Suriye’de ateşkes: pizzalar ABD’den votkalar Rusya’dan

Kıbrıs yazarımız Prof. Dr. Osman Köse'nin yazısı...
Polis Akademisi / Ankara

Eğer Esad rejimi, PYD/YPG ve El-Nusra, DAEŞ gibi radikal terör örgütleri saldırmazlarsa Kurban bayramına girmeden önce Suriye’de bir kez daha ateşkes sürecine girilmiş olacak. Ateşkes Rus dışişleri bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri bakanı John Kerry’nin Cenevre’de bir otelde görüşmeleri ve anlaşmaları ile karara bağlandı. Eğer ateşkes, radikal gruplar tarafından ihlal edilmezse 7 gün sürecek ve bunun devamında DAEŞ ve El-Nusra gibi gruplara karşı ortak bir mücadele zemini oluşturulacak.
Bundan önce en son ateşkes Ramazan bayramı nedeniyle Esad rejimi tarafından ilan edilmiş ve Rusya’nın ihlali ile ancak 72 saat sürmüştü.

Savaşın başladığı 2011 yılından beri ise en kapsamlı ateşkes yine ABD ve Rusya’nın anlaşması ve BM öncülüğünde 7 Şubat 2016’da yürürlüğe girmiş fakat buna rağmen silahlar kan kusmaya devam etmişti. Geçmiş ateşkeslere bakıldığında, bunun da pek uzun ömürlü olmayacağı ve ateşkese onay veren ABD, Rusya veya radikal grupların ihlalleri son bulacağı düşünülebilir. Fakat yine de her gün onlarca insanın katledildiği Suriye’de birkaç gün de olsa bir nefes alma ortamının oluşması önemlidir.

Cenevre’de ABD ve Rus Dışişleri bakanlarının ateşkes konusunda anlaşmava varmaları “pizzalar” ve “votkalarla” kutlandı.
Suriye’de ortaya çıkan iç savaş ve bu savaşın altı yıldır devam etmesinin sorumlularının ABD ve Rusya başta olmak üzere emperyal güçlerin olduğunu artık bilmeyen yok. Doğuda kurdukları sömürü sistemlerini devam ettirmek için emperyal güçler Yemen’den Suriye’ye kadar tüm doğuyu savaş alanı haline getirmiş durumdalar.

Onlar için bombaların ve ağır silahların altında can veren milyonlarca çocuğun, kadının, yaşlının ve masumların önemi yoktur.
Önemli olan enerji kaynaklarını kontrol altına almaları, ticaret yollarına, stratejik geçiş noktalarına ve pazarlara hâkim olmalardır.
Kendi ülkelerinin refahı ve vatandaşlarının mutluluğu için hedef ülkelilerin altını üstüne getirerek bir enkaz yığını oluşturabilirler.
Kendi vatandaşlarından bir tanesinin zarar görmemesi için hedef ülkelerde binlerce kişiyi acımasızca katledebilirler.
Bu ülkelerin geçmiş tarihleri karanlıklarla dolu ve sicilleri katliamlar ve zulümlerle tescillidir. Cezayir, Tunus, Libya, Mısır ve Sudan gibi ülkeler başta olmak üzere Afrika’da katledilen ve kaybolan milyonların sorumlusu bu emperyal devletlerdir.
Yemen’den Suriye’ye kadar, Hindistan’dan Sibirya’ya kadar kan kusan silahların altında can veren milyonların sorumlusu bunlardır.

Amerika kıtası ve dünyanın değişik yörelerinde tavuk gibi milyonların katledilmesinden sorumlu olan yine bunlardır.
Velhasıl modern dönemde Suriye’de yaşananlar ve katledilen yüzbinler bunlar için sıradan olaylardır.
Suriye’de masum insanların kanı akarken Cenevre’de tıkıştırılan pizzalar ve yudumlanan votkalar boğazlarından çok rahat geçmiştir. Herkes çok iyi biliyor ki, Suriye’de devam eden savaşın müsebbibi emperyal güçledir ve bu savaşın sonlandırılması da bunların “artık tamam” demelerine bağlıdır. Suriye’de faaliyet gösteren terör gruplarının arkasında emperyal devletler vardır. DAEŞ’in, El-Nusra’nın, PYD’nin, Esad rejiminin eline silahları bu güçler vermiştir.

Suriye’deki savaş görünürde bir iç savaştır fakat gerçekte ise büyük güçlerin hakimiyet kavgasının olduğu bir vekalet savaşlarıdır.
Bu savaş, Suriye’de herhangi bir gücün diğerlerine galebe çalmasıyla sonlanacak bir savaş değildir. Bu savaşı sonlandıracak merci, 11 Eylül’de Cenevre’de Pizza ve votkaları tıkıştırarak ateşkese karar veren emperyal güçlerdir. Suriye’de arzulanan kıvam henüz oluşmadığı için, iç savaşın biraz daha bu ülkeyi ve bölgeyi zayıflatması düşünülmektedir. Hesapları altüst eden şey, tüm engellemelere rağmen Türkiye’nin bir güç olarak bölgede her geçen gün varlığını daha da hissettirmesi ve oldu-bittiye müdahale etmesidir. Temennimiz, masum insanların kanı üzerine Cenevre’de tıkıştırılan votkaların son olmasıdır.

Tüm masum ve mazlumların bayramını kutluyorum. Kan kusan silahların oluşturduğu karanlıkları geride kalarak, neşe ve huzur ortamının fışkırdığı güzel günlerin gelmesini diliyorum.