hesabınızda gözükmüyor. Bankanızı aradığınızda çok kızıyorsunuz. Telefonda sabırınızı tüketen neydi acaba?
YILDIZ: "Telefonunuz tuşlu ise lütfen 1'e basın, telefonunuz çevirmeli ise lütfen tuşlu telefondaki 1'in sesi gibi bip sesi çıkarın."
KARE: "Lütfen bekleyin, sizi 48 saat içinde müşteri temsilcisine bağlayacağız."
ÜÇGEN: "Kredi kartınıza ödeme yaptığınıza eminseniz 1'e, kredi kartınıza ödeme yaptığınıza eminsek 2'ye basın."
DAİRE: "... Tercihleri tekrar dinlemek istiyorsanız 49'a basın. Neden aradığınızı unuttuysanız 50'ye basın."

7. Yeni evlisiniz. Ama evliliğiniz yolunda gitmiyor. Aşağıdakilerden hangisi olursa eşinizden ayrılmayı ciddi olarak düşünmeye başlarsınız?
YILDIZ: Doğru kişiyle evlendiğinden emin olup olmadığını sorduğunuzda, sizin nikah dairesindeki tek gelin / damat olduğunuzu söylediği anda.
KARE: Siz çocuk isterken, eşiniz kedi alalım dediği zaman. Eşinize göre, kediyi her gece saat üçte beslemekten hoşlanırsanız çocuk sahibi olmayı düşünebilirmişsiniz.
ÜÇGEN: Çicekleri sulayıp sulamadığını sorduğunuzda, hafta sonu olduğu için çiçeklere bira verdiğini söylediği zaman.
DAİRE: Parfümeriye gittiğinizde eşinizin ilgisini çekmek için bilgisayar gibi kokan bir parfüm aramaya başladığınızda.

8. Çocukluğunuzdan beri dünyada çok şey değişti. Şimdi çocuk olsaydınız en çok neye kızardınız?
YILDIZ: Ailenizin adınızı teomanmutlu!!!!!!yeni.net koyup, size kısaca Teo demelerine.
KARE: Saçınız, dişiniz, işiniz ve arabanız olmadığı halde bir randevunuzun olmasına.
ÜÇGEN: Bebeklerin nereden geldiğini sorduğunuzda, ailenizin onların netten download edildiğini söylemesine.
DAİRE: Okuldaki yazı tahtasında klikleyecek buton bulunmamasına.

9. Kontrol için doktora gittiniz. Tahlillerin sonucundan sonra doktorunuz size bir iğne yapması gerektiğini söyledi. Sakin karşıladınız. Ta ki iğneyi neden yapacağını sorduğunuzda o şöyle cevap verinceye kadar:
YILDIZ: "Sağlık durumundan bahsetmeden önce sakinleşmelisin çünkü!"
KARE: "İğnenin yan etkisi olmazsa kendi üzerimde deneyeceğim!"
ÜÇGEN: "Yeni bir iğne bunun güvenilir olmadığını göstermeden elimdeki stoku tüketmek istiyorum."
DAİRE: "Hayvanlar için olan bu yeni ilacı hayvanlar üzerinde deneyemem ki!"

10. Maaşınıza zam yapılması için patronunuzla konuşmaya karar verdiniz. Zamma şiddetle ihtiyacınız olduğunu açıklayan konuşmanızın bitiminde patronunuz sakin bir sesle, "Hayır!" dedi. Siz hiç sinirlenmediniz. Çünkü:
YILDIZ: Patronunuz bu cevabı iskemleye bağlı olduğu bir depoda verdi.
KARE: Patronunuzun tüm kredi kartı numaralarını biliyorsunuz.
ÜÇGEN: Sizinle evlenmek isteyen sevgiliniz için zamma ihtiyacınız vardı!
DAİRE: Çünkü çalar saat çaldı ve uyandınız.

YILDIZ'LAR ÇOĞUNLUKTAYSA
SİNİR KÜPÜ!
Tebrikler, dörtdörtlük bir sinir küpüsünüz! İnsanın hayat felsefesi, ortada kıllanacak mevzu olmasa da, el cepte, mahkeme duvarı gibi bir suratla orada burada dolanmaksa, nema problema! Bu arada belki farkında değilsiniz ama çevrenizdekiler sizin yanınızda kendilerini pek bir güvende ve rahat hissediyorlar. Hobarey. Neden mi? Çünkü 24 saat arıza arıza dolaştığınız için sıradan insanlar, size bakıp bakıp, oh iyi ki onun gibi değilim, diyor, mutluluğu yakalıyorlar. Teşekkürler.

KARE'LER ÇOĞUNLUKTAYSA
TEPKİMAN

Bravo, içi dışı bir insansınız! Hayat felsefeniz, "Dışa vurmadıklarım kanser yapar!" Dolayısıyla sinirlerinize gem vurmuyor, çevrenizdekilerin ne düşüneceğine aldırmadan içinizden geldiği gibi davranıyor, esiyor gürlüyorsunuz. Ama unutmayın sepetteki tek üzüm siz değilsiniz ve yine unutmayın ki, üzüm üzüme baka baka kararır. Sinirinizden yılan biri, sizden şarap yapabilir. Aman dikkat!

ÜÇGEN'LER ÇOĞUNLUKTAYSA
GÖREVİNİZ TEHLİKE

Bir yanınız melek, bir yanınız şeytan (Şeytan da melektir bu arada!). Ve ağır basan yanınız melek. Sinir katsayınız yükseldiği an, bunun size fayda getirmeyeceğini düşünüyor, hemen sakinleşiyorsunuz. Üstelik çevrenizdekileri de düşünüp, sinir bozucu durumu ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Bu kamu görevini üstlendiğinizden beri, kayıplarla sağda solda patlayan bombaların size yakınlığı şüpheli görünse de, mühim değil. Bize düşen gizli görevinizde başarılar dilemek.

DAİRE'LER ÇOĞUNLUKTAYSA
SAKİN ŞEYTAN

Size gönül adamı mı desek, barış insanı mı, bilemiyoruz; ama şurası bir gerçek ki, iç huzuru denilen o meçhulü yakalamışsınız. Hem kendinizle, hem hayatla, hem de çevrenizle barışıksınız. Her şeyde olumlu ve iyi bir yan buluyor, sakin kalıyorsunuz. Tepkisizlikle kayıtsızlık arası sakinliğinizle birtakım insanları zıvanadan çıkartıyorsunuz ki, pek yakında başınız belaya girebilir. Evet, yönteminiz orjinal, pek de akıllıca, ne var ki, rizikosuz değil pek!

Yazarlar